Güncelleme Tarihi:
AK Parti’nin en rahat kazandığı ve kesin hakimiyetinde olan bölge Karadeniz. Karadeniz bölgesinin tümünde ortalama AK Parti oyu yüzde 50.9 oranında. MHP yüzde 22, CHP yüzde 20.3 oranında oy almış. Elbette Karadeniz bölgesindeki seçmenlerin, ülke seçmenlerinin yüzde 9.8’ini oluşturduğunu da unutmayalım. Yakından bakıldığında Rize tek başına özel bir profil gösteriyor. Rize’de AK Parti yüzde 63.5 oranında oy almış. Buna karşılık diğer partiler oldukça düşük oranlarda kalmış. Yine de muhafazakar demokrat kimliğiyle bilinen Mehmet Bekaroğlu’nun AK Parti karşısında seçilemese de muhalefet partilerinden fazla oy almış olması dikkat çekiyor.
MHP REKABETE BİRAZ DAHA DAHİL
İkinci grup Karadeniz illerinde (Bayburt, Gümüşhane, Karabük, Kastamonu, Samsun, Tokat, Trabzon) AK Parti ortalama yüzde 51.2 oranında iken MHP yüzde 27.3 oranıyla siyasi rekabete biraz daha dahil olmuş. Üçüncü grup Karadeniz illerinde (Artvin, Çorum, Giresun, Ordu, Sinop, Zonguldak) AK Parti ortalama yüzde 50.4 oranında oy alırken bu kez CHP yüzde 27.4 oranıyla rakip olmuş. Amasya ve Bartın’dan oluşan dördüncü bölgede ise AK Parti’nin yüzde 44.5, CHP’nin yüzde 24.1 ve MHP’nin yüzde 22 ile diğerlerine kıyasla biraz daha güçlü bir siyasi rekabetin yaşandığı görülüyor.
ALINAMAYAN OYLARA EMPATİ ZAMANI
Dikkat ederseniz bu dizi boyunca analizleri tek bir parti üzerinden değil partilerin oy oranlarını birbirleriyle ilişkisi ve rekabeti üzerinden yapmaya çalışıyorum. Her ne kadar alınan oylar üzerinden tablo oluşuyor olsa da belki de artık alınamayan oyları düşünmenin zamanı geldi. Yaşanan kutuplaşma içinde her parti kendi ‘bizimkilerine’ odaklanmış olsa da artık diğer partilerin seçmenlerini de anlamaya çalışmalı. Neden 20 milyon seçmen AK Parti’yi, neden 11 milyon seçmen CHP’yi, neden 7 milyon seçmen MHP’yi tercih etmiş, anlamaya çalışmalı. Bu büyüklükteki seçmen kümelerinin hiçbiri ihmal edilemez, bir kelimeyle tanımlanamaz. Birbirimizi, farklı ihtiyaç ve taleplerimizi, farklı korku ve umutlarımızı anlamak durumundayız. Partiler de yazıp-çizen, konuşanlar da. Eğer böyle sakin düşünme ve birbirimizi anlama süreci geçiremezsek kutuplaşma daha fazla hayat alanımızı işgal etmeye başlayacak. Kutuplaşmanın yalnızca siyasi zeminde kalmadığını, giderek kültürel kimlikler arası ve daha da derinde hayat tarzları arası kutuplaşmaya dönüştüğünü görmemiz gerek.
‘BİZ’İ KAYBETMEK BÜYÜK SORUN
Bugün siyasi aktörlerin en büyük sorunları kimlik siyasetlerine sıkışırlarken ‘biz’ duygularını kaybediyor oluşlarıdır. Her lider, her parti ‘biz’ derken yalnızca kendi kimliğinden olanları ve kendisine oy verenleri kast etmektedir. Siyaset zemininde ve dilinde parçalanan ve eksikli hale gelen ‘biz’ duygusu, medyanın da katkısıyla giderek toplumu kuşatmaktadır. Artık bir parti sözcüsünün, bir köşe yazarının ‘biz’ derken, kimilerinin dindarları, kimilerinin seküler hayat tarzını, kimilerinin Kürtleri, kimilerinin Alevileri, kimilerinin içki içenleri o ‘biz’ tanımı içine almadan düşündüğünü ve konuştuğunu görüyoruz.
