AMAZON YERLÄ°LERÄ°NÄ° YOKEDEN ÇAÄžDAÅž BÄ°LÄ°M ADAMLARI Tıp ve Antropoloji dünyasında yayınlanan yeni bir kitap 'bilim etiÄŸi' tartışmalarını yine bizim gündemin

Güncelleme Tarihi:

AMAZON YERLİLERİNİ YOKEDEN ÇAĞDAŞ BİLİM ADAMLARI Tıp ve Antropoloji dünyasında yayınlanan yeni bir kitap bilim etiği tartışmalarını yine bizim gündemin
Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 2000 00:00

AMAZON YERLÄ°LERÄ°NÄ° YOKEDEN ÇAÄžDAÅž BÄ°LÄ°M ADAMLARI Tıp ve Antropoloji dünyasında yayınlanan yeni bir kitap 'bilim etiÄŸi' tartışmalarını yine bizim gündemin en tepesine oturtuverdi. Oysa artık II. Dünya Savaşındaki Yahudi ve Çinli katliamlarını anlatan filmler görmekten daha yeni kurtulmuÅŸ, Vietnam ve Kore konusunu ise çoktan Rambo'ya havale etmiÅŸtik. Doktorlar esirler üzerinde yapılan deneyleri savaşın acımasız koÅŸullarına baÄŸlamışlar ve çaÄŸdaÅŸ dünyada bilimsel deneylerin uygulanmasında insan haklarını tartışmanın artık gereksiz bir ayrıntıdan öteye gitmeyeceÄŸini karara baÄŸlamışlardı. Hatta inanmayacaksınız, naçiz yazarınızın bile adı geçen 'çaÄŸdaÅŸ' ülkelerden birinde çalışırken yönettiÄŸi bilimsel çalışmalardan bazıları projelerde deney hayvanlarının kafeslerinden laboratuara getirilmesinde yeterli güvenlik koÅŸulları saÄŸlanmadığı gerekçesiyle Ãœniversite Etik Komitesi tarafından reddedilmiÅŸ ve yeniden düzenlenmiÅŸti. Ama bu ay yayınlanan gazeteci Patrick Tierney'in 'El Dorado'nun Karanlığı: Bilim adamları ve Gazeteciler Amazonu nasıl yok etti?' (Darkness in El Dorado: How Scientists and Journalists Devastated the Amazon- W.W.Norton yayınevi) adlı kitap ölümden baÅŸka her ÅŸeyin yalan olduÄŸunu ele güne bir kez daha gösterdi. The New Yorker dergisi de kitaptan alıntılar yayınlayınca ortalık toz duman oldu birden bire. Sizleri daha fazla meraka gark etmeden masalımıza baÅŸlayalım hadi. Bir varmış bir yokmuÅŸ. 1968 yılında Atom Enerjisi Komisyonu tarafından finanse edilen bir grup genetikçi ve antropolog varmış. Bir gün bunlar Amazon'un balta girmemiÅŸ ormanlarında dolaşırken medeniyetle (!) daha önce hiç karşılaÅŸmamış Yanomami kabilesine rast gelmiÅŸler. Doktorların başı olan Dr. Neel ve Antropologların en yaÅŸlısı Dr. Chagnon'un aklına hemen parlak fikirler gelivermiÅŸ. Dr. Neel o günlerde yeni bulunan kızamık aşısının insanlar üzerindeki etkilerini görmek için mükemmel bir fırsat demiÅŸ kendi kendine. Yerlilerin hepsine yeni kızamık aşısından yapmış. Ama o da ne?! ÇaÄŸdaÅŸ dünyanın mikroplarıyla ilk kez karşılaÅŸan yerlilerin 20.000 tanesi hemen ölmez mi. SaÄŸ kalanlar ileri derecede hastalanmaz mı. Dr. Neel çok sevinmiÅŸ. Ä°ÅŸte demiÅŸ bilim bu. Ä°nsanlığa hizmet için yeni bir aşı daha bulduk. Bundan sonra çaÄŸdaÅŸ dünyada bu basit hastalıktan kimse ölmeyecek. Dr. Chagnon ise 'ilkel düşüncenin doÄŸası agresiftir' temasını sosyolojik olarak ispat etmek için ne uygun bir grup demiÅŸ içinden. Yerlilerin ellerine silah verip beklemeye baÅŸlamış. Kısa zamanda yerliler birbirleriyle savaÅŸmaya baÅŸlamışlar. Bir çoÄŸu ölmüş. Çok sevinmiÅŸ Dr Chagnon. Yaa demiÅŸ, ben söylemiÅŸtim iÅŸte. Bu ilkeller böyledir. Bununla da yetinmemiÅŸ bizim doktorlar. Radyasyonun insan üzerindeki etkilerini de araÅŸtırmak istemiÅŸler. Ne de olsa parayı Atom Enerjisi Komisyonu veriyormuÅŸ ya. Radyasyonun bizim Yanomamiler üzerindeki genetik mutasyonlarını