Güncelleme Tarihi:
Parasızlık yüzünden konservatuarı bitiremedi ama şimdi Anadolu'nun ses misyonerliğine soyundu. Kurduğu plak şirketi Kalan Plak ile yokolmakta olan bütün müzik türlerinin kayıtlarını derleyip CD'lerini çıkartıyor. Hasan Saltık, Arşiv Serisi adı altında çıkardığı CD'lerinde Klasik Türk Müziği'nin bir çok ustasını da müzik dünyasına yeniden kazandırdı. Müzik tutkusu sadece Anadolu müzikleriyle sınırlı değil. Dünya müziği üzerine 6 bin CD'lik bir arşivin de sahibi. Plak şirketinden kazandığı parayı yine müziğe yatırıyor.
Klasik Türk Müziği başta olmak üzere bu topraklar üzerinde yaratılmış bütün müziklerin CD kayıtlarını çıkarıyorsunuz. Nasıl oluştu bu fikir?
- Arşiv serisini hazırlamamızın nedeni ileriki kuşaklara daha iyi bir zemin hazırlamak ve Anadolu'nun ses rengini toparlamaktı. Şu anda Türkiye'de yapılan piyasa müzikleri bize çok yoz geliyor. Bu işin önünü açmak istiyoruz ve unutulmuş müziklerin, bir daha hiç ortaya çıkmayacak müziklerin kaybolup yokolmasını önlemek istiyoruz. Müzik konusunda uzman değilim ama bu işlerin yapılmadığını ve ilgi gösterilmediğini gördüm. Taş plak temizleme işini önce Amerikalılar yapmışlar. Onlar yapıyorsa biz neden yapmayalım. Baktım bizim eski taş plaklarını yabancılar temizliyor. Portekizliler eski fadolarını temizlemişler. Başka uluslar da kendi eski kayıtlarını hiç kaybetmiyorlar ve temizleyip günışığına çıkartıyorlar. Bu konuda uzman kimdir, kim hangi konuyu daha iyi bilir diye bir araştırmaya girdik ve alanının en önemli isimlerini bulup onlarla çalışmaya başladık. Ne devlet ne de özel sektör bu işe el atıyor. İlk başta çok zorluk çektim ve zarar ettim. Ticari kasetlerden gelen gelirlerle arşivlere yöneldik. İlk başta kimse arşivini vermek istemiyordu. Daha sonra iyi ürünler çıkmaya başlayınca herkes arşivini bize açmaya başladı. Bu ürünleri çıkarmaya başladığımızda bir anda Hürriyet Gazetesi'ni arkamızda gördük. İlk haberlerimiz orada çıkınca diğer basın da bize büyük bir ilgi gösterdi. Tabii bu seri bizi Kalan Müzik olarak inanılmaz derecede kariyer sahibi yaptı. Bunu parayla kesinlikle başaramazdık.
Çok geniş bir alan ele aldığınız...
- Biz arşiv serimizle Anadolu'nun ses-kültür birikimini sunmayı düşünüyoruz. Burada böyle bir toplum var, böyle bir halk var ve bunun müziği de budur. Şimdi bize bazı itirazlar oluyor. Bu halk böyle bir şeye hazır değil diye. Şu an böyle bir durum olabilir ama on yıl, yirmi yıl sonra çok değişeceğine inanıyorum. Biz Pomakların, Yörüklerin, Pontusların, Ermenilerin müziklerini derledik. Neredeyse aşiret bazına kadar inip ses kayıtlarını alıyoruz. Örneğin dünyada ilk laterna müziği CD'sini biz çıkarıyoruz. Laterna müziği Osmanlılar döneminde İtalya'dan gelmiş. Çok eski Türk filmlerindeki laterna müziklerini, kiliselerin arşivlerindeki parçaları derledik. Bu çalışmanın kitapçığı İngilizce, Türkçe ve Rumca olarak üç dilde hazırlandı. Böyle bir çalışma yapılmasa laterna müziği unutulup gidecekti. Son laternacıyı Balıklı Rum Hastanesi'nde bulduk ve çekimlerini yapıp konuştuk.