BU DURUM SÜRDÜRÜLEMEZ
Bu durum sürdürülemez. Çünkü bu ‘parçalanmış biz’ duygusu giderek ortak yaşama irademizi zayıflatmaktadır. Siyasette ve medyada manevi şiddet dili yaygınlaşmakta, siyaset müzakereye değil münakaşa ve münazaraya dönüşmektedir. Toplumun, sade vatandaşın serinkanlılığı sayesinde henüz manevi şiddet dili maddi şiddete dönüşmemiştir. ‘Gezi’cilere saldıran palalı, Fethiye’de HDP’lilere saldıran lümpenler henüz azınlıktadır. Ama yaklaşan tehlikeyi de siyasetçiler ve onlar kadar yazıp çizen, konuşan herkes görmeli ve bu süreçteki payını anlamalıdır. Soru açık ve nettir. Ayrı ayrı mı, yan yana mı, bir arada mı yaşayacağız?
Seçimin ‘daniska’sı
ANALİZ: İbrahim SEZEN
YAPTIĞI yatırımlar, kent halkıyla kurduğu sıcak ilişkiler, her kesime olan yakınlığı ile Samsun’da 4’ncü kez başkanlık mührünü teslim alan Yusuf Ziya Yılmaz, AK Parti’nin oylarını artırarak 17 ilçenin 16’sını kazandı. Muhalefetin karşısında birlik olamaması, seçim sonunda da CHP Büyükşehir Başkan adayı Tarık Cengiz’in, “Seçimde ihanetin daniskası var. Yalnız bırakıldım” sözleri de seçimi neden kaybettiklerini ortaya koydu.
ARTVIN ŞOKU
YEREL seçimler bir genel seçim havasına sokulmasının ardından Doğu ve Orta Karadeniz Bölgesi’nde siyasilerin beklentisinin üzerinde AK Parti büyük bir oy alarak zaferle çıktı. 30 Mart seçimlerinin ardından Artvin, Ordu ve Samsun gibi illerde muhalefet partileri büyük yara aldı. Sonuçlar muhalefeti şok etti. CHP “kale” diye tabir ettiği Artvin’i bile kaybetti. “En çok Artvin’in kaybedilmesine üzüldüm” diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ifade ettiği gibi muhalefet kalesi konumundaki kentleri, Başbakan’ın 31 Mayıs 2011’deki mitingi öncesi çıkan olaylarda hayatını kaybeden emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüyle gündeme gelen Hopa ile birlikte 7 ilçenin 6’sını kaybetmeleri CHP’lilerde büyük bir şaşkınlık yaşattı. Daha önceki seçimlerde olduğu gibi komşu il Rize ise hemşehrisi Erdoğan’ı yanıltmadı. Rize merkez ile Kalkandere hariç 11 ilçenin 10’unu AK Parti kazandı.
TRABZON SÜRPRİZİ
Trabzon’da ise durum diğer kentlere göre daha farklıydı. Trabzon’da en çok konuşulan konu ‘Şike’ olayları ve 2010-11 sezonunun şampiyonluk kupasının ne zaman kendilerine verileceği idi. Tüm bu sürecin önündeki engelin ise hükümet olduğunun ileri sürülmesi ve mevcut başkan Orhan Gümrükçüoğlu’nun da hizmetlerinin eleştirilmesi nedeniyle AK Parti’nin Trabzon’da oy kaybına uğrayacağı ileri sürülmüştü. İktidar partisinin karşısındaki adayın da daha önceki sevilen belediye başkanı Volkan Canalioğlu olması AK Parti’nin CHP ile yarışacağı tahminini güçlendirmişti. Burada da seçmen sandıkta muhalefeti şok etti. 18 ilçenin 16’sını AK Parti kazandı. Kalan 2 ilçeyi ise MHP ve CHP aldı. AK Partili Orhan Gümrükçüoğlu da ikinci dönem seçilerek Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı oldu.
