Amerikan pazarında Türk keyfi

Güncelleme Tarihi:

Amerikan pazarında Türk keyfi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 29, 1999 00:00

Haberin Devamı

Bugün daha önce denemediğiniz bir şey yapmaya ne dersiniz? Nargile içmeye mesela? Doğum yeri Hindistan olan ve 16. yüzyılda Osmanlı'nın tütünü tanımasıyla iyice yaygınlaşan nargile, zaman içinde kaybettiği itibarını yeniden kazanıyor. Tophane'deki Erzurum Çay Evi de genç neslin nargile tüttürmeye gittiği ve yoğun bir ilgiye maruz kalan nargile kahvelerinden.

İlk kez Hindistan'da ‘‘narçil’’ denen hindistancevizinin kabuğundan yapılan ve hint keneviri tüketimine yeni bir boyut kazandıran nargile, dünyada mistik doğu kültürünün önemli bir öğesi olarak kabul görüyor. Araplar'ın ‘‘şisa’’, İranlılar'ın ‘‘kalyan’’ adını verdiği ‘‘nargile’’, Osmanlı-Türk kültürünün de önemli bir parçası. Osmanlı'ya Yavuz Sultan Selim zamanında gelen nargile IV. Murat zamanında yasaklara konu olmuştu. 1991'de tarihi Galata Köprüsü'nün yanmasıyla unutulan nargile kahvehaneleri şimdi yeniden revaçta. Biz de bu kahvehaneler arasında genç nesil tarafından en rağbet gören Tophane'deki Erzurum Çay Evi'ne gittik ve nargilenin ne olduğunu sorduk.

Yılmaz Hacıoğlu, Erzurum Çay Evi'nin sahibi ve işletmecisi. Her gün özellikle akşam saatlerinden itibaren gençlerin akın ettiği mekán Amerikan Pazarı'nda. Yılmaz Hacıoğlu bu işi babasından devralmış, babası da kendi babasından. 1930'lardan bu yana hizmet veren Erzurum Çay Evi, 1991'deki yangından sonra Köprüaltı'ndan şimdiki mekánına taşınmış. Bir zamanlar edebiyatçılarımızdan Faruk Nafiz Çamlıbel ve Yahya Kemal Beyatlı da Köprüaltındaki dükkánın müdavimlerindenmiş. Dükkána gelenler onların etrafına toplanır, sohbeti koyulturlarmış. Çocukluğundan beri bu işin içinde olan Yılmaz Hacıoğlu'na nargilenin ne olduğunu sorduğumuzda, ‘‘sağlığa zararlı olmayan keyif verici bir duman’’ olduğunu söylüyor.

Aslında 7 parçadan oluşan nargileyi basit olarak 4 parçada anlatabiliriz. Bunlar, ‘‘lüle’’, ‘‘ser’’, ‘‘şişe’’ ve ‘‘marpuç’’. Lüle, tütünün konduğu delikli tabla; ser, nargilenin uzun gövdesi; şişe, içinde dumanı filtre eden suyun olduğu ve o meşhur fokurdamaların geldiği bölüm; marpuç ise dumanı şişeden alan ve ağıza ulaştıran hortum. Bunlara marpuçun ucundaki ‘‘imame’’, lülenin etrafındaki ‘‘tabla’’ ve tablanın üzerinde duran tütünün ateşini düzeltmeye ya da değiştirmeye yarayan ‘‘maşa’’yı da ekleyebiliriz.

