Altına hücum

Güncelleme Tarihi:

Altına hücum
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 27, 2002 16:29

Altına hücum, Kayıp cennet, Yıpratma savaşları, Yaldızlı kafes... Bunlar ünlü Amerikan filmlerinin isimleri değil ama hepsi birer senaryoyu temsil ediyor. Bu senaryolar Türkiye'de telekomünikasyon sektörünün geleceğine dönük. Avrupa ve ABD'de 90'larda yaşanan özelleştirme mantar gibi çoğalan telekom şirketlerini tam bir bozguna uğrattı. Türkiye'de özelleştirme tarihi 2004. Dünyanın en büyük yönetim danışmanlığı şirketlerinden Accenture’ın Türkiye ofisi bilgi teknolojileri, internet, medya, telekomünikasyon sektörlerinde yer alan 30 şirketin 42 üst düzey yöneticiyle görüştü ve bir rapor yazdı.

Dünyayı kasıp kavuran ekonomik durgunluk ve finans piyasalarındaki belirsizlikler, Türkiye'de telekomünikasyon sektörünün geleceği hakkında karamsarlık yaratıyor. Türk Telekom'un Ocak 2004'teki özelleştirilmesine kilitlenen sektör belirsizlikler nedeniyle hissedilir bir durgunluk içinde.

Bu alanda hizmet veren veya bu alana adım atmak isteyen firmalar önlerini görememekten yakınıyor. İşte bütün bunları göz önüne alan yönetim ve teknoloji danışmanlığı firması Accenture, sektörün geleceği ile ilgili bir araştırma yaptı.

'Search for Value' (Değer Arayışı) adı verilen araştırma kapsamında sektörün önde gelen firmalarının üst düzey yöneticilerinin 2004 yılı konusundaki görüşleri alındı.

Accenture 1990'ların sonunda telekom sektörünün geleceği ile ilgili bir senaryo modeli oluşturmuş. Modelde üç yıl içinde sektörde meydana gelebilecek senaryolar var. Araştırmanın amacı sektördeki şirket yöneticilerinin fikrini alarak olasılığı en yüksek olan senaryoyu belirlemek. Bu model 1998-2000 yılları arasında Avrupa, Latin Amerika ve Orta Doğu'da uygulanmış. 2001'de ise Türkiye ayağı gerçekleştirilmiş. Senaryolar arz ve talebin durumuna göre dört farklı gruba ayrılmış.

Bunlardan ilki 'Gold Rush' yani 'Altına hücum'. Bu senaryoya göre en iyimser tahminler gerçek oluyor. Özgür rekabet sayesinde katma değer sağlayıcı multimedya servislerine talep artıyor. Birçok yeni oyuncu ve servis ortaya çıkıyor. Herkes kazanıyor.

ARZ ÇOK, TALEP AZ İKEN

İkincisi 'Shattered Dreams' yani 'Kayıp Cennet'. Bu senaryoya göre sektörde rekabet eden irili ufaklı birçok firma var. Herkes her şeyi sunuyor ancak müşteriler çok basit fonksiyonlar dışında herhangi bir şey talep etmiyorlar. Arz çok ancak talep az. Şirketler kár edemiyor.

'Wars of Attrition' yani 'Yıpratma Savaşları' üçüncü senaryo. Buna göre az gelişmiş bir telekomünikasyon pazarı oluşuyor. Talebin az olması birkaç firmadan oluşan oligarşik bir sistem yaratmış. Yalnızca temel servisler prim yapıyor, yeni servislere talep yok. Herkesin girmesi kolay bir pazar değil. Ne arz fazla, ne de talep.

Dördüncü ve son senaryo 'Gilded Cage' yani 'Yaldızlı Kafes'. Bu senaryoya göre hükümetle el ele iş yapan birkaç büyük oyuncu var. Pazara yeni girenler zorluk çekiyor. Talep fazla ancak çok seçenek olmadığı için tüketiciler talep edilen fiyatı ödemek zorunda.

Araştırma Ağustos-Ekim 2001 tarihleri arasında yapılmış. Sektörde hizmet veren 30 şirketten 42 üst düzey yöneticiyle görüşülmüş. Bu şirketlerin arasında Türk Telekom, internet servis sağlayıcıları, radyolar, kablolu veya dijital televizyon ve medya şirketleri, ekipman ve sistem telekomünikasyona yatırım yapma potansiyeline sahip büyük holdingler bulunuyor.

Araştırmaya katılan yöneticilerin yüzde 45'i genel müdür, yüzde 12'si yönetim kurulu üyesi, yüzde 10'u şirket sahibi veya yönetici direktörü, yüzde 10'u başkan yardımcısı, yüzde yedisi başkan, yüzde ikisi ise CEO (icra kurulu başkanı) düzeyinde.

Araştırmada yöneticilere Türk telekomünikasyon pazarının gelecek üç yıldaki durumu hakkındaki tahminleri sorulmuş. Yöneticiler Türk tüketicilerinin taleplerini ve buna bağlı olarak oluşan arzı değerlendirerek görüşlerini bildirmişler. Bunun yanı sıra dönemin önemli trendlerini değerlendirmişler, pazarın büyümesini sağlamak için önerilerde bulunmuşlar. Ayrıca dört senaryo hakkındaki tahminlerini bildirmişler.

SONUÇLAR

Yöneticiler 2004 için öngörülen dört senaryoyu iki şekilde değerlendirmiş. 'Aşağıdaki dört senaryodan hangisinin önümüzdeki üç yılda gerçekleşeceğini düşünüyorsunuz?' sorusu ile beklentileri doğrudan ölçülmüş. Bunun yanı sıra yöneticiler 83 sorudan oluşan bir anket doldurmuşlar. Burada verdikleri yanıtlar değerlendirilerek, dört senaryo hakkındaki beklentileri dolaylı yolla ölçülmüş.

Doğrudan sorulan sorulara bakınca yöneticilerin umudunun 'Altına hücum' seviyesine ulaşmak olduğu ortaya çıkıyor. Yüzde 43'ü rekabetin yoğun olacağı bir pazar yaratılacağını, e-ticarete ve multimedya servislerine olan talebin patlayacağını öngörüyor. 'Yıpratma savaşları' yüzde 26'lık oranla doğrudan verilen yanıtlarda ikinci gelen senaryo olmuş. Bu kişiler talebin az olduğu ve birkaç büyük firmanın sektörü hakimiyetine aldığı bir gelecek tahmin ediyorlar.

Bunu yüzde 17 ile 'Yaldızlı Kafes' senaryosu gerçek olacak diyen yöneticiler takip ediyor. Onlar talebin artacağını düşünüyor. Ancak sektörde faaliyet gösteren firmaların sayısının azlığından dolayı fiyatların oldukça yüksek olacağını tahmin ediyorlar. 'Kaybolmuş cennet' senaryosu gerçekleşecek diyenler yüzde 14'lük bir grup. Sektörde rekabet eden irili ufaklı birçok şirketin olacağını ancak ürünlere talep olmayacağını düşünüyorlar.

Dolaylı sonuçları değerlendirince durum farklılaşıyor. Katılımcıların yüzde 31'inin beklentilerine bakılırsa 'Yıpratma savaşları' senaryosu gerçekleşecek. Yani ne arz artacak ne de talep. 'Yaldızlı kafes' senaryosu yönünde cevap verenlerin oranı da yine yüzde 31. Onlar 'talep artacak ama büyük firmalar sektörü elinde tutacak, fiyatlar yüksek olacak' şeklinde düşünüyor. Bu da yöneticilerin fikirlerinin genelde talep konusunda farklılaştığını gösteriyor. Yöneticilerin toplam yüzde 62'si arz konusunda hemfikir. Telekomünikasyon pazarının birkaç büyük firmanın tekelinde kalacağını düşünüyorlar. 'Altına hücum' gerçekleşecek ve arz da talep de artacak diye düşünenler yüzde 21'lerde kalıyor. 'Kaybolmuş cennet'e yönelik yanıt verenler yüzde 17'de kalıyor.

YANITLAR ÖRTÜŞMÜYOR

Sonuçlara bakıldığında doğrudan ve dolaylı yanıtların örtüşmediği ortaya çıkyor. Doğrudan sorulduğunda Altına hücum senaryosunun gerçekleşeceğini söyleyen yöneticiler, birçok firmanın rekabet ettiği ve talebin yoğun yaşandığı bir sektör hayal ediyor. Ancak dolaylı yoldan verilen yanıtlara bakılınca yöneticilerin sektörde konsolidasyon beklentisi içinde oldukları görülüyor.

Yanıtlardaki uyuşmazlık yöneticilerin 'Altın'a Hücum' senaryosunu umut ettiklerini ancak 'Yıpratma savaşları'nın gerçekleşmesinden korktuklarını gösteriyor. Yöneticilerin çoğunun ortak görüşü pazarın az sayıdaki firma tarafından paylaşılacağı.

Accenture Türkiye Yönetici Direktörü Ahmet Yalçın Türkiye'de ilginç bir tablonun ortaya çıktığını ve yöneticilerin herhangi bir yöne kaymadığını belirtiyor. Türk Telekom'un özelleştirilmesiyle piyasanın hareketleneceğini ve 'Altına hücum' senaryosunun önünün açılacağını söylüyor:

‘‘İsveç, İngiltere, Almanya gibi ülkeler daha önce bu süreçten başarıyla geçti. Bu ülkeleri iyi incelemeli, onların yaptığı hatalardan kaçınmalıyız. Türk Telekom Kurumu artık ev ödevlerini yapmaya başlamalı. Hızlı karar alıp piyasayı açma yönünde giderse rekabet artar. Türk Telekom'un yapacağı ince ayarlar sektörü çok açtığı ya da çok kapadığı için bozabilir. Şu safhada en büyük rol ona düşüyor. Avrupa Birliği'ne girmek isteyen Türkiye'de Türk Telekom liberal bir şekilde açılırsa rakipleri yurt dışından büyük devler bile olabilir.‘‘


Almanya'yı örnek alalım


Accenture Türkiye Yönetici Direktörü Ahmet Yalçın Türk Telekom'un özelleştirme sürecinde özellikle Almanya'daki uygulamaları örnek almak gerektiğini vurguluyor: ‘‘Almanya'da 1 Ocak 1998'de deregulasyon olduğu zaman bir tane telekom şirketi vardı. Ertesi gün 90'dan fazla şirket ortaya çıktı. Tam 11 ay sonra bu sayı 400'ü aştı. 42.5 milyar Euro ciro yapan Alman Telekom şirketi (Deutsche Telekom) ilk 11 ayda yüzde 40 pazar kaybetti. Almanya bugün 900'den fazla telekomünikasyon şirketine sahip. İnternetten mobile, sabit hattan kablolu televizyona uzanan irili ufaklı bine yakın şirketten bahsediyoruz. Almanya'nın telekom kurumu, Deutsche Telekom'a bir şart koştu. Deutsche Telekom, altyapısı olsun olmasın her gelen telekom şirketine lisans vermek ve altyapısını, telekom, faturalama ve müşteri hizmetlerini açmak zorunda kaldı. Siz sermayeyi bulduktan ve kendi reklamınızı yaptıktan sonra geri kalan her şeyle Deutsche Telekom ilgileniyordu.‘‘
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!