Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, '21'inci Yüzyılda NATO, Sınamalar, Ortaklıklar ve Genişleme Paneli'nde konuştu. Altun, Rusya’nın Ukrayna saldırılarıyla başlayan süreci, Avrupa ve NATO üyesi ülkeler için kritik bir dönemin başlangıcı olarak değerlendirerek, "Bu durum Avrupa ülkeleri arasında olduğu kadar, NATO bünyesinde de yeni güvenlik endişelerini beraberinde getirdi. Günümüz küresel tehditleri, geçişkenlik arz eden ve birbirinin etkisini daha da artıran özellikleriyle, ittifakın kurulduğu günlerdeki tehditlerden çok daha karmaşıktır. Tam da bu nedenle, NATO’nun, üye ülkelerin güvenlik endişelerini, müttefikliğe yaraşır bir şekilde dikkate alarak bünyesindeki dayanışma ve uyumu artırabilmesi büyük bir öneme sahiptir. Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, en sonuncusunu Ukrayna krizinde sergilediği güvenilir arabuluculuk adımlarıyla ittifak içerisindeki önemini ve ağırlığını artırıyor" dedi.
'TERÖRE KARŞI ORTAK MÜCADELE YÜRÜTÜLMELİ'
NATO’nun, ortak düşmanları belirlemeye odaklanması gerektiğini vurgulayan Altun, "İttifak bünyesinde güvenliğin bölünmezliğinin önemi net bir şekilde idrak edilmelidir. Bu doğrultuda, mutlak surette, teröre karşı ortak bir mücadele yürütülmelidir. Ancak; ne yazık ki NATO üyesi bazı ülkelerin, Türkiye’nin terörle haklı mücadelesinde farklı pozisyonlara sahip olduğunu görebiliyoruz. Diğer üyelere yönelen güvenlik tehditlerine karşı gösterilen hassasiyetin, maalesef söz konusu Türkiye olunca görmezden gelindiğini müşahede ediyoruz. Bu yaklaşım, müttefiklik ruhuna aykırı olduğu gibi, hem ittifaka hem de üye ülkelerin dayanışma ruhuna zarar vermektedir" diye konuştu.
'DAYANIŞMAYI ZAYIFLATACAK ADIMLAR ATILIYOR'
Altun, Türkiye’nin küresel terörizme karşı en aktif mücadele veren ülkelerden biri olduğunu aktararak, "Ülkemiz, ittifakın güney sınırında IŞİD’e karşı mücadele etmiş, yine bölgede istikrarı derinden sarsan PKK/YPG terör örgütüne karşı yürüttüğü mücadeleyle de bölgesel ve küresel istikrarın sağlanması ve korunmasında önemli katkılar sağlamıştır, sağlamaktadır. Biz, üye ülkelere yönelen güvenlik tehditlerine karşı gösterdiğimiz hassasiyeti, müttefiklerimizden de görmek istiyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Londra merkezli The Economist dergisi için kaleme aldığı makaleyi hatırlatan Altun, şöyle konuştu:
"Bu beklentimizi, Sayın Cumhurbaşkanımız makalede şu sözleriyle ifade etmiştir; 'Türkiye’nin NATO için önemi yalnızca karışıklık dönemlerinde değil; Türkiye’nin büyük askeri, siyasi ve jeopolitik gücüne saygı duyularak, her dönemde hatırlanmalıdır. Ortaklarımız Türkiye’nin, NATO’nun kolektif güvenlik misyonuna sunduğu katkıyı her zaman takdir etseler de kendi güvenlikleri tehdit altında olmadığı zamanlarda bu katkıyı çabucak unutmuştur.' Gerçekten de bugün bazı üye devletlerin müttefikler arasındaki dayanışmayı zayıflatacak adımlar attığını üzülerek görüyoruz. PKK’nın ve FETÖ’nün hem Avrupa hem de Amerika Birleşik Devletleri’nde varlığını sürdürmesi ve bunlara müsamaha gösterilmesi, NATO’nun müşterek savunma ruhuna zarar veriyor. Yine PKK terör örgütünün Suriye kolu olan PYD’ye yapılan yardımlar da müttefikler arası dayanışmaya ters düşüyor, Türkiye’nin birincil güvenlik çıkarlarını zedeliyor."
'TÜRKİYE SOMUT ADIMLAR BEKLİYOR'
Altun, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyelik sürecini değerlendirerek "Terör örgütleri konusunda yeterince kararlı bir pozisyon almamış ülkelerin üyeliğine olumlu yaklaşmamız düşünülemez. Terörle mücadele konusunda net bir pozisyon almamış ülkelerin ittifaka kabulü, NATO’nun geleceği için de bir tehdit oluşturacaktır. Finlandiya ve İsveç'in üyelik başvurularına dair çekincelerimiz halen sürüyor. Ülkemiz, Finlandiya ve İsveç’ten NATO’nun kolektif güvenlik prensibi çerçevesinde somut adımlar, somut garantiler bekliyor. Bu adımlar, teröre verilen siyasi desteğin son bulması, terörün finansman kaynağının kurutulması, PKK/PYD’ye silah desteğinin sonlandırılması ve ülkemize yönelik ambargo ve yaptırımların kaldırılmasıdır" diye konuştu.
'TÜRKİYE’NİN TAVRINDA BİR DEĞİŞİKLİK OLMAYACAKTIR'
Altun, Türkiye’ye yönelik yapılan eleştirilerin anlamsız olduğunu söyleyerek, "Bugünlerde bazı aday ülkelerin sergilediği tamamıyla konjonktürel ve son dakikacı üyelik çabalarına bakışımız da hem ulusal güvenliğimiz hem de örgütün geleceği açısından ilkesel bir tutumdur. Türkiye gibi güvenilir bir müttefiki, bu gibi aday ülkelerin NATO ile ilişkisi bağlamında eleştirmeye kalkanlar tam bir akıl tutulması yaşamaktadır" dedi.
NATO’ya üyeliğin bir hak değil, ayrıcalık olduğunu ve bu ayrıcalığın elde edilmesi için bazı gerekliliklerin karşılanması gerektiğini belirten Altun, "Bunlar hayata geçmediği sürece de Türkiye’nin bu konudaki tavrında bir değişiklik olmayacaktır. Ben bir kez daha, Finlandiya ve İsveç'in NATO üyelikleri konusunda salt ülkemizi değil tüm ittifakın da güvenliğini ilgilendiren bir duruş sergilediğimizi belirtmek istiyorum. NATO’nun genişleme perspektifinin böylece daha gerçekçi bir çerçevede gerçekleşeceğine inanıyorum" diye konuştu.