Maşa - meşe - köşe - Ayşe

Çok eski bir keyif olduğu için zaman içinde nargileyle ilgili özlü sözler de üretilmiş. ‘‘Maşa, Meşe, Köşe, Ayşe’’ bunlardan bir tanesi. Maşa, malum... Meşe, ateşi yakmakta kullanılan odunu anlatıyor ve bu da yalnızca meşenin ‘‘pırnav’’ adı verilen türünden elde ediliyor. Köşe, bu keyfin ortalık yerde yapılamayacağını, Ayşe ise servis yapan garsonları ve servisin kalitesini anlatan kelimeler. Özellikle İzmir'de olmak üzere hálá nargile üretimi yapan yerler varmış. Ama onların asıl problemleri, son yıllarda yaygınlaşan meyve aromalı tütünlere sağlıklı yollardan ulaşamamaları. Çünkü Mısır'dan gelen bu tütünleri Tekel ithal etmiyor. Ancak birisi bu tütünleri getirirse onlardan kilo ile alıyorlar. Meyve aromalı tütünler sıfır nikotin ve sıfır katran içerdiği, ‘‘tömbeki’’ olarak adlandırılan orijinal nargile tütününden hafif olduğu ve ‘‘güzel koktuğu’’ (nargilenin insanın üzerine yapışan ve kolay kolay çıkmayan keskin bir kokusu varmış) için fazla rağbet görüyor. Epey de çeşidi var bunların: en çok istek alan elma (kırmızı yani Amasya ve beyaz yani Golden olmak üzere iki çeşit) ve cappucino; bunların yanı sıra meyan kökü, nane, çilek, kayısı ve karışık meyveli.

Özellikle politika, sanat ve spor camiasından geniş bir müşteri portföyü var Yılmaz Hacıoğlu'nun. Görüşmeye gecenin ilerlemiş bir saatinde gitmemize rağmen kadın müşterilerin çokluğu dikkatimizi çekiyor. Yılmaz Hacıoğlu, kadın müşterileri özellikle tercih ettiğini çünkü erkek müşterilerin kadınların yanında daha dikkatli davrandıklarını söylüyor. İnsanların gürültü yapmadan oturdukları, tavla oynadıkları ve bu arada nargile fokurdattıkları bu mekánın 40 senelik müdavimleri de var. Zaten dükkánın ‘‘Ayşe’’leri de 20 yıllık personelmiş. Gündüz emekliler, akşam işten çıkanlar, gece 21.00'den sonra da gençlerin geldikleri Erzurum Çay Evi sabah 03.00-04.00'e kadar açık.

Özellikle geceleri sakin ve serin bir ortam yaratan ve bu ortamı nargile keyfi ile bütünleyen Erzurum Çay Evi'ne uğramazlık etmeyin.

Salı Pazarı, Sıra Mağzaları (Amerikan Pazarı) Nusretiye Cami arkası, No: 75, Tophane. Tel: (0212) 252 24 69

Nargile içmenin raconu

Bir kere sigara içer gibi içilmiyor nargile. Havayı nefes alır gibi çekmelisiniz ki şişedeki su fokurdasın ve tütün yansın. Bu arada iki içim tekniği var: göbekten ve göğüsten. Göğüsten içim yorucu olduğu için göbekten içim tercih ediliyor. Bu yöntemde dumanı diyaframınızı kullanarak midenize çekiyorsunuz ve üflüyorsunuz. Bu kadar basit işte.

Nargile şişesinin içindeki sıvı bildiğimiz Terkos suyu. Suyun üzerinde bir hava boşluğu var ve siz marpuçtan nefes çektiğinizde gelen hava, bu boşluktan geliyor. Sonra hava çıkacak başka bir yeri olmadığı için sudan vakum yapıyor ve oluşan vakum üstteki lülenin tütününü yakıyor. Gelen duman suyun içinde süzülerek ve soğuyarak size ulaşıyor (sigarayla en büyük farkı da dumanın soğuk olması). Yani su tütündeki zararlı maddeleri süzüyor ve soğutuyor.

Ateşçiye arada bir bahşiş vermek lazım, yoksa bir daha yanınıza uğramıyor. Siz de sönen ateşi nasıl tutuşturacağım diye kıvranıyorsunuz.

Nargile içen birinin yanında sigara içmek ona hakaret sayıldığından, mümkünse sigara içmeyin.

İstanbul'da Tophane'den başka Beyazıt, Aksaray, Kasımpaşa ve Anadolu yakasında birkaç yerde nargile keyfi devam ediyor. 1.5-2 saatlik bir nargile keyfi Erzurum Çay Evi'nde 1 milyon. Tabii yanında bir şeyler içilmeli ki kuruyan boğazınızı ıslatabilesiniz. Özellikle ocakçı Ayşe'nin pişirdiği külde kahve tavsiye ediliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!