Amerikalı gibi kazanıp, Alman gibi gizliyorlar

Güncelleme Tarihi:

Amerikalı gibi kazanıp, Alman gibi gizliyorlar
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 07, 2004 00:21

AB Komisyonu da şeffaflık istiyor
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu da Avrupalı yöneticilerin kazançlarının açıklanmasından yana. Komisyonun geçen hafta içinde yaptığı toplantılarda, şeffaflık konusunda tavsiye kararı çıkarılması ağırlık kazandı. Halka açık şirketlerin yönetim kurulu başkanları ve üyelerinin kazançlarını açıklamalarını sağlamak için bağlayıcı karar alınması önerisi şimdilik fazla destek bulmadı. Financial Times’a konuşan AB Komisyonu’nun bir sözcüsü, destek bulan önerinin maaşların yanı sıra, prim, hisse ve grup içi başka şirketlerden elde edilen kazançları da kapsadığını söyledi. Komisyon, konuyla ilgili görüşmelerini bu ay içinde tamamlayacak ve Eylül ortasında kararını açıklayacak.

Almanya’da Bavyera Eyaleti Başbakanı Edmund Stoiber, büyük şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin maaşlarına taktı. Hıristiyan Sosyal Birliği’nin (CSU) Başbakanı, maaşlarını kamuoyuna açıklamaları için üst düzey yöneticilere sonbahara kadar süre tanıdı, aksi halde yasa zoruyla bunu sağlayacağını ilan etti.

Alman borsası Dax’a kote tüm şirketlerden yönetim kurulu başkanları (CEO) ve yönetim kurulu üyelerinin kazançlarını şeffaflık gereği açıklamalarını isteyen Stoiber ‘ABD geleneklerine göre kazanıp, Alman geleneklerine göre gizli tutmak kabul edilemez. İkisi bir arada olmaz’ diyerek gizliliği savunanları topa tuttu.

Stoiber, Dax’a kote yaklaşık 30 şirketin kazançları açıklamama konusunda güç birliği yaptıkları yolundaki söylentileri de ‘skandal’ olarak niteledi.

Federal Adalet Bakanı Brigitte Zypries, daha önce yaptığı açıklamada Dax şirketlerine, yöneticilerinin kazançlarını gönüllü olarak açıklamaları için 2005 yazına kadar süre tanımıştı.


Ya terapistiniz ansızın ölürse?


Allah gecinden versin, diş doktorunuzu, bakkalınızı, berberinizi veya terzinizi aniden kaybedebilirsiniz. Çok üzülürsünüz, yokluğuna alışması zor olsa da yenisini aramaya koyulursunuz. Oysa ‘ruhunuzun doktoru yerini doldurmak o kadar kolay mı? Yaşamınızla ilgili tüm sırları bilen, hayatta en çok güvendiğiniz insanlardan biri olan hatta en başında gelen, üstesinden gelemediğiniz, içinden çıkamadığınız sorunlarınızı konuşmak için koşarak gittiğiniz terapistiniz ansınızın ölse neler hissedebileceğinizi hiç düşündünüz mü?

ABD’nin New York kentinde geçen yıl intihar eden bir psikoloğun ansızın tarif edilmez üzüntülerinin yanı sıra büyük öfke duyduklarını ve kendilerini terk edilmiş hissettiklerini söylüyor. Hatta bir hasta internette açılan anı defterine, intihar etmeyi bile düşündüğünü açıklıyor.

New York’taki Yeshiva Üniversitesi’nden Prof. Joan Beder, bunun bir tabu olduğunu ve kimsenin konuyu konuşmak istemediğini söylüyor. Prof. Beder, terapistlerini trafik kazasında kaybeden iki hastayı kabul ettikten sonra konuyla ilgili araştırmalara başladığını belirtiyor.

Medikal doktorlar öldüğünde geride hastalarıyla ilgili tüm bilgilerin bulunduğu kalın dosyalar bırakıyor. Oysa psikiyatristler veya psikologların dosyaları hastaları açısından ‘devlet sırrı’ndan daha önemli. Bu dosyaların istenmeyen kişilerin eline geçmesini önlemek için ABD’de bir çok psikiyatrist kısa ve şifreli notlar tutuyor, bazıları da ölümlerinden sonra dosyaların imha edilmesini vasiyet ediyor.

