Amerikalılar için ikna gücü yüksek ceset teÅŸhiri dersleri

Güncelleme Tarihi:

Amerikalılar için ikna gücü yüksek ceset teşhiri dersleri
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 27, 2003 00:00

Saddam Hüseyin'in iki oÄŸlu, Uday ile Kusay, Musul'da sıkıştırıldıkları evde kurÅŸunlarla delik deÅŸik edildiler ama Irak'taki Amerikan kuvvetleri, basına hem fotoÄŸrafları hem de filmleri dağıtılan iki cesedin Saddam'ın oÄŸluna ait olduÄŸu konusunda Irak halkını bir türlü ikna edemediler. Ä°ÅŸte, Irak'taki Amerikan kuvvetleri için ikna gücü yüksek olan ve asırlarca uygulayıp baÅŸarılı sonuçlar aldığımız birkaç ‘‘ceset teÅŸhiri’’ örneÄŸi...SADDAM Hüseyin'in iki oÄŸlu da sizlere ömür!.. Amerikalılar basına Uday ile Kusay'ın cesetlerinin önce fotoÄŸraflarını dağıttılar ama Irak halkı 'Bu resimler bizim Reis'in -yani Saddam'ın- oÄŸullarına pek benzemiyor' deyince, cesetlerin sakallarını kesip bir de güzel makyaj yaptıktan sonra ölüleri bu defa kameraların karşısına çıkarttılar ama Iraklılar'ın bir kısmı hálá ikna edilemedi.Uday ile Kusay'ın cansız bedenlerine böyle poz verdirilmesi, bana bir zamanlar bizim de çok sık yaptığımız ceset teÅŸhirlerini hatırlattı.TeÅŸhirin iki maksadı vardı: Ölen veya öldürülen kiÅŸi devletin başına dert açmış bir isyancı yahut haydut ise cesedi halka ibret-i álem için gösterilir, 'Mel'unun ákıbetini görün, siz siz olun ve böyle iÅŸlere kalkışmayın' denirdi. Ama ceset öyle sıradan birine deÄŸil de vaktiyle devletin tepesinde vazife almış ve sonradan ortadan kaldırılmasına gerek görülmüş bir kiÅŸiye aitse, o zaman hem devrin hükümdarına idam emrinin yerine getirildiÄŸini ispatlamak, hem de öteki idarecilere gözdağı vermek için sadece kesilen kellesi teÅŸhir edilirdi.Ä°ÅŸte, tarihlere geçen ve unutulmayan bazı teÅŸhir örnekleri:Ä°bret taşı, çok kelle ağırlamıştıTopkapı Sarayı'nın giriÅŸ kapısının dışında bulunan mermerden yapılmış silindir ÅŸeklindeki bir taÅŸ, asırlar boyunca birçok devlet büyüğünün ve hatta eÅŸkiyanın, ibret-i álem için halka gösterilen kellelerini ağırlamıştı.Ä°ÅŸte, ibret taşına konan kellelerden bazıları:Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa PaÅŸa, 1683 Temmuz'unda Viyana'yı kuÅŸatmış, iki ay devam eden bu kuÅŸatma PaÅŸa ve ordusu için feláketle neticelenmiÅŸti. Zamanın hükümdarı Dördüncü Mehmed, Belgrad Kalesi'ne çekilen PaÅŸa'yı 1683'ün 25 Aralık günü idam ettirdi. Celládlar Kara Mustafa PaÅŸa'yı ipek bir kuÅŸakla boÄŸdular, idamdan sonra kesilen kafası içi bal dolu bir keçeye konup Ä°stanbul'a yollandı ve saray avlusunda teÅŸhire kondu. Ama bir iddiaya göre PaÅŸa'nın kafası kesilmedi, sadece kafa derisi yüzüldü, içi dolduruldu ve teÅŸhire bu deri yollandı.Bundan iki sene öncesine kadar günlük hayatımızın ayrılmaz parçalarından olan Kemal DerviÅŸ'in büyük büyük dedesi Sadrazam Halil Hamid PaÅŸa da kellesini teÅŸhir taşına gönderenlerdendi. Birinci Abdülhamid zamanında sadrazam olmuÅŸ ama ihtilál yapıp hükümdarı tahtından indireceÄŸi ve yerine genç veliahd Selim'i, yani sonraların 'Üçüncü Selim'ini çıkartacağı söylentileri yayılınca azledildi. PaÅŸa, 1785'in 27 Nisan günü Bozcaada'da Karakethüdazade Ali adında bir saray görevlisi tarafından idam edildi. Kesilen kellesi bal dolu bir tuluma konup Ä°stanbul'a yollandı ve sarayda teÅŸhir edildikten sonra Karacaahmed Mezarlığı'na defnedildi.