Güncelleme Tarihi:
Amerikan televizyonlarında
Latif Bolat, geçtiğimiz yıl ABD'de ‘‘Infinite Beginning’’ adında albümünü çıkardı. Sufi müziğin insana enerji ve iyimserlik verdiğini düşünüyor. Bendir, kanun, keman, ud, ney, kudüm gibi geleneksel enstrümanların yanı sıra Bolat'ın piyano ve sesiyle eşlik ettiği albümün ikinci parçası olan ‘‘Kaldı Yurdum’’un klibi Amerikan televizyon kanallarında gösteriliyor.
Amerikalılar neden sufi müziğe yöneldiler?
- Son 10 yıldır maneviyata dönüş başladı. Geçirdikleri sosyal bunalımdan dolayı hayatı sorgulamaya başladılar. Bizim tasavvuf müziği, özellikle Mevlana'nın şiirleri çok ilgi görüyor. Geçen yıl ABD'de en çok okunan şair, Mevlana'ydı. Geçen yıl 50 bin mil yol katettim, her gittiğim eyalette Mevlana kitabı gördüm. Birçok insanın hayat kılavuzu haline gelmişti.
Sizin müziğiniz bu çerçevede nasıl etki bırakıyor ABD'liler üzerinde?
- Mektuplar, radyo ve gazetelerdeki müzik eleştirmenleri olumlu. Sufi müziğinin kendilerini kutsadığını söylüyorlar. Geçen yıl Mevlana'nın ölüm yıldönümü ile ilgili yaptığımız konserle ilgili olarak San Francisco'nun en önemli haftalık dergileri çok olumlu eleştiriler yayınladılar.
Hangi eyaletlerde konserler verdiniz?
- ABD'nin batısı ile doğusunun arası 3 bin mil. Hawaii'de bir ay kaldım. Dört adada konserler verdim. Maui Adası, maneviyata düşkün insanların beklentilerini karşılar. ABD'nin her yerinden giderler. Halleakala Yanardağı'nın karşısında danslar yapılır. Her pazar akşamı Mckenna Beach'te günbatımını kutlarlar. Herkes çıplaktır. Ellerindeki enstrümanları çalıp dansederler ve denize girerler. Bizim Ortaasya'daki Şamanistik ritüellerimiz gibi...
Her eyalete sabit grubunuzla mı gidip konser veriyorsunuz?
- Bölgesel müzisyenlerim vardır. İrlanda, İran, Hint, Kızılderili, Yunan, Ermeni asıllı müzisyenler. Türk harici her etnik gruptan hem de. Bunu üzülerek söylüyorum. New York'taki Hagopyan Kardeşler, Traditional Crossroads adlı plak şirketlerinde Kemani Tatyos Efendi'nin iki CD'sini yaptılar. Kutsi Ergüner çaldı. ABD'de yaşayan Türkler'de geleneksel kültür ve müziğimize zerre kadar ilgi yok. Bu durumu Türk Amerikan Dernekleri Genel Başkanı Kaya Büyükataman'a yazdım. O da Türkler'e email'lemiş.
ETNİK ÇALGILAR
Gruptaki arkadaşlarınız hangi enstrümanları çalıyorlar?
- Ben bağlama ve piyano çalıyorum. Arkadaşlarım da ud, keman, kanun, ney, flüt, kudüm, bendir çalıyorlar. Kendi etnik kültürünün enstrümanlarını kullanmalarına da dikkat ediyorum.
Klibiniz hangi televizyon kanallarında gösteriliyor?
- Bugüne kadar radyolar aracılığıyla ulaşıyordum. Konserlerimin yüzde 90'ı üniversiteler aracılığıyla olduğu için her üniversitenin radyo istasyonu var. Konserlerimin tamamının tanıtımı, röportajlarım yayınlanıyor. Aynı üniversitelerin televizyonlarında gösteriliyor. Örneğin Concert at University of California at Berkeley, UCLA, Stanford Universty, University of Washington, Texas Technical, Utah, Channel 9 TV ve KLSU Radio. Bir de George Lucas'ın yönettiği Genç Indiana Jones adlı tv dizisinde, Türkiye'de geçen bölümlerin müziğini yaptım.
