Amerikayı etkileyen yıldızlar (2)

Güncelleme Tarihi:

Amerikayı etkileyen yıldızlar (2)
Oluşturulma Tarihi: Eylül 23, 2001 00:00

Mars ise savaş arzularını kamçılıyor. Özellikle hükümetin halkın karşısında yetki ve güç kazanmak amacıyla savaşı (Mars) kullanması beklenebilir. Neredeyse savaş potansiyelini hükümetin kendi içinde yaratmış olduğunu işaret eden bir etki!Çünkü diğer etkilere baktığınız zaman savaş gibi yıkıcı ve sert bir etkinin aynı zamanda fırsatları ve yeni bir doğuşu da sembolize ettiğini anlıyorsunuz. Ve sanırım Amerika'yı yönetenler de bunu anlamış bulunuyorlar. Felaketin ardından Amerika'nın genel tutumuna bakacak olursanız halkın tek vücut olduğunu ve başkanlarının etrafında nasıl toplandıklarını görebilirsiniz. Üstelik şans ve fırsatlar gezegeni Jüpiter Yengeç Burcu'nda. Yani Amerika'nın doğum haritasındaki Güneş'i etkiliyor. Güneş ise, başkanı sembolize ediyor. Bu durumda ABD Başkanı Bush, dış ülkelerle ilişkilerinde prim yapacak ve yükselecek. Fırsatlar gezegeni Jüpiter ilişkilerini yoğunlaştırıyor. Tabii istediği anlaşmaları da sağlayabilir. Aynı zamanda Jüpiter döngüsünü yaşadığını da unutmamak gerek. Ancak bu etki Amerika'ya aşırı bir gurur ve kendine güven verebilir, ki işte o zaman yakalanmış fırsat tersine döner. Üstelik geçiş yapan Mars da gökyüzü tepe noktasını tetiklemiş bulunuyor. Bu durum büyük bir hırs ve güç arzusunu beraberinde getiriyor. Fakat, aynı anda geçiş yapan Satürn'ün doğum haritasındaki Satürn'e yaptığı uyumlu etkiyi hesaba katacak olursak, aşırılıkların dengelenmesinin mümkün olacağını, kararlı ve ne istediğini bilen bir tavırlanış içinde fırsatların doğru kullanılabileceğini söyleyebilirim. Zaten felaketin ardından yapılan bir ankette halka sorulan 'hemen savaşa mı girilsin yoksa suçlu mu bulunsun' sorusuna halkın cevabı suçlunun bulunması, olunca hükümet kendisini disipline etmek (Satürn) zorunda kaldı. Şayet aceleci, hırslı ve aşırı gururlu bir tavır içine girmezse, bu felaketin ardından Amerika'nın yeniden doğacağını, kendisini yeniden yaratacağını söylemem mümkün. Tabii Sonuç olarak bu felaket büyük bir değişimi başlatıyor. Ancak bu değişimin hangi yönde olacağı çok önemli! Geliştirdiğimiz sistemin değiştirilme zamanı geldi. Üstelik bu değişime bütün dünyanın ihtiyacı var. Fakat, bu aşamayı bir türlü gerçekleştiremiyoruz. Bunun sonucunda ekonomik, sosyal, politik ve her açıdan bunalım yaşıyoruz. Ve gün geçtikçe daha fazla bunalıyoruz. Ulaştığımız bilgi her geçen gün katlanarak büyüyor ama bu bilgiyi ne anlayabiliyoruz, ne de doğru kullanabiliyoruz. Çünkü biz büyümüyoruz. Maddeyi geliştirirken kendimizi geliştirmiyoruz. Sadece pratik hayatımızı ne derece kolaylaştırdığına bakıyoruz, o kadar. Gerisi bilim adamlarının işi, onlar uğraşsın. Biz bildiğimiz gibi yaşamaya devam edelim. Ama devam edemiyoruz. Görüyorsunuz. Neler olup bittiğini anlayamasak bile içimizdeki bir şey bizi dürtüp duruyor. Bu durum tıpkı evinize sürekli eşya almaya benziyor. Eviniz aynı ama siz sürekli bir şeyler alıyorsunuz. Üstelik hiçbir şeyi de atmıyorsunuz. Nihayet evin içinde nefes alamayacak hale geliyorsunuz. Ama neden bunaldığınızı da fark etmiyorsunuz. Çünkü orada sürekli yaşıyorsunuz ve ev zaman içinde yavaş yavaş doluyor ve size yaşam alanı kalmıyor. İşte biz de farkında olmadan çok fazla yüklendik. Ama hep aynı şekilde yaşıyoruz ve yaşamaya devam etmek istiyoruz. Hiçbir şeyi değiştirmeden. Sizce mümkün mü? Mümkün değil diyorum, Yasemin'ce...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!