Güncelleme Tarihi:
Araknoloji Derneği Başkan Yardımcısı Kadir Boğaç Kunt, dünya genelinde 109 familyaya ait 3 bin 733 cins ve 40 bin 700 tür örümcek ile 12 familyaya ait 141 cins ve bin 95 tür Örümcekgiller sınıfından eklembacaklı hayvan olarak belirtilen “böğü” bulunduğunu belirtti.
Türkiye'de, bugüne kadar 690 tür örümcek ve 34 tür böğü tespit edildiğini dile getiren Kunt, yurt genelinde tür sayısında artış beklediklerini ama bunun nedeninin küresel ısınmadan çok örümcek, yılan ve akrepleri inceleyen zoolojinin alt dalı olan araknolojik çalışmaların azlığı nedeniyle henüz tespit edilmemiş bazı türlerin ilk kez tanımlanmasından kaynaklanacağını dile getirdi.
Kunt, geçen yıl Adıyaman'ın Gerger ilçesinde buldukları bir örümceğin, dünya için yeni bir tür olduğunu ortaya koyduklarını ve “Harpactea christodeltshevi” olarak adlandırdıklarını anlatarak, şunları söyledi:
“Yapılan araştırmalarda, yeni türlerin yanı sıra farklı coğrafyalarda bilinen ancak Türkiye'de şimdiye kadar kaydedilmemiş bazı türler de bulunuyor. Örneğin geçtiğimiz aylar içerisinde Muğla'dan kaydettiğimiz 'Selenops radiatus' adlı bir örümcek türü var. Bu tür Afrika ve Hindistan'da yaygın, Avrupa'da ise sadece İspanya'dan biliniyor. Bu tür, Güney Afrika'da patates güvesi (Phthorimaea operculella) ile mücadelede, yaygın olarak kullanılan bir biyolojik mücadele ajanı.”
TÜM ÖRÜMCEKLER ZEHİRLİ
Kadir Boğaç Kunt, dünya üzerinde ikisi haricindeki diğer familyalara mensup tüm örümceklerin, zehir bezi taşıdığını, dolayısıyla zehirli olduklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Burada önemsenmesi ve hatırlanması gereken husus, örümceklerin çok büyük bir kısmı zehirlerini düşman ya da avlarına enjekte ettikleri ve bizim 'keliseral fang' adını verdiğimiz dişlerini, insan derisine saplayamamaktadırlar. Neticede zehirleri insan için tehlike arz etmemektedir.
Buna rağmen, ülkemizde bazı örümcek sokma vakaları da bulunmaktadır. Örneğin, 2007 yılında Abdullah Bayram ve arkadaşları tarafından yayımlanan 'Türkiye'nin Zehirli Örümcekleri' adlı makalede, Türkiye'de yaşayan Latrodectus, Steatoda, Loxosceles, Cheiracanthium, Segestria, Agelena, Tegenaria, Araneus ve Argiope cinslerine ait bazı tür örümceklerin, potansiyel olarak tehlike arz ettikleri bildirilmektedir.”
KARADUL, KAHVERENGİDUL, TARANTULA
“Karadul (Black widow)”un , Amerika kıtasında “Latrodectus hesperus, Latrodectus mactans ve Latrodectus variolus” türü örümceklere verilen genel isim olduğunu dile getiren Kunt, Avrupa ve Türkiye'nin de dahil olduğu Akdeniz kuşağında, “Karadul” adıyla tanınan örümcek türünün, “Latrodectus tredecimguttatus” olduğunu ifade etti.
Kunt, “Karadul”un, Marmara, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde bulunduğunu belirterek, bununla birlikte bazı kaynaklarda nörotoksik zehiri “Karadul”dan çok daha etkili olan “Kahverengidul (Latrodectus geometricus)”un, geçen yıl Abdullah Bayram ve arkadaşları tarafından Türkiye'de ilk kez Antalya Akseki'de tespit edildiğine dikkati çekti.
Dünyada, 908 tarantula türünün yaşadığını ifade eden Kunt, Türkiye'de ise “Chaetopelma olivaceum” ve “Chaetopelma concolor” adlı iki tarantula türü bulunduğunu kaydetti.
“ET YİYİCİ ÖRÜMCEK” ÖN YARGISI
Kunt, “Et yiyici örümcek”, “Et yiyen canavar” gibi bir takım sıfatlarla böğüler hakkında ön yargı ve korku oluşturulduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
“Böğüler, sinirli, agresif örümceğimsilerdir. Çok hızlı hareket edip, oldukça yükseğe sıçrayabilirler. Buna rağmen kışkırtılmadıkça insanlara saldırmazlar. Tüm örümceğimsilerde olduğu gibi genel eğilimi insandan kaçmak yönündedir. Kesinlikle zehirli değildirler. Ancak beslenme rejimlerinden dolayı keliserlerinde patojen bakteriler taşıyabilirler. Saldırısına maruz kalan insanlarda, yara bakımı yapılmadığı takdirde ikincil enfeksiyonlar gelişebilir. Böylesi bir durumda en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.”