Hedefiniz, ABD'de mi var olmak?
- Yunus Emre, Mevlana ve hümanizmaya ağırlık vereceğim. Altı yıl bilgisayar mühendisi olarak çalışmıştım San Francisco'da. Fakat sevmediğim bir işi yapmamaya karar verip vazgeçtim. Son beş yıldır sadece müzik yapıyorum. Sadece etnik müzik yaparak para kazanan nadir insanlardan biriyim. Abartmıyorum, bu hiç kolay değil. Türkiye'de müzik yapmak hiç aklıma gelmemişti. ABD'deki arkadaşlarımın etkisiyle geçen yıl denedim.
Ergünerler, Okay Temiz örneğiyle mi karşılaştınız?
- Sıfır sonuç elde ettim. Müzik stüdyolarına gittim. Biri bana yol gösterdi. Kutsi Ergüner'in 2 bin sattığını söyledi. ABD'de Türkiye'yi temsil ediyor olmak yetmiyor. Müziğime popüler unsurlar katmamı, kendi deyişiyle sulandırmamı önerdi. Felsefi olarak evet diyemiyeceğim için Türkiye'de olmayacağım.
Sadece ABD'de değil, tüm dünyada popüler müziğin dışında arayışlar arttı?
- Türkiye için de aynı şey geçerli. Popüler müzik, için deniz bitmiştir; fikir, ilham ve müzik anlayışı olarak. Peter Gabriel, Paul Simon boşuna Afrika'nın Asya'nın çöllerine gitmiyor. Nusrat Fateh Ali Khan'ı boşuna çağırıp işbirliği yapmıyorlar. Bu unsurlar onların müziğine Oryantalist, egzotik bir zenginlik katıyor. Batı dinleyicisi için ilginç oluyor. Mesela Madonna'nın böyle bir çalışması var. Kliplerinde semazenler oynatıyor.
Madonna'nın bu klibi henüz Türkiye'ye gelmedi sanırım?
- Bu çalışmayı bilmemin nedeni, ABD'deki Mevleviler'in şeyhi Kabir Helminski benim arkadaşım. Madonna'nın menajeri aradı. Semazen göndermesini, büyük para ödeyeceklerini söyledi. Kabir, iyi ki şarkının sözlerini istedi. Gel, diyor Madonna ama cinselliği ifade eden gel... Kabir reddetti. Sonra bir balerin bulup yaptılar.
ORTA SINIF MİSTİK
Mistik müziğe yönelen ABD'liler hangi kategoriden?
- Yaşı 40'ın üzerinde olanlar. Yüzde 70'i kadın. Büyük çoğunluğu boşanmış, acılar çekmiş insanlar. 60'lı 70'li yıllarda Hint felsefesiyle, Budizm'le tanışmışlar. Hindu isimleri de eklemişler ön adlarına. Ama bir süre sonra bu felsefe yetersiz hale geliyor. Bu felsefede şiir yok. Öğüt verircesine düz yazı var. Bu nedenle Mevlana'yla tanıştıklarında herşeyi buluyorlar. Dans var, ritüel var, dünyanın en güzel şiirleri, hümanizm, müzik var. Dolayısıyla Mevleviliğe yöneliyorlar. Hindu isimlerine ek olarak İslamik isimler alıyorlar. ‘‘Hatica’’ gibi...
Bu insanların sosyal statüleri nedir?
- Genellikle orta sınıf. Gerçek anlamda maneviyatçı olmak için belli bir zaman ve mali rahatlığa sahip olmak lazım. Yoksa kim oturacak, Mevlana'nın şiirlerini okuyacak da derin anlamı düşünecek? ABD 1400 yıllık İslami yükü yaşamamış. Hayatın anlamını sorgulamaya başlayacaksa sorguluyor. Ahret, cehennemi karıştırmıyor.
Hiç zenci sufi yok
Siyahların Sufilikle arası nasıl?