Çengel ve kazık seyirleri17. asır Ä°stanbul'unda, Eminönü'nün ilerisindeki Odunkapısı Ä°skelesi civarında kalın kalaslardan yapılmış kuleyi andıran bir álet dururdu, áletin üzerinde çengeller vardı ve bazı eÅŸkiyanın azılısı burada idam edilirdi.Elleri ve ayakları baÄŸlanan mahkûm makaralarla çatıya çekilir, bir anda bırakılınca çengellerden birinin veya birkaçının üzerine saplanıp kalırdı. Bazılarının can vermesi zaman alır ve Ä°stanbul halkı akın akın çengel seyrine koÅŸardı.Yol kesenler ve denizde korsanlık edenler kazığa oturtulur, sabıkalı hırsızlar, özellikle de geceleri ev soyanlar suçu iÅŸledikleri semtte ve son girdikleri evin, dükkánın veya hanın kapısında asılır, cesetleri ibret-i álem için bir veya iki gün orada teÅŸhir edilirdi.Ä°ÅŸte, Irak halkını Saddam Hüseyin'in iki oÄŸlunun, Uday ile Kusay'ın artık hayatta olmadığına bir türlü inandıramayan Irak'taki Amerikan kuvvetleri için ikna gücü yüksek birkaç 'ceset teÅŸhiri' örneÄŸi...Åžairi parça parça teÅŸhir ettilerSeyyid Nesimi, Azeri edebiyatının ilk büyük isimlerindendi. 14. asrın ortalarında doÄŸmuÅŸtu. Åžiiri daha sonra birçok ÅŸaire ilham verecek, hatta Kanuni Süleyman bile Nesimi'nin bir gazelini ufak deÄŸiÅŸikliklerle kendine máledecekti.Nesimi, o devir Ä°slam dünyasında 'dinden çıkma' sayılan 'Hurufilik'e inanmıştı. Hurufilik'in kurucusu Fadlallah'ı peygamber kabul ediyordu. Derken, 'káfir olduÄŸu' gerekçesiyle hakkında idam fetvası verildi, Memluk hükümdarı Müeyyed fetvayı tasdik etti ve Nesimi'nin Halep'te, 1417'de diri diri derisi yüzüldü. Ölürken bile Türk ÅŸiirinin en muhteÅŸem beyitlerinden birini söylemekten geri durmadı; 'Sırr-ı selhinden Nesimi'ye suál ettim dedi / Reh-neverd-i Kábe-i ışkız budur ihrámımız' yani 'Nesimi'ye derisinin yüzülmesindeki sırrı sordum; cevabı ‘AÅŸk kábesinin yolcularıyız, kábeyi tavaf ederken ihram niyetine derimizi giyeriz’ oldu' dedi.Ama, cezası daha bitmemiÅŸti: Derisini yüzdükten sonra kafasını kestiler ve vücudunu parçalara ayırdılar. Her parça ÅŸehrin bir baÅŸka yerinde teÅŸhir edildi, kokmaya baÅŸlayınca da yakıldı.Halk cesede bakıp ‘sünnetsizmiş’ dediÄ°stanbul, 1730 Eylül'ünün son haftasında kanlı bir ihtilále sahne oldu ve tarihlere 'Lále Devri' diye geçecek olan zevk ve safa günleri bu ihtilál ile nihayete erdi.Tahtta Üçüncü Ahmed, sadaret yani baÅŸbakanlık makamında da damadı NevÅŸehirli Ä°brahim PaÅŸa vardı. Devletin tepesi tam 12 sene boyunca dertten uzak renkli bir hayat sürmüş ama halkın sıkıntısı da son haddine varmıştı. 'Patrona' lákaplı ve 'Halil' adlı bir hamam telláğı, etrafında topladığı çok sayıda iÅŸsizle beraber sokaÄŸa döküldü. Ä°syan büyüdü ve ÅŸehirde yaÄŸmalar baÅŸladı. Konaklar basılıyor, içleri boÅŸaltıldıktan sonra yakılıyordu.