Hastalara ait bilgilerin sigorta şirketleri, işveren veya ailelere ulaşmasını engellemek için doktorlar özel yöntemler geliştirirken, Florida eyaletinde yasalar işverenlere terapistlerinin ölümünü gazete ilanıyla duyurma zorunluluğu getiriyor. İlanda, ölen terapistin hastalarına dosyalarını nerede bulabilecekleri duyuruluyor.

Prof. Beder, doktorunu kaybeden hastaların büyük bölümünün yeni bir terapiste gitmeyi reddettiklerini ve terapi süreçlerinde ciddi gerilemeler yaşandığını belirtiyor.

Eski Olimpiyat sporcusu dalgıç Greg Louganis, 1995’te aniden kaybettiği psikoloğu Stan Ziegler’in ardından düzenlediği basın toplantısında gözyaşları içinde doktoruna verdiği sözü yerine getirdi ve AIDS olduğunu kamuoyuna açıkladı.


Papaz olamadı, pizzacı oldu


Dünyanın, en büyük ikinci pizzacısı Domino’s Pizza geçen ay New York Borsası’nda (NYSE) halka açıldı. 24.2 milyon adet hissenin 14 dolardan satışa sunulduğu ilk gün hisseler yüzde 3.6 oranında değer kaybetti. Yaklaşık bir aylık zaman içinde de ancak değerini korumayı başardı.

Yatırımcı için pizzanın tadı kaçmış olabilir, sahibi Tom Monaghan ise elde edilen yaklaşık 400 milyon dolarlık gelirin cebine girmeyeceğini zaten açıklamıştı. Koyu bir katolik olan Monaghan, parayı ‘hıristiyan yaşam ve kültürü’ne katkıda bulunmak için bir üniversitenin kurulmasına harcayacak.

Tom Monaghan aslında papaz olmak istemiş ve ilk gençlik yıllarında bir papaz okuluna yazılmış. Kısa bir süre sonra buradan kovulunca zar zor liseyi bitirmiş. Kamyon şoförlüğü yaptığı dönemlerde, gazete dağıtmış, kendi yakaladığı balıkları satmış, bir dönem donanmaya yazılmış.

1960 yılında kardeşiyle birlikte Michigan’ın Ypsilanti adlı kentinde 900 dolar borçlanarak, bin 300 dolara bir pizza dükkanını devralmış. Eski sahibinin adını taşıyan DomiNick’s adlı dükkanda 15 dakikada pizzanın nasıl yapıldığını öğrenmiş.

1969’da yaşanan bir iflas, 1993 yılında müşterilere şikayetler nedeniyle ödenen yüksek tazminatlardan sonra 1999’da şirketin yüzde 65 hissesi Bostonlu yatırım şirketi Bain Capital’e satıldı. Bu satıştan bir milyar dolar kazanan 67 yaşındaki Monaghan’ın şirkette yüzde 27 hissesi bulunuyor.

Domino’s Pizza bugün Pizza Hut’tan sonra dünyanın en büyük ikinci pizzacısı. ABD dışında 50 ülkede 7 bin 500’den fazla satış noktası olan Domino’s, geçen yıl 1.33 milyon dolar ciro yapmış.

Monaghan’ın halka açılmadan elde edilecek geliri bir katolik üniversitesi kurulması ve Florida’da ABD’nin en büyük kilisesini yapmak için harcayacak olması kimseyi şaşırtmıyor. Özellikle Domino’s’un çoğunluk hisselerini sattıktan sonra ‘dünyevi zevklerini’ terk edip, sadece ‘Tanrı, aile ve pizza’ üçgeninde bir hayat sürmeyi seçen Tom Monaghan, kürtaj karşıtı örgütlere verdiği destekle tanınıyor. Monaghan inzivaya çekilmeden önce hatırı sayılır bir Oldtimer otomobil koleksiyonuna, ünlü mimar Frank Lloyd Wright tasarımı çok sayıda eve ve bir beyzbol takımına sahipti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!