Güncelleme Tarihi:
Boyun ağrısı şikayetiyle gittiği hastanede Arteriovenöz Malformasyon (AVM) tanısı konulan hemşire Havva Dizdar, Antalya'da olduğu ameliyat sonrası hayatının şokunu yaşadığını söyledi. Başından geçenleri anlatan Havva Dizdar, “Giresun’da bir özel hastanede hemşire olarak çalışıyordum. Boynumdaki ağrılar dolayısıyla çalıştığım hastanede muayene oldum ve ilk belirlemelerde Arteriovenöz Malformasyon (AVM) teşhisi konuldu. Tedavi için Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi'ne gittim. Burada da AVM teşhisi konuldu. Ancak boynumdaki kitlenin tıp dilinde 'Arteria carotis communis' olarak bilinen şah damarlarına yakın olduğu için riskli ve tehlikeli olduğu söylendi. Bu ameliyatı yapacak doktor ararken Türkiye'de ilk kez yüz naklini gerçekleştiren Akdeniz Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ömer Özkan ile irtibata geçtim. Antalya'ya giderek kendisi ile görüştüm ve Memorial Antalya Hastanesi'nde ameliyatımı gerçekleştirdi. Bu hastanede tedavi sürecim devam ederken, beynimde ödem oluştuğu tanısıyla Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildim. Burada da yine Prof. Dr. Ömer Özkan'ın hastası olarak beyin ameliyatı yapıldı. Beyin ameliyatı sırasında kafatasımın sağ yan kısmında bir bölümü alındı. Alınan kafatasımın soğuk hava deposuna konulduğu ve bir iki ay sonra geri takılacağı söylenerek o halde taburcu edildim. Giresun’a döndüm, maddi olarak iyice zorlandığım için tekrar Antalya'ya gitmeyerek KTÜ'de ilk teşhisi koyan doktorla irtibata geçtim ve kafatası ameliyatını yapabileceğini söyledi. Kafatası ameliyatı için Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nden kafatası istendiğinde o kafatası kemiğimin çöpe atıldığını öğrendik. Bunun üzerine KTÜ'de protez bir kafatası takıldı ancak bu da beynimde iltihaplanmaya neden olduğu için tekrar ameliyat yapılarak çıkarıldı” ifadelerini kullandı.
HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILDI
Yapılan onca ameliyata rağmen sağlığının giderek daha da kötüleştiğini söyleyen Dizdar, “Şu an kafatası olmadan yaşamak zorunda kaldığım gibi bir de yüz felci geçirdim. Sağlığıma kavuşmak için defalarca ameliyat olmama rağmen her ameliyatımda sağlığım giderek daha da kötüleşti. Şu an kafatasımı kaybeden doktor ve hastane hakkında hukuki bir süreç başlattık. Bu süreci başlatınca ameliyatımı yapan doktor arayarak, tekrar ameliyat yapabileceğini ifade ederek uzlaşmak için görüşmek istediler. Ancak artık hukuki olarak mücadelemi sürdüreceğim. Bir hemşire olarak söylüyorum ki bir hastanın eşyası bile hastanede kalmış olsa tutanakla emanete alınır, tutanakla teslim edilir. Kaldı ki benim kafatasım soğutucuda denildi. Aylar sonra kafatasımın geri takılmasını beklerken haberimiz olmadan atıldığı ortaya çıkıyor” iddialarında bulundu.
"KAFATASI KEMİĞİ AMELİYAT SONRASI KULLANIMA UYGUN DEĞİLDİ"
Kafatası kemiğinin kaybedildiği iddiasıyla hastaneye açılan davada tanık olarak yer alan Türkiye'de ilk defa yüz nakli yapmayı başaran Prof. Dr. Ömer Özkan ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Benim öğrenebildiğim kadarıyla başarılı bir ameliyat sonrasında beklenebilen bir durum olan kafa içerisinde kanama nedeniyle beyin cerrahi arkadaşların yaptığı ameliyat sorunsuz bir şekilde sonuçlandırıldı. Kafatasını rahatlatmak için alınan kemiğin daha sonra kullanıma uygun olmadığı anlaşılıyor ki, bu olabilecek bir durumdur. Bu çok da sağlıklı yaşaması açısından önemli bir durum değildir. Ancak şunu ifade etmeliyim ki birçok merkezde riski nedeniyle yapılmayan bir ameliyatı gerçekleştirdik. Şu an yaşama tutunmuş olması da başarılı bir ameliyatın gerçekleştirildiğini göstermektedir" ifadelerini kullandı.