Oluşturulma Tarihi: Şubat 27, 2003 00:00
Yetki tezkeresi görüşülmesi uzadıkça Ankara’da tansiyon giderek yükseliyor. Tartışmalar büyüyor, düşünceler, sesler birbirine karışıyor. Ak Parti grubu iki ayrı “ikna” toplantısında, iknadan öte aslında ‘savaş’ı tartıştı.Ak Parti’ye dışarıdan bakıldığında çok sayıda kişinin ‘hayır’ oyu vereceğini ya da çok sayıda milletvekillinin oylamaya katılmayacağı yönünde izlenim edinmek mümkün. Bu ilk bakıştaki izlenimdir. Söylem olarak Ak Parti milletvekillerinin hemen hepsi savaşa karşı. Bunu çok net bir şekilde dile getiriyorlar. Ancak savaşa karşı olmakla, ABD’ye destek vermenin farklı gerekçeleri olduğunu da biliyorlar.Birkaç hafta öncesine bakıldığında “Türkiye’de yabancı asker bulundurma ve yurt dışına asker gönderme”ye ilişkin yetki tezkeresinin TBMM’den geçmesi olasığı hayli zayıf görünüyordu. Ak Parti milletvekilleri “Türkiye’nin kayıpları, ABD’ye destek verilirse ne olur, verilmezse ne olur” şeklindeki iki sorunun arasına sıkışıp kalmış durumdalar.Türkiye’nin ABD’ye, yani Irak Operasyonu’na destek vermenin Türkiye’ye bir çok yönden kayıplar getireceğine inanıyorlar. Bunların başında ekonomik, siyasi ve manevi kayıplar geliyor. Türkiye’nin yüzyıllardır Irak halkıyla kardeş bir şekilde yaşadığı vurgulanıyor. Savaşa destek halinde uzun süre silinemeyecek bir kardeş düşmanlığının doğmasından korkuyorlar. Tabi, en büyük korkularından biri de savaşın getireceği kan, gözyaşı, terör ve her türlü endişe... Bir de ABD’ye verdiği sözler konusunda ne kadar güvenilebileceği Ak Parti milletvekillerinin en büyük kaygıları arasında yer alıyor. Ve buna en yakın örnek olarak da Pakistan gösteriliyor. Deniyor ki, ABD Pakistan’a Afganistan’daki harekat için aynı sözleri verdi. Siyasi ve ekonomik vaatlerde bulundu. Ancak bugün bakıldığında ortada yerine getirilmiş hemen hiçbir söz bulunmuyor. Bu yüzden Türkiye’nin Pakistan konumuna düşmesine karşı çıkıyorlar. Kısacası bir çok konuda ABD’ye karşı bir güvensizlik hakim...Ancak tüm bu kaygılara rağmen “Türkiye’nin ulusal çıkarları” yani mantık, Ak Parti milletvekillerinde ağır basıyor. Son iki güne bakıldığında Ak Parti milletvekillerinden çoğu yetki tezkeresinin oylanmasında “evet” oyu kullanacaklarını bir şekilde çevresindekilere hissettiriyor. Türkiye’nin ABD’ye destek vermemesi halinde, başta ekonomi olmak üzere askeri, siyasi ve bir çok konuda Türkiye’nin önünün tıkanacağı görüşü giderek ağırlık kazanıyor. Çok ağır bir ekonomik kriz geçiren, IMF ile derin bağları bulunan Türkiye’nin ABD’ye destek vermemesi halinde büyük sıkıntılar yaşayabileceği milletvekilleri tarafından telaffuz ediliyor. Hatta bir milletvekillinin söylediği şu söz çok dikkat çekici: “Eğer ABD’ye destek vermezsek, 6 ay sonra sen hala bir işte çalışıyor olabilecek misin? Ekonomik kriz var diye herkes kendine göre önlemler almaz mı?” Yani, duygusallıktan öte, Türkiye’nin gelecekteki çıkarları, her şeyin ötesine geçiyor gibi görünüyor. Ayrıca, Türkiye’nin ABD’ye destek vermemesi halinde Türkiye, Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin kurulmasını önleyebilecek mi? Bölgenin yeniden şekilleneceği masa kurulduğunda Türkiye nerede yer alacak? IMF ile ilişiler, mevcut borçların yönetimi nasıl gerçekleşecek? Başta terör olmak üzere birçok konuda iş birliği yaptığımız ABD gibi bir süper gücü yanımızda ne zaman bulabileceğiz? Bu sorular ve benzerleri, Ak Parti milletvekillerinin birkaç gündür sıkçı dile getirdiği konuları oluşturuyor. Ak Partiyi dışarıdan izleyenler sık sık soruyorlar: Türkiye’de asker bulundurma ve yurt dışına asker göndermeye ilişkin tezkerenin oylaması Ak Parti içinde bir bölünmeye neden olabilir mi? Bu soruyu soranların unuttuğu en önemli nokta partinin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan. Erdoğan ve Başbakan Abdullah Gül’ün parti üzerindeki etkisi, bu partiyi izleyenler tarafından çok iyi biliniyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın bir konuda tavrını açıkladığında parti üyelerinin de buna çoğunlukla uygun davrandığı hep gözlenen bir durum. Kısacası partide henüz Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Abdullah Gül son sözlerini de söylemiş değilller. Cumartesi günü söyleyecekler. Partiye şöyle bir yukarıdan bakıldığında içeriden hemen hemen hiçbir problemin olmadığı gözleniyor. Oylamadaki firenin 25-30 kişiyi geçmeyeceği belirtiliyor. Yetki tezkeresinin oylanmasının ertelenmesindeki en büyük etken Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in sıkça dile getirdiği “meşruiyet” tarışması. Sezer’in TBMM Başkanı Bülent Arınç’ı Köşk’e çağırarak konuşması da tezkere görüşmelerinin ertelenebileceği havasını doğurdu. Cumhurbaşkanı Sezer’in tavrından sonra Ak Parti yöneticileri de yarın yapılacak Milli Güvenlik Kurulu toplantısında yetki tezkeresine ilişkin son şeklin ortaya çıkmasını beklemeye karar verdi. Bir anlamda yetki tezkeresinin meclisten geçmesinde hiçbir sorun yaşanmamasını istiyorlar. Kısacası, görünen o ki, Ak Parti içinde önemli bir sorun yok. Yetki tezkeresinin Meclis’ten geçmesi MGK’nın değerlendirmesi ve 2. BM kararının beklenmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Sezer’in yaklaşımına bağlı olacak. Kısacası gözler Ak Parti’den öte, MGK toplantısı ve Cumhurbaşkanı Sezer’de olacak.
button