... amaçsız bir gün yaşayacaksın!

Güncelleme Tarihi:

... amaçsız bir gün yaşayacaksın
Oluşturulma Tarihi: Ocak 08, 2003 19:09

SAVAŞI KAYBETMEYİN! Buradaki Irak'a değil, "kendinize karşı" vereceğiniz savaş. Alışkanlıklarınıza, yanlış önceliklerinize, kötü kullandığınız zamana karşı savaş... Eski gazetemden izin alamadım, ama kızmazlar umarım. 20 Ocak 2001'de Milliyet'te yayımlanmış bir yazımı tekrarlıyorum. Özellikle altındaki nefis şiir için...

Haberin Devamı

Geçen pazar, masanın bir ucunda ben çalışıyorum, bir ucunda kızım. İki eliyle kulaklarını kapamış, mırıldanıyor. Sordum, Gürcistan'ın bitki örtüsünü ve doğal kaynaklarını ezberlemeye çalışıyordu.

Aklıma lisedeki tarih hocam geldi; Allah selâmet versin, Sabahat Hanım bize, "İmtihanda, Küçük Kaynarca Antlaşması'yla Rusya'ya kaç kese altın verilmiş, hangi kaleler bırakılmış, tek tek sayan olursa döverim vallahi... Anlaşmanın tarihteki önemini istiyorum, sonuçlarını istiyorum sizden' derdi. Ama o bir istisnaydı.

                                                        *

Peru'da hangi madenler çıkar? Türkiye'de armut nerede yetişir? Permanganat dö potasyum nasıl elde edilir? Bunlar, Milli Eğitim Bakanlığı müfredatının olmazsa olmaz konularıdır. Ezberleyeceksiniz.

Ama sağlıklı beslenme, cinsel yaşam, çocuk yetiştirme, insan ilişkileri gibi konulardan kimse bahsetmez. Mesela, en kıymetli sermayenizi, yani zamanınızı (demek ki hayatınızı) kullanmak öğretildi mi size?

                                                        *

Dört tip faaliyet vardır diyor uzmanlar:

- Acil ve önemli işler (önce bunlara el atmak gerekir)
- Acil ama önemsiz işler
- Önemli ama acelesi olmayan işler
- Acelesi olmayan önemsiz işler.

İnsanoğlu, kolayına geldiği için, işe bu sonunculardan başlarmış.

Yönetim danışmanı dostum Fazıl Oral bir seminer sırasında, kara tahtaya bir tablo çizmişti.

                        ACİL          ACİL DEĞİL
ÖNEMLİ         % 20-30     %15
ÖNEMSİZ       % 50-60     % 2-3 

Bu tabloda, şirket yöneticilerinin zamanlarını hangi işlere harcadığı yüzdelerle gösteriliyordu
(100 saat mesainin ne kadarı, ne tip işe harcanmış):

                        ACİL          ACİL DEĞİL
ÖNEMLİ         % 20-25     % 65-80
ÖNEMSİZ       % 15           % 1 

Yani 10 saat çalışan bir yönetici, gününün 5-6 saatini acelesi olmayan önemsiz şeylere harcarken, uzun vadede şirket için hayatî olan işlere günde sadece 1.5 saatini ayırıyormuş.

İdeal tablo da şöyleymiş:

(Boşverin şirket yönetmeyi, bu tabloyu kendimize uygulayalım.)

Günde 16 saat uyanık kaldığımızı varsayarsak, günümüzün:

- 3-4 saatini acil ve önemli işlere
- 2-3 saatini önemsiz ama acil işlere
- 10-13 saatini acelesi olmayan önemli işlere
- 10 dakikasını da acelesi olmayan, önemsiz (fasafiso) işlere ayırmanız öneriliyor.

Gelin, önümüzdeki hafta boyunca, yaptığımiz işlerin bir çetelesini tutalım. Bakalım zamanımızı nasıl kullanmışız. Belki böylece, bizim için önemli olan şeylere zaman ayırmayı da öğreniriz.

Hayatta önemli olan ne midir? Başınızı kaldırıp (yakından uzağa doğru) etrafınıza bir bakın, ve kendiniz karar verin.

                                                        *

Evet, yaklaşık iki yıl önce, Milliyet'teki köşemde böyle yazmışım.Lübnanlı şair Halil El Huri'nin KAYBEDİLMİŞ SAVAŞ adlı şu şiirini eklemişim:

   Ve sen yarın,
   bugünkü gibi,
   amaçsız bir gün daha yaşayacaksın.
   Ve başka bir kavgaya girip
   yine kaybedeceksin.
   Elinde klarneti,
   herşeyi terk edip giden
   bir Çingene gibi,
   gönlünde bir evin ya da
   sıcak bir köşenin
   hatırası bile olmadan...
   Seni yarın da, bugünkü gibi
   dünyanın dört bucağında
   gezinirken göreceğim.
   Acı bir kavganın yarası
   ve üzüntünün külleriyle,
   yarın, yine bugünkü gibi
   amaçsız yaşamak için.
   Bari, bir kaya gibi
   kayıtsız olabilsen
   kalpsiz ya da isteksiz,
   veya kaçmayı
   içine sindirebilsen,
   ya da kaçacak bir hatıran
   olmasa bari...
   Ama sen, yarın yaşayacaksın,
   ve bilinmezlik kanına işleyecek
   ve bilinmezlik sıkıntına eklenecek.
   Yarın, tıpkı bugünkü gibi
   amaçsız yaşayacaksın.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!