Oluşturulma Tarihi: Ekim 19, 2002 00:00
Hikaye şöyle; 1961 Yılı'nın sonlarına doğru Fecri Ebcioğlu, 'Bak Bir Varmış Bir Yokmuş'u yazıp İlham Gencer'e söyletiyor. Şarkı büyük ilgi görmesine görüyor ama bu başarı beklenildiği gibi Türkçe şarkı söyleme heyecanı yaratmıyor piyasada.Camia; İtalyanca, İspanyolca ya da İngilizce söylemeye öylesine alışmış ki...Derken birkaç yıl sonra katıldığımız Balkan Melodileri Festivali'nde yarışan şarkımız 'Burçak Tarlası'nın ünü tüm memleketi sarıyor.O tarihten itibaren Türkçe şarkı söylemek, bugünün tabiriyle trend oluveriyor.Türkçe şarkı söylemeninse üç farklı yolu var.Ya yabancı şarkıların üzerine Türkçe söz yazılacak, ya türkülerden aranjman yapılacak, ya da zor yol seçilecek; yepyeni besteler, sözler aranacak...O yıllarda, her üç yolu da deneyenler oluyor.1964 Yılı'nın sonlarına doğru Hürriyet Gazetesi, 'Altın Mikrofon' adında bir müzik yarışması düzenlediğini açıkladığında işin rengi tamamen değişiyor.Çünkü Altın Mikrofon; bizim ezgiler ve sözlerle üretmeyi, diğer bir deyişle yaratıcılığı şart koşan ulusal bir müzik yarışması.O yıllarda bu yarışma, içindeki müzik yapma coşkusunu hangi kanala akıtacağını bilemeyen onlarca yetenek için bulunmaz bir fırsat oluyor.Ve tabii Türk popüler müzik tarihinin miladı aynı zamanda...Bugün benim bu satırları yazıyor olmamın da, bu ülkede her şeye rağmen iyi müzik yapmak için direnenlerin varlık sebebi de aslında Altın Mikrofon ve benzeri üç beş tarihi dönemece dayanıyor.İşte bu nedenle, geçtiğimiz günlerde elime geçen özel bir çalışma epeyce heyecanlandırdı beni.*1965-68 yılları arasında Altın Mikrofon'a katılan 56 şarkının derlendiği bu üç CD'lik çalışmada; Erkin Koray, Cem Karaca, Moğollar, Mavi Işıklar, Yıldırım Gürses, Haramiler, Silüetler, Kent Yedilisi, Ferdi Özbeğen, Sis Beşlisi, İlham Gencer, Rana-Selçuk Alagöz, Cahit Oben gibi onlarca önemli ismin ilk yarışma heyecanı var.Ağzınızla kuş tutsanız biraraya getiremeyeceğiniz bu 56 şarkı; bu işin hem geçmişi, hem de geleceğine ilişkin bir dolu değerli tüyo veriyor aslında.Bugünün tornadan çıkmış düzenlemelerine taş çıkartan ilkel ama samimi düzenlemelerden, üç beş akor üzerine kurulu yeni hitlerle inceden dalgasını geçen sapasağlam melodilerden çıkaracak bolca ders var diye düşünüyorum.Bugünün piyasa koşullarında en iddialı isimlere albüm yapmak bile riskli görünürken; ticari kaygı gütmeyen bu tür haysiyetli derlemelere cesaret edenleri gönülden kutlamak lazım.Size tavsiyem, bir an bile düşünmeden 'Altın Mikrofon 1965-68'i arşivinize katmanız.Kulağınızın pası silinecek ve emin olun kendiniz için iyi bir şey yapmış olacaksınız.
button