TESELLİ GİRESUN
Giresun ise kentin en sevilen, hizmetleriyle de halkın takdirini alan CHP’li Kerim Aksu’ya başkanlık mührünü bir kez daha teslim ederek tarihinde ilk kez üst üste bir başkanı seçti. Aksu bu dönemde de kentte önemli projelere imza atacağının, fındığı ile meşhur olan Giresun’u daha da modern bir kent haline getireceğinin sözünü verdi. Giresun’un 15 ilçesinden 13’ünde ise AK Parti üstünlük sağladı. Doğu Karadeniz’in madenleri ile ünlü kenti Gümüşhane’yi de iki dönemdir yöneten MHP, bayrağı 2009 seçimini 35 oyla kaybeden AK Parti’nin adayı Ercan Çimen’e teslim etti. AK Parti burada da 5 ilçenin tamamını kazanarak önemli bir başarı elde etti. Komşu il Bayburt’ta da AK Parti kazandı. İki ilçeden birini AK Parti, diğerini MHP aldı.
FATSA’DA BİLE
AK Parti’nin İstanbul milletvekili olan Enver Yılmaz bu dönem memleketine gelip büyükşehir yapılan Ordu’da başkanlığa aday oldu. Yılmaz’ın eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in muhalefet ettiği bir isim olması nedeniyle kentte AK Parti’nin birinci çıkacağı herkes tarafından dillendirildi. Ancak mevcut başkan Seyid Torun, ilk dönem DSP’den ikinci dönem ise CHP’den seçim kazandıktan sonra Ordu’nun büyükşehir olmasıyla bu dönem yarışta geride kaldı. Arasında bir dönem solun kalesi olan, ‘Terzi Fikri’ (Fikri Sönmez) gibi isimleriyle adından söz ettiren Fatsa ve Mesudiye gibi ilçelerde bile muhalefet adeta teslim bayrağı çekip 19 ilçesiyle birlikte büyükşehir mührünü AK Partili Enver Yılmaz’a verdi.
MİLLİ DUYGULAR
Orta Karadeniz Bölgesi’nde özellikle yerli turistlerin tercih ettiği Sinop yerel seçimde şaşırtmadı. CHP’li başkan Baki Ergül ikinci kez seçilerek güven tazeledi. Tokat’ta da 11 ilçeyle birlikte AK Parti tulum çıkardı. Amasya ve Çorum’da da AK Parti’nin aynı adayları ikinci kez başkanlığa seçildi. Sonuçta birçok kentte güçlü adayların olması ve Başbakan’ın “Yeni Türkiye”, “İstiklal Mücadelesi” gibi sözlerle milli duyguları kabartması, Başbakan’a duyulan sevgi ve yapılan hizmetlerin öne çıkartılmasının sonucunda Doğu ve Orta Karadeniz Bölgesi’nde AK Parti büyük bir başarıya imza attı.
Gitmediği Asarcık’ta kazandı
- MHP lideri Devlet Bahçeli Samsun’da 17 ilçenin 12’sinde miting yapmıştı. Sadece gitmediği ilçelerden Asarcık’ta kazanması ise Samsun’da günün konusu oldu.
- CHP, tarihinde ilk kez Samsun’da sahip olduğu Tekkeköy, Atakum ve Yakakent ilçelerini de kaybederek Karadeniz’in merkezindeki en büyük şehirde hüsrana uğradı.
- 46 yıldır bağımsız adaylar tarafından yönetilen ve Türkiye’nin dört bir yanında ekmeği ile meşhur olan Trabzon’un Vakfıkebir ilçesi bu kez AK Parti adayına oy verdi.
