Altını ıslatmada genetik faktör

Güncelleme Tarihi:

Altını ıslatmada genetik faktör
Oluşturulma Tarihi: Kasım 18, 2002 00:00

Üç yaşındaki çocukların yüzde 40'nın gece altını ıslattığı ve gece altını ıslatmanın büyük oranda genetik yatkınlığa baÄŸlı olduÄŸu belirtildi.Kocaeli Ãœniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk SaÄŸlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Ãœyesi Prof. Dr. Şükrü Hatun, altını ıslatmanın çoÄŸu zaman mesane geliÅŸimindeki gecikmenin bir sonucu olduÄŸunu söyledi ve ''3 yaşındaki çocukların yüzde 40'ı gece altını ıslatıyor'' dedi.  Bu oranın 5 yaşında yüzde 20'ye 6 yaşında yüzde 10'a düştüğünü ifade eden Hatun, ÅŸunları kaydetti:  ''Erkek çocuklar kızlara göre daha sık altını ıslatma sorunu yaşıyor. Aileler, 5-6 yaÅŸ civarında bu sorunla ilgilenmeye ve genellikle de 7-8 yaşında hekimlerden yardım istemeye  baÅŸlarlar. Gecealtını ıslatmanın iki tipi vardır. EÄŸer çocuk hekime getirilinceye kadar devamlı altını ıslatıyorsa birincil tip, en az 6 ay kuru kaldıktan sonra altını ıslatmaya baÅŸlamışsa ikincil tip altını ıslatmadan söz edilir.  Altını ıslatan çocukların büyük bölümü birincil tiptedir. Nedenleri ise fizyolojik ve organik olmak üzere iki gruptur. Yüzde 90-95'i fizyolojiktir. Bu çocukların gece uykuda mesane doluluÄŸunu hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitesinin küçük ve uyku derinliklerinin fazla olduÄŸu bilinmektedir. Esas önemlisi altını ıslatma büyük oranda genetik yatkınlığa dayanır. Anne ve babadan birisinde altını ıslatma öyküsü varsa çocukta yüzde 45, ikisinde birden varsa yüzde 77 oranında altını ıslatma sorunu yaÅŸanmaktadır.''       "AÄ°LELERÄ°N TUTUMU ÖNEMLÄ°"Prof. Dr. Hatun, altını ıslatan çocuklara davranış biçiminin çok önemli olduÄŸunu da ifade ederek, şöyle devam etti:  ''Altını ıslatan çocuklara ailelerin ve toplumun yanlış tutumu zarar vermektedir. Bunların içinde en tehlikelisi (altına yapan kızını sobaya oturttu) gibi haber baÅŸlıklarına konu olan cezalandırma giriÅŸimleridir. Bu tür tutumlar, çocuklar üzerinde etkisi ömür boyu sürecek izler bırakır. Aileler çocuÄŸun benlik saygısını zedelemeden bu sorunu çözmelidir. Hekime getirilen çocuklar daha önce söz edilen organik faktörlerin varlığı bakımından incelenmeli, fizyolojik olup olmadığı belirlenmelidir. Bunun için gündüz altına kaçırma, zor idrar yapma, kabızlık, acil idrar yapma, kafa travması geçirme, horlama gibi yakınmaların olup olmadığı soruÅŸturulmalıdır.  Fizyolojik nedenle altını ıslatan çocuÄŸa gece kaldırıp tuvalete gitme bir hedef olarak kesinleÅŸtirilmeli, tuvalete ulaÅŸmak kolaylaÅŸtırılmalıdır. Yatmadan önceki 2 saat boyunca fazla sıvı alınmamalı ve kafein içeren içecekler kesinlikle verilmemelidir. Gece kuru kalması için bez baÄŸlanmamalıdır.''  Prof. Dr. Hatun, tedavi yöntemlerinde, alarm cihazı ve ilaç kullanıldığını dile getirerek, alarm cihazının çocuk idrarı kaçırmaya baÅŸladığı anda harekete geçtiÄŸini ve çocuÄŸun uyanıp tuvalete gitmesini saÄŸladığını söyledi.  Alarm yönteminin yüzde 70-84 oranında baÅŸarı saÄŸladığını vurgulayan Hatun, vücutta sıvı tutulmasını saÄŸlayan ilaçların da kullanılabildiÄŸini, ancak alarm ve ilaç yönteminin birlikte kullanılmasının daha yararlı olduÄŸunu sözlerine ekledi.  Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!