Amerika dindarları değiştiriyor

Güncelleme Tarihi:

Amerika dindarları değiştiriyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 12, 2003 23:10

Sosyal bilimci İlhan Kaya, geçtiğimiz üç yıl boyunca Türklerin ABD'ye göçünü, entegrasyonunu araştırdı. Araştırmaya göre işçiler New York'ta, zenginler Florida'da oturuyor. Çoğu iyi eğitimli. ABD'ye göç etmelerinin sebebi temelde ekonomik.

Birinci kuşak her gün Türk gazetelerini okuyor, ikinci kuşak ise Türkçe konuşamıyor. ABD en çok dindarları değiştiriyor.

ABD'de ne kadar Türk yaşıyor?

- 400-450 bin civarında Türk olduğunu tahmin ediyorum. Kesin rakamı bulmak imkansız gibi ama birkaç ayrı kaynaktan bu sayıya varıyoruz.

Eyaletlere göre dağılımları nasıl?

- En fazla Türk'ün bulunduğu bölge New York ve çevresi. Ondan sonra Kaliforniya ve Florida geliyor. Teksas, Indiana, Michigan Türklerin yoğun olduğu diğer eyaletler. Ama Alaska da dahil hemen her eyalette Türk var. New York'ta çok fazla kaçak var. Kol gücüyle çalışan, İngilizce bilgisi zayıf olanlar yine New York ve çevresinde toplanmış. Öbür eyalettekiler genelde İngilizce'yi halletmiş, profesyonel olarak çalışan beyaz yakalılar. Seçilen yerler mesleklere göre de değişiyor. Mesela Alabama'ya daha çok tıpçılar gelmiş, çünkü büyük bir tıp merkezi var orada. Florida'ya daha çok zenginler gelmiş. Bir başka ilginç bilgi de şu: Türkiye'nin yurtdışında 50 bin civarında öğrencisi var. Bunların 15 bini ABD'de. Türkiye bu rakamla, ABD'ye en fazla öğrenci veren 9. ülke.

Türk olmak dışında başka ortak hangi özellikleri var?

- Kendi kafalarındaki tanımı farklı olsa da hepsi Türklüğü seviyor. Hepsi bir şekilde Türkiye'ye hizmet etmek, faydalı olmak istiyor. Ben Türkler kadar milliyetçi, vatanını seven insan az bulunur diye düşünüyorum. Türkiye'deki düzeni eleştiriyorlar ama sevgilerini de eksik etmiyorlar. Hemen hepsi bir şekilde Türkiye ile bağını sürdürmeye çalışıyor, bir ayağım orada olsun diyor. Mesela bir Çinli'nin böyle bir derdi yoktur, o buraya yerleşmeye, burada kalmaya çalışır.

1820'DE BİR KİŞİ GELDİ

Türklerin ABD'ye göçünün yalnızca bugününe değil tarihine de baktınız. O süreç nasıl işlemiş?

- ABD'ye Türkiye coğrafyasından ilk göç 1820 yılında olmuş. O yıl bir kişi gelmiş. Göç üç dalga halinde oldu. Birinci Dalga 1900-1920 tarihleri arasında. Gelenlerin hemen hepsi erkek, yüzde 90'ı bekar, genç insanlar. Çoğu Elazığ'dan, Harput'tan, Samsun'dan, Rize'den, Siverek'ten geliyor. O zamanlar Harput'ta Amerikan misyoner okulu var. O okulun büyük etkisi var.

O insanların Amerika'ya ilişkin bilgileri ne? 'Amerika diye bir ülke varmış, orada da yeni fırsatlar varmış' şeklinde mi?

- Tabii tabii. Aslında o zaman dünyanın her tarafında benzer bilgiler dolaşıyor. Zengin bir ülke, giden aç kalmıyor, diye. Osmanlı'nın son zamanları; ekonomi kötü, insanlar aç. Hiç bilmedikleri bir yere gelmişler. Hiç dil bilmiyorlar. Bayağı maceracı bir davranış aslında. Öyle olunca da çok yalnızlık çekmiş ve sorun yaşamışlar. İlk dalgada yaygın zihniyet, gelip para kazanacağız, zengin olup köyümüze geri döneceğiz.