Ä°syancıların saray kapılarına dayanması üzerine, Üçüncü Ahmed baÅŸta damadı Ä°brahim PaÅŸa olmak üzere önde gelen bazı devlet adamlarını idam ettirdi, cenazelerini de bir öküz arabasıyla ásilere gönderdi. PaÅŸa'nın cesedi sokaklarda sürüklendi, Sultanahmet'te bir aÄŸacın dibine atıldı, iki gün boyunca orada kaldı, Ä°stanbullular akın akın ceset seyretmeye gittiler, hatta 'PaÅŸa, sünnetsizmiÅŸ' diye söylentiler bile çıktı.Tefeci kadının elini kesip evinin kapısına çaktılarESTER Kira, 16. asır Ä°stanbul'unda yaÅŸamış Yahudi bir kadındı.Kanuni Süleyman zamanında saraya kapılanmış, Üçüncü Mehmed'in iktidar senelerinde imparatorluÄŸun en güçlü ismi haline gelmiÅŸti. Hükümdarın annesi Safiye Sultan'ı elde etti, önce Ä°stanbul gümrüklerini kendisine baÄŸlattı, zamanla bütün tayinlere karıştı ve devleti rüşvetle tanıştırdı. Derken maliyeye de el attı. Günün birinde askerin aylığını áyarı düşük altınlarla ödedi ama talihi tersine döndü. Ordu ayaklanıp padiÅŸahı ve sarayı tehdide kalkınca, Üçüncü Mehmed artık yetmiÅŸine merdiven dayamış olan Ester'i isyancılara teslim etti.Ester'e ve iki oÄŸluna iÅŸkencenin bin türlüsü yapıldı, paralarını nereye sakladıklarını söylemeleri istendi. Çocuklar 'Servetimiz bize deÄŸil, anamıza aittir. Ona sorun!' dediler. Ester ise 'Devletin tek kuruÅŸunu bile yemediÄŸini' söyledi, 'Ben aileden zenginim. Birkaç altınım varsa annemden, babamdan kalmıştır' diye dil döktü ama canı biraz fazla yanınca dili çözüldü. Tarif ettiÄŸi yerde bulunan iki milyon altına devlet el koydu.Askerler, 1600 senesinin 1 Nisan'ında Ester Kira ile büyük oÄŸlu Ä°lya'yı parça parça ettiler. YaÅŸlı kadının cesedi küçük parçalara ayrıldı, saÄŸ eli kendi evinin kapısına çakıldı, diÄŸer bazı organları Ester Kira'ya verdikleri rüşvetler sayesinde makam sahibi olanların kapılarının önüne kondu, sonra da yakıldı.Ester Kira'nın akıbeti, o devrin olaylarını günü gününe yazan tarih kitaplarından birinde, Mustafa Efendi'nin 'Tarih-i Selániki'sinde bütün ayrıntılarıyla anlatılır. Ä°ÅŸte, 'Tarih-i Selániki'de Kira'dan sözeden 'Nageháni Sipah taifesi guluvv ve hücum idüp Kira karıyı ve oÄŸlını helák eyledükleridür' baÅŸlıklı bölümden bugünün Türkçesi'yle kısa birkaç alıntı:‘‘...Aylıkları eksik ayarlı altınla ödenen sipahiler, saadetli padiÅŸahın huzuruna çıkıp Kira karıyı alma iznini elde ettiler. ...ÇavuÅŸbaşı'nın bulduÄŸu karıyı semerli bir beygire bindirip PaÅŸa hazretlerinin kapısına getirdiler. Merdivenden çıktığı sırada sipahiler hançer üşürüp parçaladılar ve leÅŸinin ayağına ip takıp Atmeydanı'na kadar sürüdüler....Sonra oÄŸlunu da bulup getirdiler ve hançerle paraladılar. Onun ayağına da ip takıp sürüyerek leÅŸini anasının leÅŸinin yanına koydular. Öteki oÄŸlu ise Müslüman olup zimmetlerin geçirdikleri bütün parayı hazineye devretti ve canını böyle kurtardı....Tepelenen mel'une Kira'nın ve oÄŸlunun parçaları Atmeydanı'nda birkaç gün köpeklere yedirildi. Ama ortalığı kerih bir koku sardı ve Müslümanlar rahatsız oldular. Sipahiler gelip karının parçalarını topladılar ve odun yakıp ateÅŸe attılar'. ('Tarih-i Selániki', Prof. Dr. Mehmed Ä°pÅŸirli yayını, sah: 856)Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!