Altın piyasasını nasıl etkiledik

Güncelleme Tarihi:

Altın piyasasını nasıl etkiledik
Oluşturulma Tarihi: Ekim 05, 2001 00:00

LE Monde Gazetesi'nin ‘‘Para’’ ekinde şöyle bir başlık: ‘‘Altın parıltısını kaybetti.’’Yazı ilgimi çekti.Öyle ya, ABD'ye saldırıdan sonra altın bizde fırlamamış mıydı?Okuduğuma göre, dünyada 11 Eylül'den sonra altın bir anda yükselmiş ama daha sonra düşmüştü. Uzmanlar önümüzdeki günlerde, olaylara göre yeniden yükselebileceğini öngörseler de, istikrarlı bir yükseliş konusunda kuşkulular.Şimdi gelelim işin bizi ilgilendiren yanına.Gold Fields Mineral Services'in raporuna göre, takı üretimine yönelik külçe altın talebinde, 2001 yılının ilk aylarında yüzde 3'lük bir düşüş kaydedilmiş.Düşüşün nedeni ise üç ülkede takı talebinin azalması.Bu ülkeler hangileri?ABD, İtalya ve Türkiye.Yani takıya en fazla düşkün olan üç ülke ekonomik durgunluk nedeniyle yüzük, kolye, küpeden vazgeçince altın piyasası bayağı etkilenmiş.Dünya Altın Konseyi Türkiye Genel Müdürü Murat Akman'a Türkiye'de gerçekten takı talebinde azalma olup olmadığını sordum.Talepte fazla bir azalma yokmuş.Ama şöyle ilginç bir durum anlattı. Ekonomik kriz nedeniyle çok sayıda insan takılarını ‘‘hurda altın’’ olarak ellerinden çıkarınca, külçe altın ithalatında düşüş olmuş.Tabii bu da altın piyasını etkilemiş.Murat Akman ile sohbetimizde işaret ettiği diğer önemli bir nokta Türkiye'deki altın sektörüyle ilgili.Verdiği bilgiye göre, külçe altın ithal edip takı olarak 1 milyar dolarlık mal ihraç ediyoruz.‘‘Şu anda Türkiye'de morali en yerinde olan sektör altın sektörü. Krizden fazla etkilenmedi, işten çıkartmalar olmadı’' diyor.Yaklaşık 40 ülkeye, yılda toplam 75 ton takı satıyoruz.İtalya için bu rakam 400 ton. Akman ‘‘Biz de rahatlıkla 100 tona çıkabiliriz’’ diyor ve ekliyor ‘‘Altın sektörü krizden çıkmamıza dahi yardımcı olabilir’’.Olabilir elbet.Takı tutkusunun, global durgunluğun üstesinden gelmesi koşuluyla.AB'ye üyelik laik Müslüman'ı mutlu ederEKONOMİK kriz ardından malum ‘‘savaş hali krizi’’ derken Türkiye'nin AB üyeliği yine gündemde en alt sıralara düştü.Geçenlerde AB'ye tam aday ülkelerin katılımıyla Brüksel'de ‘‘Euroinvest’’ toplantısı yapılıyor.Sponsorları arasında Microsoft, PricewaterhouseCoopers, Standard&Poors gibi şirketlerin olduğu toplantıda, aday ülkelerde yatırım olanakları, risk yönetimi tartışılıyor.Brüksel'deki ticari ataşemizin dışında toplantıya tek Türk katılıyor: Egon Zehnnder İnternational'in İstanbul ortağı Haluk Alacaklıoğlu.Alacaklıoğlu böylesine önemli bir toplantıya başka Türk'ün katılmamış olmasından ötürü buruk.Özelleştirme İdaresi Başkanı Uğur Bayar ile işadamı Mehmet Kutman'ın katılmaları söz konusu olmuş, ancak her ikisi son dakikada Brüksel'e gelememiş.Toplantının ‘‘kurumsal yönetişim’’ bölümüne konuşmacı olarak katılan Alacaklıoğlu'nun aktardığına göre, iki gün boyunca Türkiye'nin adı sıkça geçiyor.İngiltere eski dışişleri bakanlarından Lord David Owen, Avrupa Birliği'nin ekonomik bir topluluktan ziyade siyasi bir oluşuma gittiğini belirterek, ‘‘Bu yeni oluşuma Türkiye'yi entegre etmek zorundayız’’ diyor.Avam Kamarası Dışişler Komitesi eski başkanı Lord David Howell'ın söyledikleri daha ilginç: ‘‘Türkiye Hıristiyan dünya ile Müslüman dünya arasında bir köprü. Avrupa'da milyonlarca laik Müslüman yaşıyor. Türkiye'nin AB'ye üye olması onları mutlu edecektir. Mutlu Avrupalılar görmek hepimizin hoşuna gider.’’‘‘Euroinvest’’ toplantısıyla ilgili son söz.Önümüzdeki yıl toplantının İstanbul'da yapılması önerilmiş.Umarım bu fırsatı da kaçırmayız.Euro'nun yüzünde kimler olacak1 Ocak 2002'den itibaren Avrupa'da kullanılmaya başlanacak olan Euro'nun bir yüzünde oniki yıldızlı bir Avrupa haritası olacak. Ancak diğer yüzü ulusal bir kimlik taşıyacak.Avusturyalılar Mozart'ı seçmiş.İspanyollar Kral Juan Carlos'ta, Belçika Kral Albert II, Hollanda ise Kraliçe Beatrix'te karar kılmış. Fransa, ulusal sembolu olan Marianne figürü ve yaşamın sembolü bir ağaç seçerken, İrlanda'nin Euro'sunda bir Kelt arpını göreceğiz.Zenginler sıkıntıda yoksullar uçurumdaFRANSIZLARIN, Dünya Bankası'nın son raporuyla ilgili yorumları böyle.Dünya Bankası'nın 11 Eylül'den sonra yayınladığı özel rapor olduça karamsar sayılır.Daha önce, OECD ülkelerinde 2002 yılı için büyümeyi yüzde 2.2 olarak belirleyen Dünya Bankası 11 Eylül'ün pahalıya patlayacağı kanısında. 2002 yılı büyümeyi raporunda yüzde 0.95 olarak öngörüyor. Bu bile iyimser bir rakam. Çünkü rapora şöyle bir not düşülmüş: ‘‘Bu rakam ancak 2002 yılı ortalarında ekonomi normal rayına girdiği ve dünya ekonomisi yeni şoklara maruz kalmadığı takdirde gerçekleşebilir.’’Yoksulların faturası daha ağır.Dünya Bankası James Wolfensohn'ın hesaplarına göre, 20 bin ila 40 bin çocuk ölecek, 10 milyon kişi de günde 1 doların altında yaşamak zorunda kalacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!