İLK BEYİN GÖÇÜ DALGASI

İkinci dalga?

- Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte ciddi bir yavaşlama oluyor göçte. Hatta gelenlerin bir kısmı Kurtuluş Savaşı'nda savaşmak için anayurda dönüyor. 1950'lere kadar ciddi bir göç yok. İkinci dalga 50'lerde başlıyor. Biz buna profesyonellerin göç dalgası diyoruz. Çünkü çok iyi eğitimli, doktor, mühendis ve akademisyenler göç ediyor. Bunlar Türkiye'nin dışarı verdiği beyin göçünün ilk temsilcileri.

50'lerde başlayan göçün sebebi ne?

- O sırada Amerika'da bir profesyonel ihtiyacı vardı. Doktorluk ya da mühendislik yapmak için gerekli olan lisansı almak şimdiye nazaran çok daha kolay. Menderes zamanında mecburi hizmet çıkmış. İnsanlar bundan kaçmak için gelmişler. Bunlar birinci dalgada gelenlere göre çok daha eğitimli, üst-orta sınıfa mensup, laik, milliyetçi Cumhuriyet çocukları. Bir de bu grup daha çok kalmak niyetiyle geliyor.

Bir de üçüncü ve son dalga var.

- Seksenlerin sonlarına doğru yeni bir göç dalgası başlıyor. Globalleşmenin büyük etkisi var. 1980-90 arasında Amerika'ya 20 bin civarında Türk gelmiş. 1990-2000 arasında bu rakam 40 bine çıkıyor. Bugün Amerika'ya yılda 3 bin 500, 4 bin civarında Türk geliyor. Bunların eğitim düzeyleri genelde yüksek. Önceki gruplardan en büyük farkları çok karışık, farklı özellikler göstermeleri. Aralarında muhafazakar, laik, kadın, erkek, genç, yaşlı her gruptan insan var. Muhafazakar grup oldukça da aktif. Kendi iş yerleri, okulları var. Onlar da kendilerine bir yer açma çabası içinde.

Türkler ABD'yi etkileyebildiler mi? Bu ülkeyi ne kadar dönüştürebildiler?

- Benim gözlemlediğim kadarıyla öyle bir şey yok. Birinci dalga göçmenler sokak kavgalarıyla yerel gazetelere sık sık haber olmuşlar. Onun dışında Türkler Amerika'da low-profile bir grup. Lobi faliyetleri çok zayıf.

80'lerden sonra gelen üçüncü dalga göçmenlerin çok karışık bir profil sergilediğini söylediniz. Onların Amerika'ya gelmesinde medyada ABD ile ilgili çıkan yazıların ne kadar etkisi oldu?

- Çok etkisi olduğuna inanıyorum. Bir kere Türklerde Amerika'ya karşı bir sempati var. 11 Eylül ve Irak Savaşı'ndan sonra bu sempati azalmış gibi görünse de yılların sempatisi. Bunun dışında arkadaşın arkadaşı etkilemesi söz konusu. Biri geliyor, arkadan o kişinin üç arkadaşı daha geliyor. O şekilde kişisel ilişkiler göçü etkiliyor.

Türkler Amerika'ya gelirken ne bekliyor, geldiklerinde ne buluyor?

- Genelde bekledikleri gibi buluyorlar. Fakat iki konu öne çıktı. Birincisi Türkler Amerika'yı beklediklerinden daha dindar bulmuşlar. İkincisi sandıklarından daha çalışkan bulmuşlar Amerikalıları. İş ahlakının çok iyi yerleştiğine inanıyorlar. Amerika'yı seviyorlar tabii. En çok neyini seviyorsunuz diye sorduğumda, tamamına yakını 'özgürlükleri seviyorum' dedi. Bunu laiki de, dindarı da, birinci ve ikinci jenerasyonlar da böyle söyledi. En sevmedikleri şeyleri de sordum, çok farklı şeyler çıktı. Kimisi insan ilişkilerinin soğuk olmasından şikayetçi. Yalnızlıktan şikayetçi olanlar var. Ama ikinci jenerasyonun, yani burada doğan Türklerin Amerika ile ilgili sevmedikleri pek bir şey yok.