NE DEDİLER
‘Hırsızlık yolsuzluk’uluslararası saldırı diye yorumlandı
Mehmet Bekaroğlu (Eski FP ve HAS Parti Yöneticisi ve Milletvekili) Başbakan Erdoğan en iyi bildiği işi bu sefer de en etkili şekilde yaptı. Gerginlik, kutuplaştırma ve mağdurluk siyaseti. Kimileri, bu seferki ‘düşmanın’ Cemaat olmasından hareketle, “Erdoğan, İslami kesimden bir düşmanla savaşıyor, bu tutmaz” diye baktı ama öyle olmadı. Başbakan, kendi ifadesi ile “Batı ve İsrail destekli Gülen örgütünün ülkeye ve Müslümanlara saldırısı” karşısında tekrar ‘mağdur’ durumuna düştü ve milletten istediği desteği aldı. Kimse “Bu millet hırsızlığa, yolsuzluğa bile oy veriyor” demesin. Çünkü halk “hırsızlığı ve yolsuzluğu” görmedi, olanları bu saldırının bir parçası olarak yorumladı. Elbette her şey bununla izah edilemez.
SOSYAL YARDIM İSTİKRARI BOZULSUN İSTENMİYOR
Türk halkı hala ekonominin iyiye gittiğine inanıyor, refahtan henüz yeteri kadar pay alamayanlar, pay alacaklarına dair inançlarını koruyorlar. Ayrıca çok sayıda insan sosyal yardım alıyor ve bu “istikrarın” bozulmasını istemiyor. İki ay boyunca uğraşmamıza rağmen bu seçimin Başbakan seçimi olmadığını anlatamadık. Biz bu seçim belediye seçimidir dedikçe iktidar partisi yetkilileri “Dünya, Batı, İsrail, bunların uşağı paralel örgüt dünya lideri Rizeli Başbakan’a saldırıyor. Rizeli Başbakan Rizelilerden destek istiyor” diye oy istediler. Alt yapıdan çevreye, parklardan mesire yerlerine, sahilin kurtarılmasından transit yolun arkaya alınmasına, kültür- sanat merkezlerinden spor alanlarına kadar Rize’nin ihtiyaçlarını konuştum. Ancak yüzde 22.5 Rizelinin oyunu alabildim. Anlayacağınız Rize’de “Rizeli Başbakan referandumu” yapıldı.
AK Parti’ye: Bir daha olmasın CHP’ye: Olmaz MHP’ye: Bekle
Mesut Yeğen (Prof. Dr. Şehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi) Seçmen 4 büyük siyasi partinin hiçbirine pozitif bir mesaj vermedi.
4 partinin herbiri için uyarılarla dolu mesajlar geldi seçmenden. Birer cümleyle sloganlaştırmak gerekirse, seçmen AK Parti’ye ‘Bir Daha Olmasın’; CHP’ye ‘Hayatta Olmaz’; MHP’ye ‘Bir Kenarda Beklemeye Devam Et’; BDP’ye de ‘Emin misin?’ dedi. Bu birer cümlelik mesajları kısaca izah edeyim. Seçim öncesinin ölüm kalım atmosferini hesaba katarak değerlendirdiğimizde, AK Parti’nin yüzde 30’lara düşmemiş ama yüzde 55’leri bulmamış oluşu seçmenin AK Parti’ye şunu dediğine işaret ediyor: ‘Kötü birşeyler yaptığın belli ama karşındakilerin büyük kötülüğü senin kötülüğüne şimdilik göz yummayı gerektiriyor.’ Bu mesaj AK Parti açısından şu anlama geliyor: Karşısındaki büyük kötülük önemsizleştiğinde, seçmen AK Parti’nin yapıp ettikleri hakkında daha dolaysız, başka kötülüklerle ilişkilendirmeden düşünmeye başlayabilir. CHP’ye denen oldukça sade: ‘Gayritabii yollarla iktidar olmak istiyorsan böyle devam et; ama bu halinle devam ettikçe, seküler Türklerin partisi olarak kaldığın müddetçe tabii yollardan iktidara gelmeyi unut’. Seçmenin MHP’ye mesajı da net: ‘Ana rollerde olmaz ama yardımcı rollerde değerlendirebilirim. Uygun senaryoyu beklemelisin.’ BDP’ye denen de şu: ‘Türkiyelileşme işinden emin misin? Oysa BDP’li olabilecek daha çok Kürt vardı’.