Anadolu Basınını Özendirme Yarışması sonuçlandı

Güncelleme Tarihi:

Anadolu Basınını Özendirme Yarışması sonuçlandı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 28, 2005 13:19

Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nce düzenlenen “Anadolu Basınını Özendirme Yarışması”nda dereceye giren gazetecilerin ödülleri, Valilik İl Basın ve Halkla İlişkiler Müdürleri Eğitim Semineri'nde sahiplerine dağıtıldı.

Başkent Öğretmenevi'nde gerçekleştirilen seminerde, fotoğraf, mizanpaj, yerel haber, makale, araştırma-röportaj alanlarında düzenlenen yarışmada dereceye giren gazetecilere ödülleri verildi.

Başarılı gazeteciler ödüllerini, TRT Genel Müdür Vekili Ali Güney, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Hilmi Bengi, Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürü Mevlüt Bilici, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Ertan Cillov ile Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün bazı eski genel müdürlerinden aldı.

Fotoğraf dalında, Karadeniz Ereğli Önder Gazetesi'nden M. Kemal Bektaş birincilik, İskenderun Ses Gazetesi'nden Akın Bodur ikincilik, Edirne Hudut Gazetesi'nden Yavuz Göktaş'a da üçüncülük ödülü verildi.

Mizanpaj dalında, Trabzon Taka Gazetesi'nden Sinan Alemdar birinciliğe layık bulunurken, Sivas Yeni Ülke Gazetesi'nden Kemal Çağlayan ikinci, Van Postası Gazetesi'nden de Turan Şahinbaş üçüncü oldu.

Araştırma-Röportaj dalında, Midyat Habur Gazetesi'nden Mehmet Halis İş birinciliği, Batman Çağdaş Gazetesi'nden Arif Arslan ikinciliği, Sivas Anadolu Gazetesi'nden Yücel Yönal üçüncülüğü elde etti.

Yerel Haber dalında ise Yozgat Gazetesi'nden Osman Hakan Kiracı birinciliğe, Batman Çağdaş Gazetesi'nden Reşat Yiğiz ikinciliğe, Siirt Mücadele Gazetesi'nden Diya Yarayan üçüncülüğe layık bulundu.

Makale dalında da Edirne Hudut Gazetesi'nden Gönül Uyanıktır birincilik, Samandağ Gazetesi'nden Şahiye Say ikincilik, Aydın'da yayınlanan Gazete Hürsöz'den Güner Dokuyucu da üçüncülük ödülünü aldı.

“ÇOKSESLİLİĞİN SAĞLANMASI..."

Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdür Vekili Salih Melek, seminerin açılışında yaptığı konuşmada medyanın görevini sağlıklı bir şekilde yerine getirirken, çok sesliliğin sağlanmasının günümüz demokratik toplumlarının önüne bir zorunluluk olarak çıktığını söyledi.

Bu durumun, kamusal alanda şeffaflık, açıklık ve halkın bilgi edinme hakkı yönünden önem taşıdığını ifade eden Melek, yaşanan değişimin il basın ve halkla ilişkiler müdürlerine de bazı sorumluluklar yüklediğini kaydetti.

Halkın ve yerel gazetecilerin gerçeği bulma, bilgi alma, doğru bilgiye ulaşma hakkını kullanabilmelerinin il basın ve halkla ilişkiler müdürlerinin bilgi birikimleriyle doğru orantılı olduğunu dile getiren Melek, ülke tanıtımı açısından önem taşıyan yabancı basın mensuplarının da merkezi idare dışında yerel yönetimler tarafından bilgilendirilmesi ve yönlendirilmesinin özel bir deneyim ve birikim gerektirdiğini anlattı. Melek, illerde bilgilendirmeyle yükümlü il basın ve halkla ilişkiler müdürlerinin görevlerini yerine getirirken karşılaştıkları sorunların çözümlenmesinin önemine işaret etti.
Melek, seminerde, “Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ve Yerel Basın”, “Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlerinin Sorunları”, “Yerel Medya ile Merkezi İdare Arasındaki İlişkilerin Düzenlenmesi” ve “Kamuda Halkla İlişkiler” başta olmak üzere çeşitli konuların ele alınacağını belirtti.

Gazeteciler Cemiyeti ve Gazeteciler Federasyonu Başkanı Nazmi Bilgin de Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün “karınca gibi çalışan”, ancak çalışmalarını kamuoyunda yeterince anlatamayan bir kurum olduğunu söyledi. Bilgin, valilik basın ve halkla ilişkiler müdürlerinin de “ip cambazı” gibi otorite ile yerel basın arasında önemli bir hizmet verdiklerini ifade etti.

“YAYGINLIK HİÇBİR KURUMU ULUSAL YAPMAZ”

Basın Yasası'nda yapılan değişikliklere de değinen Bilgin, bu yasada “ulusal ve yerel medya” ifadelerinin “yaygın ve yerel medya” şeklinde değiştirildiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Ulusallık, hiç kimsenin kendi göğsüne rahatlıkla takabileceği bir kavram değil. Eğer ulusallık tanımı birisine verilmek isteniyorsa, o doğru zamanda doğru yerde bulunmak için matbaasını Çuvurova'da bir vagona taşıyıp, Kurtuluş Savaşı'nı yapan Adana'daki Yüreğil'in gazetesidir.

İbrahim Tatlıses'in sorunlarını, yargısız infazları haber yapan, ölümlere sebep olan, Türkiye'nin gündeminin gerisinde kalan, yalnızca İstanbul'da yayınlanmaktan başka hiçbir özelliği olmayan kurumlara ulusallık rozeti takılamaz, takılmamalıdır.

Ülkenin binlerce sorunu varken, çöplüklerden ekmek toplayan insanlar varken, yalnızca reyting ve tiraj için 100 kişi etrafında dönen bir basına ulusal basın demeye haddimiz de hakkımız da yoktur. Yaygınlık hiçbir kurumu ulusal yapmaz. Ulusal, bizim yüreğimizdedir. Yerel basın hala ülkenin, yörenin çıkarlarını savunmaya çalışıyor, dünyanın en güzel dilini korumaya çalışıyor.”

Seminer kapsamında ayrıca, 1830-1938 yılları arasında Türk basınında yaşanan gelişmeleri gözler önüne seren fotoğrafların da yer aldığı sergi açıldı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!