BİR GÜN DÖNECEĞİM

Türkiye'ye dönmeye ilişkin planlar, düşler nasıl? Hani Türkiye'den bir ışık gelse, iş olanakları daha iyi olsa döneriz, diyenler var mı?

- Herkesin aklında 'bir gün geri döneceğim' fikri var. Zaten gelenlerin yüzde 90'ı ekonomik sebeplerle geliyor. Türkiye'de üniversiteyi bitirmiş, master yapmış, geliyor burada pizzacılık yapıyor. Türkiye'de iş imkanı olsa bu insanlar geri dönecek. Akademisyenlerin burada daha özgür bir çalışma ortamı var. Özellikle sözel branşlarda çalışanlar daha çekinceli dönmek konusunda. Sosyal ve siyasal konuları çalışırken etliye sütlüye karışırsak başımız belaya girer diye düşünüyorlar. Muhafazakar kesimden olan insanlar da kalmaya çalışıyor. Çünkü Türkiye'de ayrımcılığa uğrayacaklarını düşünüyorlar.

Göç eden Türklerle (Birinci jenerasyon), burada doğanların (ikinci jenerasyon arasında kuşak farkı dışında başka belirgin farklar var mı?

- Birinci jenerasyon hemen her gün İnternet'ten Türk gazetesi okuyor, Türkiye'nin gündemini çok iyi takip ediyor. İkinci jenerasyon ise ancak yabancı gazetelerde Türkiye ile ilgili bir haber çıkarsa ona bakıyor. Ortalama Amerikalı'nın ilgisinden biraz daha fazla. Özellikle kuşaklar arasındaki farklılığa bakarken çok ilginç bir olayla karşılaştım. Mesela 1960'larda gelen, kendini, laik, modern olarak tanımlayan bir mühendisin burada doğan kızı anlattı. 'Ben babamla her zaman mücadele etmek zorunda kaldım. Bizi çok kısıtladı, çünkü hala 60'ların kafasıyla yaşıyor, Türkiye'yi de hala 60'ların Türkiyesi sanıyor. Baba Türkiye de değişti diyoruz, ama bunu kabul edemiyor.' Bu kişi Türk değerlerini korumak istiyor, ama o değerler 50'lerin 60'ların Türkiyesi'nden getirdiği değerler olduğu için böyle bir durum çıkıyor ortaya.

İkinci jenerasyonun Türkçe'yle arası nasıl?

- Benim konuştuklarımın hemen hepsi Türkçe’yi anlıyordu, ama konuşmada sorunları vardı. O yüzden görüşmeleri İngilizce yapmak istediler.

Peki Amerika Türklere, Türk kimliğine ne katıyor?

- Benim de aslında çok merak ettiğim bir konu. Demokratikleştirmiş mi, daha modernleştirmiş mi? Bu konuda özellikle dindar kesim benim ilgimi çok çekiyor. Dindarlar özgürlük ortamını gördükten sonra acaba ne düşünüyorlar? Kılık kıyafet, inanç ve düşünce özgürlüğünün olduğu bir ortamın kendi kimlikleri üzerindeki etkileri neler? Ben Amerika'nın en çok dindar insanları dönüştürdüğünü, bu özgürlük ortamıyla etkilediğini düşünüyorum. Demokrasinin güzelliğini, rahatlığını görüyorlar, seviyorlar.

11 Eylül sonrasında gelişen olaylar ile ABD'deki ekonomik durgunluk ABD'ye ilgiyi nasıl etkiledi, bundan sonra nasıl etkiler?

- Olumsuz etkiledi tabii. Bir kere vize almak eskisi kadar kolay değil. Sıkı önlemler Türkleri de tedirgin ediyor. Ekonomik durgunluk ise geriye dönüşleri arttırdı. MEB ya da YÖK bursuyla gelenlerin geçmişe nazaran dönme oranı arttı. İş bulmak çok daha zor. ABD son on yılın en yüksek işsizliğini yaşıyor.

