Ambulans felaketleri

Güncelleme Tarihi:

Ambulans felaketleri
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 06, 2002 23:25

‘‘Gecenin sabaha erdiği saatte, acil bir anons. Bilinmeyen bir semtte, hiç bilinmeyen bir adresteki, bilinmeyen bir yaralanma olayına gidiyoruz. Olay yerine yaklaştık, çevrede hiç insan yok. Bir adam yalpalıyor, elinde döner bıçağı var.’’

‘‘Bütün ekip iniyoruz. Hemşire ile ben, yani iki kadın adamı zapt edemeyeceğimizi anladık. Hemşire ufak tefek, ben de. Adam döner bıçağını sallayarak üzerimize doğru koşmaya başladı. Kaçıyoruz, adam peşimizde. Oysa bizim adamı sakinleştirmemiz ve ambulansa bindirerek, hastaneye götürmemiz gerekiyor.’’

Bir kadın doktorun yaşadığı bu olay, 112 Acil Servis çalışanları için gündelik olaylardan. Bir kabusu andıran bu tür olayların acı sonuçlarından birisini, kısa süre önce, 7 Haziran'da yaşadı acil servis görevlileri. Ambulans, yani ‘‘cankurtaran’’ ile can kurtarmaya giden Dr. Muzaffer Özgül, canından oldu. Dr. Özgül, hastayı ‘‘hızla’’ alıp, yine ‘‘hızla’’ hastaneye yetiştirmeye çalışan ambulansın yaptığı kazada hayatını kaybetti.

Acil tıp teknikeri Çağlar Uz, ambulansın trafik kazalarına neden olmadan, yeni kazazedeler yaratmadan kullanılmasının, hasta ve yaralıların alınması, acil servise götürülmesi kadar önemli olduğunu hatırlatıyor.

Kamuoyunun hiç bilmediği, ancak ambulanslardaki sağlık personelinin her an uygulamak zorunda olduğu bir kural da o üzücü kazanın ardından yapılan basın açıklamasında, ‘‘satır arasında’’ gündeme geliyor: ‘‘Can kurtarmak için önce canını koru. Ambulansla hasta naklederken, sağlık ekibinin de can sağlığının korunması gerekir.’’

Acil Tıp Derneği Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu'nun, ambulansla olay yerine giden acil hekimlerine yaptığı uyarılar, aslında New York Police Department'da (NYPD) bir baskın öncesi verilen brifingi anımsatıyor. Ama hiç abartılı değil, tersine, sıraladıkları gerekli uyarılar:

Saldırı olabileceğini düşündüğünüzde yardım isteyin.

Saldırmaya hazırlandığını düşündüğünüz kişiyi kendinize yaklaştırmayın ve aranıza güvenlik mesafesi bırakın.

Tehlike anında kaçmaya hazır olun.

Rodoplu'nun uyardığı ‘‘olası saldırgan’’ın da yelpazesi geniş. Bu kimi zaman hastanın-yaralının yakınları, kimi zaman semt halkı, kimi zaman da bizzat hastanın kendisi. Üstelik saldırıya hedef olmak için hekimin ‘‘mimikleri’’ bile yeterli.


Milletvekili hasta karşılattı bakanlık şehir turu attırdı

Ambulanslar genelde olay yerine hızlı ulaşıyor. Ama bazen ‘‘gecikme’’ nedenleri de, Acil Servis’i yavaşlatan inanılmaz bir kara komediyi ortaya çıkartıyor. Bir hekim örnekleri şöyle sıralıyor: Milletvekilleri, seçim bölgelerinden gelen hastalarını 112'ye karşılattırıyorlar. ‘Şu tarifeli uçaktan, şu yolcuyu alın’ diye talimat geldi. Gittik, adam elinde valiziyle yürüyerek uçaktan indi. Ambulansa bindirip hastanesine götürdük.''

Yurtdışından Sağlık Bakanlığı davetlisi olarak Türki Cumhuriyetler'den gelen bir hasta, tam beş saat şehirde ambulansla dolaştırıldı.

Bir akıl hastası babasını 20 yerinden bıçaklamış. 112'yi arayıp ambulans istediler. Bizim görevimiz ceset taşımak değil, ama savcı istiyor diye cesedi adli tıp morguna taşıdık.

Herhangi bir partinin yemekli toplantısı varsa biz göreve gideriz. Protokol ambulansı yok. Bizim gittiğimiz bu tür yerler, kendi görev yerimizin boş kalmasına neden oluyor.

NEDEN GECİKTİNİZ ULAN DİYE ÜSTÜMÜZE SALDIRDI

Geçen ay kayıtlara geçen 12 saldırının olduğu İstanbul’da son olay 23 Mayıs 2002 tarihinde SSK Okmeydanı Hastanesi'nde çalışan Dr. Duran Erol'a yapılan saldırı. ‘‘Bir sabah parkta yaşlı bir adamı köpek kovalamış. Adam panikten sanırım orada düşüp ölmüş. Biz gittiğimizde adam soğumaya başlamıştı. Sonradan fark edildi herhalde. Biz gittik, yaşlı bir kadın bize saldırdı ve küfretmeye başladı. Kadını sakinleştiremedik. Polisten yardım istedik. Utanmasak kaçacağız. Öğrendiğimize göre tamamen tesadüf sonucu orada bulunuyormuş. Yani ölenle de ilgisi yok.’’