- Hiç zenci sufi yok. Kültürel bir şey. Müzik ve dansın ağırlıkta olduğu kendi çıkış noktaları var zaten. Sosyal seviyeleri aşağıda olduğu için onların bu tür şeyleri ayırma lüksleri yok. Genellikle böyle. Oysa beyaz Amerikalılar'dan gelir seviyesi iyi, yurtdışına seyahat etmiş, Tibet'e gitmiş, Himalayalar'a tırmanmışların referans noktaları var. Köksüzlük var onlarda ülkenin genç olması nedeniyle. Sufi toplantılarına girdiğinizde sıcak, dostça bir hava var. Sarıldınız mı yarım saat bırakmazlar. Önce abartılı gelmişti ama içtenlikle böyleler. Çok nezih ortamlar.
Türkiye'den gidip ABD'yi seçen din adamları var mı?
- Cerrahiler, Rufailer, Kadiriler, Nakşiler çok. Tamamı da Türk. Sufizmi İslamiyet'ten ayrı ele alıyorum. Daha evrensel olduğunu düşünüyorum Sufiliğin.
ABD dışında başka ülkeler var mı müziğinizle gideceğiniz?
- Önümüzdeki yıl Brezilya ve Meksika'ya gideceğim.
Sufi müzik yapıyorsunuz, peki sufi misiniz?
- Bana soruyorlar, sufi misin ya da bir tarikatin var mı? Hatta daha ileri gidip bir tarikat kurmayı düşünüp düşünmediğimi soranlar da var. Bir insan olmak, hayatın anlamını sorgulamak, çevrene ve kendine saygın olması kısacası güzel insan olmak yetiyor. Dolayısıyla Sufi olduğumu söyleyebilirim. Ama namaz kılmıyorum.
ABD'li Sufiler?
- Onlar da namaz kılmıyor. Hatta Türkiye'den giden şeyhler de namaz kılmıyor. Toleransları çok. Geçmişte de Sufi tekkeleri böyleydi.
Başka projeleriniz var mı?
- Üniversitelerde ders ve konser vermekten büyük zevk alıyorum. Gündüz ders, akşam konser. Organize eden departmana göre verdiğim ders değişiyor. İlahiyat Fakültesi'nde İslamiyet, Sufizm tarihinden üç saat ders veriyorum; öğretmen ve öğrencilere. Müzik Bölümü'nde Türk Müziği makamları üzerine uygulamalı dersler veriyorum. Konserlerde Türkiye'yi tanıtan dia gösterisi de yapıyorum. Ama öyle turistik değil de geleneksel görüntülere yer veriyorum. Müzik terapi dersleri de veriyorum. Konserlerde de terapiye 20 dakika ayırıyorum.
Latif Bolat, 1983'te Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdikten sonra ABD'ye işletme master'ı yapmak için gitti. Master bittikten sonra ‘‘Daha çok şeyler tanımak’’için yurda dönüşünü erteledi ve gidiş o gidiş... Karşısına, ünlü klarnetçi Binali Selman'la Türkiye'de çalışmış Müzikolog George Chittenden çıkıyor ve Mülkiyeli Latif Bolat, ABD'nin etnik müzik temsilcileri arasına adım atıyor. Chittenden zurna, klarnet, gayda çalıyor; Bolat da bağlama ve piyano. ‘‘Yasha’’ adını verdikleri grupla eyalet eyalet dolaşıp konser vermeye başlıyorlar. ABD'de hızla tanınmaya başlayan Latif Bolat, 1991 yılında California Eyaleti'nin Art Konsülü tarafından ‘‘Türk folk müziğini koruduğu ve tanıttığı için’’ parayla ödüllendirildi. Radyo ve üniversite televizyonlarında programlar yapan Latif Bolat, Türkiye'nin tavrını eleştiriyor. Cumhuriyetin 75. Yılı kutlamaları çerçevesinde ABD'de hangi katkıları olabileceğini sormak için Kültür Bakanlığı'mızla iletişim kurma çabaları, birbuçuk aydır sonuçlanmadı. ‘‘Oysa Avusturalya Kültür Bakanı'na e-mail göndermiştim. 10 saat sonra cevap verdi.’’