incelemiÅŸler. Kanlarını alıp tahliller yapmışlar. Ä°ÅŸleri bitince de Venezuela'nın vahÅŸi ormanlarını bırakıp kendi uygar dünyalarına geri dönmüşler. Geride kalan bir kaç saÄŸ yerliyi de doÄŸal ortamlarında kaderlerine terk etmiÅŸler. Böylece bizimkiler ermiÅŸ muradına, yerliler zaten çoktan kerevette… Ama gel zaman git zaman ekipteki gazetecilerden biri vicdan azabına dayanamayarak yaÅŸadıklarını itiraf etmek gereÄŸini duymuÅŸ ve bir kitapta olanları anlatmış. Masalımız burada bitiyor. Bundan sonra ise gökten elma yaÄŸmaya baÅŸlıyor... ***** Åžimdi olayı iki yönlü deÄŸerlendirelim: Prof. Neel çok ünlü bir genetikçi. Amerikan Bilim Akademisinin üyesi, Michigan Ãœniversitesinde yıllarca çalışmış bir bilim adamı. Akdeniz anemisi, orak hücreli anemi ve sıtma konusunda bir çok araÅŸtırmanın ve buluÅŸun sahibi. Maalesef geçen Åžubat ayında vefat etmiÅŸ. Dr. Chagnon ise California Ãœniversitesinde Antropoloji alanında Ordinaryus profesör. Kendi dalında bir çok ödülün sahibi. Artık emekli olmuÅŸ. Bilim dünyası bu iddialar karşısında beklendiÄŸi gibi ikiye bölündü. Dr. Chagnon ve grubundaki bazı bilim adamları kızamık aşısını o yıllarda kabilede bir salgın olduÄŸu için kullandıklarını ve bir çok Yerlinin hayatını kurtardıklarını belirtiyorlar. Kızamığın salgın halinde bile 20.000 kiÅŸiyi öldüremeyecek bir hastalık olduÄŸunu belirtip, kullanıldığı söylenen aşının halen piyasada olmasını kanıt olarak gösteriyorlar (www.anth.ucsb.edu/chagnon.html). Bütün bunların deli saçması olduÄŸunu ve bir tür karalama kampanyası olduÄŸunu söylüyorlar. Ama Dr. Chagnon Yazar Tierney ile karşılıklı tartışmak için davet edildiÄŸi bir T.V. programına 'mahkum edileceÄŸimin kesin olduÄŸu bir yere gitmem' diyerek katılmamış. Yazarı destekleyenler ise yine iddiaların yöneldiÄŸi doktorların çalışma arkadaÅŸları. Aynı gruptan Dr. Turner ve Sponsel, Neel ve Chagnon'un o zamanlar 'üstün insan genine' inandıklarını ve lider olan Yerlilerden genetik ÅŸifreleme yapmaya çalıştıklarını belirtiyorlar. Venezuela hükümeti ise Yerlilere aşı yapılması ve kan alınması için izin alınmadığını belirterek soruÅŸturma açmış. Bu konuyu insan haklarına bir saldırı olarak görüyorlar ve gerekli yerlere de baÅŸvurmuÅŸlar. Uluslararası Antropoloji Konseyi önümüzdeki ay bu konuyu tartışacak. Velhasıl konu çok derin ve uzun. Son bir hafta içinde prestijli tıp dergilerinden Lancet, Amerika ve Ä°ngiltere'nin önemli gazeteleri New York Times ve Guardian'da onlarca makale çıktı. Tartışmalar devam ediyor. Öyle kolay kolay da bir çözüm bulunacak gibi deÄŸil. Ä°ddialar yalan bile olsa herkesin kafası karıştı bir kere. Gazetelerde komplo teorileri üretilmeye baÅŸlandı hemen. Zaten bu gazetecilerin eline düşmeye gör. Hani benden duymuÅŸ olmayın ama dedikodulardan uzak kalmayın diye azıcık yazayım. Mesela AIDS virüsünün de yapay olarak savaÅŸta kullanılmak üzere oluÅŸturulduÄŸu ve benzeri bir deney esnasında kontrolden çıkarak başımıza bela olduÄŸunu söyleyenler mi ararsınız, yoksa Amerikalıların insan deneylerini öncelikle Afrika'daki izole toplumlarda uyguladığını iddia edenler mi.. Haa bir de biz Türkleri 100 yıl önceki katliamlarla, insan hakları ihlalleriyle suçlayanlar var ki, onlar tam eÄŸlencelik... SaÄŸlıklı Haftalar... Dr. Serdar GÃœNAYDIN - 27 Kasım 2000, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!