AMERİKA'DAKİ LAİK TÜRKLER TÜRKİYE’DEKİLERDEN DAHA KATI

En az etkilenenler elitist laikler diye düşünüyorum. ABD'nin demokratik ortamını Türkiye'ye taşımak gibi bir çabaları ya da istekleri yok. Laik kesimden olan Türkler görünüş olarak, yaşam tarzı olarak Batılılaşmış, ama Amerika'nın farklılıkları kabul eden demokrasi anlayışından uzaklar. Hatta Türkiye'deki laiklerden bile daha katılar bu konuda.

TÜRBANLI HANIM ŞÜKRAN GÜNÜ’NDE HİNDİ PİŞİRİYOR, 31 SENEDİR AMERİKA’DA YAŞAYAN TÜRK, KALBİM TÜRKİYE’DE KALDI PANKARTI ASIYOR

17 senedir ABD'de olan başı örtülü, doktora yapmış bir hanımın durumu güzel bir misal. Eşinin benzin istasyonu var, çocukları ABD'de doğmuş. Bu hanım bir kere kesinlikle Türküm, bu değişmez diyor. Ondan sonra detaylarına girdiğim zaman kültürünü, geleneklerini sevdiğini söylüyor. Ama mesela çocukları istediği için son 6-7 yıldır Şükran Günü’nde hindi pişiriyor. Sonra Noel'de evini ışıklarla süslemeyi düşünüyor. Ama bunu 'son yıllarda ramazanla noel aynı zamana denk gelmeye başladı, bizde de ramazanda ışık koyarlar' diyerek meşrulaştırıyor. Yeni kültüre uyum sağlamak istiyor ama bir yandan da kendi kültüründen ne veriyor, ona bakıyor. 31 senedir Amerika'da olan bir bey ofisinde duvara kocaman 'I left my heart in Turkey/Kalbim Türkiye'de kaldı' yazmış. 31 yıldır burada, eşi Türk değil, çocukları burada doğmuş, okula gidiyorlar. Bu bey hala emekli olunca Türkiye'ye döneceğim diyor.

AMERİKA MÜSLÜMANLAR ARASINDAKİ ÇEŞİTLİLİĞİ GÖRMEZDEN GELİYOR

Amerikan medyasında hem de akademik çevrede Müslümanların hepsi tek bir kategori içinde değerlendiriliyor. Halbuki Afrika kökenli siyah bir Müslümanla, bir Arap Müslüman, Türk Müslüman arasında dünya kadar fark var. Müslümanlar arasındaki bu çeşitlilik neden görmezden geliniyor, ona da bakmak istedim. Müslümanlar Amerika'ya entegre olmuyorlar iddiasına bakmak istedim.

İLHAN KAYA

İlhan Kaya Kars'ın Kağızman ilçesinde doğdu, liseyi Eleşkirt'te bitirdi. Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde coğrafya bölümünde okuduktan sonra ODTÜ'de İngilizce kurslarına devam etti ve MEB bursuyla ABD'ye geldi. Master'ını Florida Devlet Üniversitesi'nde yaptı. Kaya aynı üniversitede kültürel coğrafya ve beşeri coğrafya dersleri veriyor. Aynı zamanda 2001 yazında Birleşmis Milletler'de stajyer olarak çalıştı. ABD'deki Türk kimliğini de kapsayan doktora tezi için en ilginç örneklerden birinin kendisi olduğunu söylüyor: 'Ben etnik olarak Kürdüm; annem babam Kürt. İlkokula kadar Türkçe konuşmamış, duymamış bir insanım. Ondan sonra Türk eğitim sistemi içinde Türkleşme süreci yaşadım. Sonra Türkiye Batılılaşmış bir ülke, aynı zamanda Batılı kimliğim var. Türkiye'nin yüzde 90'dan fazlası Müslüman, bu bana bir Müslüman kimlik de kazandırdı. Yedi senedir ABD'de yaşıyorum, burası da bana yeni 'Amerikalı' bir kimlik kazandırdı. Mutlaka değiştirdi beni. Şimdi bunlara baktığın zaman ben kimim? Buradaki insanlara da bunu sorduğum zaman kafalarının çok karışık olduğunu anlıyorum. Aslında bunun sadece Amerika'daki Türklerin değil, Türkiye'dekilerin de problemi olduğunu düşünüyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!