SALDIRGAN TARAFINDAN MAHALLEYE SOKULMADIK

Bir hekim hasta yakınlarının ya da çevredekilerin yarattığı kaosu özetliyor: ‘‘Hasta yakınları genelde yardımcı olmuyor ve bizim de güvenliğimizi sağlayacak kimse yok. Bir yaralama olayına gidiyorsun. Ama yaralayan adamın akrabaları mahalleye sokmuyorlar. Ya da aile içi şiddet olayı var. Adam eve sokmuyor, sana saldırıyor. Hastayı taşımak için yardım istiyorsun yardım etmiyorlar ama senin müdahalene, yaptığına karışıyorlar.’’

HIZIR ACİL DOKTORU BURNT OUT SORUNU YAŞIYOR

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Şebnem Korur Fincancı, ambulanslardaki güvenlik donanımının yetersiz olduğu kanaatinde: ‘‘Aracın donanımı müdahale için eksik. Hekim hastaya yardım etmek, onu kurtarmak istiyor ve içine düştüğü durum vicdanen çok ağır bir durum. Hekimde ‘burn out (bıkkınlık)' olarak nitelenen durum, iş riski kapsamına alınmalı. Bu şartlarda çalışan hekimlere psikolojik destek sağlayacak bir sistem oluşturulmalı. Bu aksaklığın sorumlusu hekim değil. Bunu kamuoyuna anlatmak zorundayız. Hasta yakınları, kaybedeceklerini düşündükleri sevdikleri ile aksadığına inandıkları sağlık hizmeti arasında karşılarında hekimi bulup, sorunu onun kişiliğinde somutlaştırıyorlar.’’

BAYGIN HASTA DOKTORUN ELMACIK KEMİĞİNİ KIRDI

Dr. Rodoplu bir hekimin gülümsemesi ve ardından ‘‘Siz neden burada gülüyor-sunuz?’’ sorusuyla başlayan bir saldırının sonucunu şöyle aktarıyor: ‘‘Acil tıp teknikerinin (paramedik) elmacık kemiğinde kırık ve operasyon; tüm Acil Servis çalışanlarında korku ve motivasyon kaybı.’’ Rodoplu, ‘‘aşırı alkol almış’’ bir kişiyi ambalansla hastaneye taşırken bizzat kendisinin maruz kaldığı bir başka saldırıdan da sözediyor: ‘‘Adam bir ara ayılır gibi oldu ve ‘Ben gitmem' diye bağırmaya başladı. Sakinleştirmeye çalışırken bana bir yumruk attı. Gözlüğüm kırıldı ve gözüm morardı.’’

10 HEKİMDEN BİRİ ŞİDDETTEN KORKUYOR

Dr. Zeynep Ölmezoğlu, Dr. Kevser Vatansever ve Yrd. Doç. Dr. Alp Ergör'ün yaptığı bir araştırmada, İzmir 112 acil sağlık hizmetlerinde çalışan hekimlerin, yüzde 81'inin şiddete uğrama endişesi taşıdığı, yüzde 67,6'sının sözlü tacize uğradığı, yüzde 48,6'sının sözlü tehdide maruz kaldığı, yüzde 16,8'inin fiziksel saldırıya uğradığı saptandı. 112 acil servis çalışanları olay yerinde müdahale ile görevli oldukları için doğrudan şiddete maruz kalabiliyor. Toplum ve Hekim Dergisi'nde yayımlanan bir araştırmada şiddete uğrama nedenlerini şöyle sıralanıyor: Mobil işyerinde çoğunlukla yalnız çalışıyorlar, suç oranı yüksek yerlerde çalışıyorlar, yanlarında bazı uyuşturucuları taşıyorlar, öfkeli, kızgın, yetersizlik duygusuna sahip kişilere hizmet veriyorlar.

STANDARTLARIN ALTINDAYIZ

112 Acil Servis, 81 ilde, 465 istasyonla, 602 ambulansla çalışıyor. İstanbul'da 36 istasyonda 37 ambulans, Ankara'da 23 istasyonda 23 ambulans, İzmir'de 30 istasyonda 30 ambulans çalışıyor. Her istasyonda beş hekim, beş sağlık memuru görev yapıyor. Dünya standardı 100 bin kişiye bir ambulans düşmesi. Ancak 4 milyon nüfuslu Ankara'da 40 yerine 23 ambulans var.

AMBULANS HEKİMLERİNDEN HASTA YAKINLARINA UYARI

Hekimlere daha çok yardımcı olun.

Hastanız nedeniyle duygularınızı anlıyoruz ama çok duygusal davranarak, görev yapmamızı engellemeyin.

Hastanızın kurtarılması, bizim rahat ve güvenli çalışmamıza bağlı.

Herhangi bir durumda olayı büyütmeye değil, yatıştırmaya çalışın.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!