Ersin KALKAN
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 25, 2002 01:34
Yunanlı yönetmen Vangelis Serdaris'in ‘‘Aşkın 7. Güneşi’’ adlı filmi İstanbul'da gösterime girdi.
Yunanlıların Anadolu'yu işgaline eleştirel bir gözle bakan filmin bir bölümünde geçen tecavüz sahnesine Yunanistan’da farklı tepkiler geldi. Bu sahnede 17 yaşındaki Aglaia, hizmetçilik yaptığı konağın sahibi olan ve Yunan ordusunda etkin bir rol oynayan Binbaşı'nın tecavüzüne uğruyor.
Film, Binbaşı'nın üniforması üstündeyken gerçekleştirdiği tecavüz sahnesinden ötürü, Türkiye'de o günlerde tartışılan ‘‘Salkım Hanım'ın Taneleri’’ne benzetilmişti. Filmi yöneten Vangelis Serdaris 300'den fazla belgesel film çekti. Türk seyircisi onu ‘‘Vassiliki’’ filmiyle tanıdı. Vangelis Serdaris'e, senaryosunu da yazdığı Aşkın 7. Güneşi üzerine sorular yönelttik.
Aşkın 7. Güneşi'nin diğer filmlerinizden farkı nedir?
-Sadece konu farklı. Genel anlamda tüm insan ilişkileri benim ilgimi çekiyor ama bence aşk en önemli insanlık durumudur. Bütün ilişkiler sarmalının merkezinde aşk vardır.
Ama bu filminizde aşk biraz gölgede kalmış gibi. Daha çok kaderle uğraşmışsınız. Antik Yunan tragedyalarındakine benzeyen bir kader.
-Aşktan sonra benim en çok ilgimi çeken konu, sıradan insanın kaderini tayin eden olaylardır. Sıradan insanlar daima politikanın kurbanı oluyor. Aynen antik trajedide olduğu gibi.
Film kahramanlarının kaderini belirleyen ne?
-Aglaia'nın kaderini iki etken belirliyor. Birincisi gelenek, ikincisi politika. O daha dünyaya gelmeden yüzlerce yıl önce oluşmuş gelenek ve o dönemin ahlak anlayışı bu kızın tüm hayatını kuşatıyor. Hamile kalınca köyde istenmeyen kişi ilan ediliyor. Bu toplumsal ceza öyle büyük ki, önünde sadece iki seçenek kalıyor: Ya intihar edecek ya da alıp başını gidecek. Ve gidiyor. Binbaşı'nın evinde besleme olarak yeni hayatına başlayan Aglaia, bir nesne haline geliyor. Binbaşı nesneleşmiş bu genç kadını kelimenin tam anlamıyla 'düzmeye' karar veriyor.
Filmdeki olaylar 1920-1922 Yunanistan'da geçiyor. Siz Yunanistan'ı derinden etkileyen bu döneme farklı bir bakış getirdiniz.
-Evet, örneğin Yunan kabinesinden altı bakanın kurşuna dizilmesi sahnesi olduğu gibi yaşanmış. Binbaşı, onların kurşuna dizilerek, diğerlerinin kendisini temize çıkarmasını sindiremiyor. Çünkü o dönemden herkes sorumlu. Küçük Asya'nın işgaline karşı çıkan sağduyu sahibi çok sayıda politikacı, dışlanmış, vatan haini ilan edilmişti. Ama sonra onlar haklı çıktı. Binbaşı, bunu geç de olsa anladı. Çöküşün dibe indiği noktada Antik Yunan tragedyalarında olduğu gibi 'ruhun kurtuluşu' evresine giriliyor. Filmin finalinde Binbaşı'nın yaptıkları bu kurtuluşu simgeliyor.
Türk askerleri, geleneksel Yunan filmlerindeki gibi pala bıyıklı, süngülerle kadın ve çocukları hunharca katleden insanlar değil aksine, heybetli atlar üzerinde zafere giden yakışıklı süvariler olarak çizilmiş.
-Senaryoyu bitirdiğimde, Atina Üniversitesi'nde profesör olan tarihçi bir arkadaşıma verdim. Çok beğendi. Gel seni senaryo danışmanı olarak filme katalım, dedim kabul etmedi. Çünkü Türkiye'deki tarihçilerle ortaklaşa yürütülen bir komisyon çalışmasında yer alıyormuş. Komisyonda yer alan her iki ülkenin hocaları aralarında bir protokol yaparak, proje bitene kadar dışarıyla temaslarını asgariye indirmişler. Ben tarihçi değilim. Kurtuluş Savaşı ya da Küçük Asya Bozgunu, ne denilirse denilsin önemli değil. Ben sadece tarihsel bir olgudan yola çıktım ve sıradan insanların bu süreçten nasıl etkilendiklerini sergilemeye çalıştım.
Siz bu filmde barışın ve trajedinin altını çizmişsiniz.
-Ben, Türkiye ile Yunanistan arasında sorunların büyük oranda çözüldüğünü düşünüyorum. Zaten dünyanın neresine giderseniz gidin, yüzlerce ulus arasından Türklerle Yunanlılar hemen birbirine ısınır ve kaynaşır, gurbette bir akrabasını bulmuş gibi olur. Esas belirleyici olan ruh budur ve gerisi anlamsız propogandadan ibarettir.
Yeni filminizin konusu Beyoğlu'nda geçiyormuş?
-Evet. 1900-1910 İstanbul'unda Boğaziçi-Haliç-Beyoğlu hattında geçen gerçek bir insan hikayesini film yapmayı düşünüyorum. Adı belki de ‘‘Pera Güzeli’’ olacak. Senaryo Eylül'de bitecek ve bu filmde birkaç Türk oyuncuya da rol vermeyi tasarlıyorum.
Türk sinemasını izliyor musunuz?
-Eskiden Yılmaz Güney'in filmlerini izlemiştim. Geçtiğimiz yıllarda Atina'da Türk filmleri toplu gösterimi vardı, on Türk filmi izledim. En çok ‘‘Eşkiya’’yı beğendim. Bence, Şener Şen çok büyük bir oyuncu.
AŞKIN YEDİNCİ GÜNEŞİ
Yönetmen: Vangelis Serdaris Oynayanlar: Thodoros Skourtas, Katerina Papadaki, Elena M. Kavoukidou, Chrysantos Pavlou. Müzik: M.Theodorakis.TÜRK YUNAN ORTAK YAPIMI
Aşkın 7. Güneşi, Selanik Film Festivali'nden ikincilik ödülü kazandı. En İyi Senaryo, En İyi Yönetmen, En İyi Montaj dallarında ödül alan filmin müziklerini Mikis Theodorakis yaptı. Film, Türk-Yunan ortak yapımı. Filmin Türk ortağı Akademi Sanat ve Nejat Şener. Filmin Türkiye'de İşletme ve dağıtımını Pi Film üstlendi. İstanbul AFM Fitaş Sineması'nda gösteriliyor. 16 Haziran'dan itibaren AFM Kadıköy Tansaş'ta gösterime girecek.