Eski kayıtlara ulaşmak, onları yeniden kaydetmek ve en önemlisi telifleriyle başa çıkmak zor olsa gerek.
- En büyük sornumuz varisleri bulmak. Sadettin Kaynak elimizde bir buçuk yıldır hazırdı örneğin. Oğullarını bulmak, akrabalarından tek tek imza almak büyük sorun. O bürokratik işlemler bizi albüm çıkarmaktan çok daha fazla yoruyor.
Zeki Müren'in ilk radyo kayıtları elimizde fakat albümünü yapamıyoruz. O kayıtlara okuduğu parçaları bir daha da seslendirmemiş. Türk Eğitim Vakfı(TEV)'na kaç kez baş vurduysak bir yanıt alamadık. Sanırım veraset işlemleri daha tamamlanamamış. Ama bunun daha komiği var. Safiye Hanım son günlerinde zar zor stüdyoya kadar geldi. Sağlık durumu iyice ağırlaşmıştı. Beraber bir albüm hazırladık, hatta elindeki taş plakları da getirdi. Fakat kendisi daha sonra vefat etti ve biz imza falan alamadık. Beraber hazırladığımız o son CD burada duruyor şimdi. TEV'e bir çok kez başvurduk.
Teknik zorluklar nelerdir?
- Eski kayıtları almak çok zor. Yıllardır bekleyen bantlar oksitleniyor. Bir defa kayıt alma şansınız var. Biz ilk önce ilaçlıyoruz ve o şekilde çekiyoruz. Bunu legal ve illegal yoldan yapıyoruz. TRT'nin arşivindeki kayıtlara kimse bakmıyor örneğin. Basında habire arşivlerinin yeni kayıtlarını yapacaklarını, CD'ye aktaracaklarını söylüyorlar ama en ufak bir eylem yok.
Unkapanı piyasasına göre farklı bir anlayışınız var.
- Unkapanı'nın garip bir işleyişi var. Burada müzikten kazanılan her şey hep dışarıya başka alanlara aktarılmış. Bu sektörün gelişememesinin bir sebebi de bu bence. Müziğe yatırım yapmamışlar. Türkiye'de şu an satılan her yüz CD'den ikisi bize ait. Bu da bize göre çok büyük bir oran. Ve sürekli satıyor. Hedefimiz Beyoğlu'nda bir bina satınalmak. Bunun bir bölümü müzik kütüphanesi, bir bölümü de stüdyo olacak. İsteyen müzik kütüphanesine girip istediği gibi çalışabilecek.
Yeni projeleriniz var mı?
- Yeni projelerimizden biri Mesut Cemil Bey. Onu da bize Murat Bardakçı hazırlıyor. Fakat geçenlerde özel bir arşivden, Hasan Ali Yücel'in arşivinden Mesut Cemil'in hiçbir yerde olmayan kayıtlarına rastladık. Akşam sohbetlerinde şarkılar söylerlermiş ve onları kaydetmişler. Bu tür sürprizlerle da karşılaşıyoruz zaman zaman. Bir de üç ayda bir ücretsiz dağılacak bir müzik dergisi çıkarmayı düşünüyoruz. 2000 yılı için Klasik Türk Müziği'nin üçyüz yıllık kayıt tarihini hazırlıyoruz. 1898'den başlayıp günümüze kadar yapılmış kayıtları 6 CD ve bir ansiklopedi olmak üzere hazırlıyoruz. Bunu 2 bin tane basacağız ve 5 yüz tanesini Türkiye'nin devlet kurum ve kuruluşlarına, kütüphanelerine hediye olarak dağıtacağız. Aynı çalışmayı halk müziği üzerine de yapıyoruz. Bunlarla ilgili bir yayın kurulu oluşturuyoruz. Halk müziğinde bu kurulu oluşturduk ama Klasik Türk Müziği'nde birbirini çekememe gibi şeyler çok olduğu için ekibi oluşturmakta zorlanıyoruz.