Oluşturulma Tarihi: Ekim 20, 2002 00:00
HİÇ kimsenin bahçesini, ormanını, yaylasını, merasını ‘‘Altın çıkartacağım’’ diye siyanürle kazamazsınız. Herkesin nefes aldığı havayı, içtiği suyu, doğasındaki yeşili savunma hakkı vardır.Bu evrensel bir haktır.Kentli aydınlar çevrelerini koruyamadıkları için İstanbul çirkinleşti. Kum ocakları, kömürcüler, arazi hırsızları İstanbul'un yeşilini bitirdiler.İçme sularına kanalizasyon bağlı, denizine girilemez.Tüm büyük kentler keza.*Bergama köylüleri doğalarına sahip çıkıyorlar.Onları kutlamalı.Köylüler, kentli aydınlara ders veriyorlar, niçin anlamıyorsunuz, niçin?..Canım kadar sevdiğim Oktay Ekşi Ağabeyimiz iki gündür Bergama köylülerini eleştiriyor. Yeşil yurdunu korumak isteyen ve hukuk mücadelesi veren Bergama köylülerini ve onları savunanları matbaayı 270 yıl geciktirenlere benzetiyor.Bu haksızlık.Hani ‘‘hukukun üstünlüğü’’ ilkeniz?..Bergama köylüleri hukuka gittiler. Hukuk mahkeme kararlarını uygulamayan, siyanürle altın aramayı durdurmayan o zamanın Başbakan'ı Mesut Yılmaz'ı ve dört bakanını köylülere tazminat ödemeye mahkûm etti.Yoksa siz (değil 270 yıl) 3000 yıl geri gidip kaba kuvvet hukukunu mu savunacaksınız?..*Değeri 70 milyar dolarsa (Son on dört ayda 50 milyar doların çalındığı bir ülkede) çil çil altınların çıkartılması elbette gerek.Ama çevreye-doğaya ve hukuka rağmen değil.Bu ülkede ilk kez bir avuç insan kendi çevrelerini-doğalarını korumak istiyor.Onlar örnek-yürekli insanlar.Asıl onlar aydın.Onlar çağdaş.Bir avuç temiz denizi kalmayan, zehirsiz bir tek ırmağı akmayan, bir tek kenti pis kokmayan, musluğundan bir tek damla mikropsuz su alamayan... Bir nesef temiz havaya, bir dal yeşile hasret aydın kentliler, Bergama köylülerinden ders almalı.Onlar çevrelerini-doğalarını istiyorlar.Yamaçlardaki ağaçlarını, tarlalarındaki kınalı toprağı, çeşmeden akan sularını savunuyorlar.Siz ise altıncıları...
button