Güncelleme Tarihi:
Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre, Alevi örgütleri ve Eğitim-Sen'in çağrısı üzerine “Bilimsel ve Laik Eğitim İçin Ayaktayız” eyleminin bir ayağı, 13 Şubat’ta Trabzon’da gerçekleştirildi. Atapark’ta toplanıp Atatürk Alanı’na kadar yürüyen topluluk içerisinde Halkevleri, Öğrenci Kolektifleri ve Genç Umut üyeleri de vardı.
Bu grubun üyeleri hep birlikte “Ampul Tayyip'' şeklinde bir şarkı söyledi. Polisler tarafından yapılan kamera kaydı üzerinden şarkıya katılan 37 gencin kimliği belirlendi. Bu gençler hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla soruşturma başlatıldı.
Oysa aynı protesto şarkısı, 2013 yılında Bursa’daki bir eylemde dört genç tarafından söylenmiş; yargılama sonunda bu gençlere 11 ay 20’şer gün hapis cezası verilmiş ve hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verilmişti. Gençlerin avukatları da karara itiraz etmişti.
SARKOZY KARARI DAYANAK OLDU
İtirazı değerlendiren Bursa 14. Asliye Ceza Mahkemesi, 20 Haziran 2014’te verdiği kararında, sanıkların dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ’ı sermaye çevreleriyle işbirliği yapmakla, liberal ve dinci olmakla itham ettikleri belirtilerek, “Kamusal görev yapan kişilerin sert eleştiriye tabi tutulmaları ve kamusal bir figür olmaları nedeniyle bu durumu kendilerinin de kabullenmeleri, yerleşik Yargıtay içtihatları ve AİHM kararları ile sabit olan bir husustur” denildi.
AİHM’in Tuşalp/ Türkiye kararında, kamusal görev yapan kişilerin ağır eleştiriye maruz kalma yükümlülüklerine katlanması, şiddetli eleştiriye karşı sabırlı olmaları gerektiğine dikkat çekildiği anlatıldı. Eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’e bir ziyarette açılan “Defol zavallı aptal” yazılı pankartın AİHM’in Eon/Fransa Davası’nda ifade özgürlüğü kapsamında sayıldığı vurgulanarak, Bursalı gençler suçsuz bulundu.
Kararda, şöyle denildi:
“Ampul, liboş, işbirlikçi, otobüse bin, YGS’ye gir’ şeklindeki sözlerin demokratik tahammül sınırları içerisinde kalması gerektiği, sanıkların 1990 ve sonrası doğumlu olup gençliklerinin heyecanı içerisinde eylem içerisinde yer almış oldukları, demokrasi, hoşgörü ve barış kültürü açısından ifade özgürlüğü kavramı içerisinde cezalandırılabilir bir eylem olmadığı...”