Altı bin mil ötede

Güncelleme Tarihi:

Altı bin mil ötede
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 12, 2012 17:00

Bir bahar akşamı Paris’te Theatre des Champs Elysees’deyiz. İnsanların kıpır kıpır oldukları bir akşam.

Haberin Devamı

Fransa’nın son yıllarda yetiÅŸtirdiÄŸi en büyük dansçı, yeni projesiyle ilk kez sahneye çıkacak. Paris Operası’nın balesinde ne kadar yıldız dansçı varsa salonda en önlerde dansın duayenini izlemek için bekliyor... Sylvie Guillem 19 yaşında Paris Operası Balesi’nde yıldız unvanını kazandığı zaman bu unvanı kazanan en genç dansçıydı.Â


Bu akşam Guillem’in hazırladığı programda günümüzün en önemli koreograflarından William Forsythe’in ‘Rearray’i, Jiri Kylian’ın 27’52’’si ve Mats Ek’in ‘Memory’siyle ‘Bye’ adlı eserleri var. Mats Ek, bu köşenin okurlarının yabancısı değil. Bundan bir yıl önce (1 Mayıs 2011’in Keyif ekinde) Paris Operası Balesi’nde sahnelenen ‘Une Sorte De...’den ve İsveçli dahi koreograftan bahsetmiştim. Mats uzun zamandır ilk kez Sylvie Guillem’in gösterisinde, Mikhail Baryshnikov için yarattığı ‘Memory’ ile sahneye çıktı. Eşi Ana Laguna’yla bir evde yaşlanmaya başlayan ve birbirini ezbere tanıyan bir çifti canlandıran büyük sanatçı uzun süre alkışlandı... Ana Laguna’nın da, Mats Ek’in de 57 yaşında olduklarını söylersek dansta ‘yaş’ın önemli olmadığını da kabul edebilir miyiz?

Haberin Devamı

BAÅžKA YERDE KOLAY KOLAY Ä°ZLEYEMEZSÄ°NÄ°Z

Gecenin en duygu yüklü anı ise yine bir Mats Ek eseri olan ‘Bye’la geldi. Mats’ın kendisi için özel yazdığı bu yeni çalışmada Sylvie Guillem Beethoven’ın son piyano konçertosu eşliğinde 20 dakika boyunca tek başına dans ediyor. 47 yaşındaki bir kadının dansına tanık olduğunuz o an, hayatta kolay kolay izleyemeyeceğiniz bir sanat olayını izleme ayrıcalığına sahip olduğunuzu hissediyorsunuz. Bu olağanüstü dansçının duygu dolu performansında bütün vücudunu ne kadar ustaca kullandığını gördüğünüz gibi ayak parmakları üzerinde durduğu anlarda da, yükseklere doğru atladığı anlarda da nefesinizi tutuyorsunuz... Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi ