Güncelleme Tarihi:
Küresel ekonominin nabzı EKONET'te atıyor               Â
  Â
Son 10 yıllık süreçte beÅŸ kat artış gösteren altın fiyatları ons başına 1,280 doların üzerine çıkarak yeni rekorunu kırdı. Birçok analist altındaki bu yükseliÅŸin yılsonuna kadar devam edeceÄŸini öngörürken, fiyatların birkaç yıl içerisinde enflasyona göre ayarlanmış olarak da yeni bir rekor kıracağını tahmin ediyor. Â
Altının onsunun tarihi rekor fiyatı, enflasyona göre ayarlandığında bugünün parasıyla 2,250 dolar seviyesinde bulunuyor.     Â
Değerli madeninin fiyatındaki yükseliş kısmen enflasyona yönelik devam eden endişelerden kaynaklanıyor. Ancak son dönemde hiper enflasyon korkusu kadar deflasyonla bağlantılı kaygılar da fiyatların artmasında etkili oluyor. Görünüşte birbiriyle zıt görünen bu iki senaryoya rağmen altın fiyatları yükselmeye devam ediyor.
Her ne kadar altın gerek enflasyon gerekse de deflasyona karşı birebir koruma saÄŸlamasa da, hem finansal çöküş hem de belirsizlik dönemlerinde her iki senaryo olasılığında, bu deÄŸerli maden iyi bir yatırım tercihi olarak kabul ediliyor.   Â
MERKEZ BANKALARININ DEFLASYON KORKUSU
Eğer merkez bankalar içinde bulunduğu çıkmazda, en basitinden enflasyon ve deflasyon arasında seçim yapmak zorunda olsaydı, hiç şüphe yok ki enflasyonu tercih ederlerdi. Çünkü, merkez bankaları 1980'li yıllarda elde ettiği tecrübelerle enflasyonla nasıl mücadele edeceklerini çok iyi öğrendi.
Bankaların asıl korkusu deflasyonla karşı karşıya kalmak. Bu yüzden, fazla uzağa gitmeden Japonya'nın  varlık fiyatlarındaki balonu durdurmak için faizleri artırdığı ve "kayıp bir on yıl" yaşadığı 1990'lı yılları iyi değerlendirmeleri gerekiyor. Bu sürecin olumsuz etkisi Japonya'da hala hissediliyor.
70'LERÄ°NÂ SONUNA BENZÄ°YOR
Altında en son böyle uzun bir yükseliş eğilimi 1970'li yılların sonunda, küresel ekonominin petrol fiyatlarındaki şoklardan etkilendiği ve yüksek enflasyonun yaşandığı bir dönemde görüldü.
Åžubat 1980'e gelindiÄŸinde altının ons fiyatı nominal olarak 850 dolara çıkmış ve tüm zamanların en yüksek seviyesini görmüştü.  Â
Ancak daha sonra Paul Volcker başkanlığındaki ABD Merkez Bankası ve Karl Otto Pöhl'ün liderliğindeki Alman Merkez Bankası Bundesbank'ın enflasyonla mücadele çabaları sonuç verdi. Bu iki kurum uygulamalarıyla hem küresel para politikasında hem de büyümede yol gösterici rol oynadı. Bu sayede sağlanan güven altının fiyatında önemli gerilemeyi de beraberinde getirdi. 1990'lı yılların sonuna gelindiğinde altının ons fiyatı 250 dolara kadar düştü.
DÜŞÜK FAİZ ETKİLİ
Altında yaşanan son yükseliş büyük oranda diğer yatırım araçlarının cazibesini artmasına neden olan düşük faiz oranlarından kaynaklanıyor. Ancak, merkez bankalarının bir zamanlar olduğu gibi kendi kaderlerini tayin eden kurumlar olduğuna olan inancın azalması da bu duruma önemli etki yapıyor.
Ülke ve belediye borçlarının yarattığı kaygılar ve bununla bağlantılı olarak kurlarla ilgili kaygılar da rahatsızlığı artırıyor.
Aslına bakılırsa altının etkili bir yatırım aracı olmasında enflasyon ve deflasyon korkusundan çok, finansal sistemde o dönemde yaşanan sıkıntıların ne kadar etkili olduğuyla bağlantılı.
GÖZLER DİĞER MADENLERDE
Altının mali sistemdeki sıkıntılı dönemde korunma aracı olarak görülmesi benzer amaçla kullanılabilecek diğer değerli maden ve emtia seçeneklerini akıllara getiriyor.
Bu seçenekler arasında ons fiyatı, altından 300 dolar daha pahalı olan ve endüstriyel üretim sürecinde daha çok talep edilen platinyum başı çekiyor. Yıllık üretilen platinyum miktarının altının yüzde 7.5'ine denk gelmesi de bu olasılığı artırıyor.
* Bu haber Financial Times'ta, "Gold will keep its lustre with either inflation or deflation" başlığıyla yayımlanan yazıdan derlenmiştir.
http://www.facebook.com/#!/HurriyetEkonet
http://twitter.com/HurriyetEkonet  Â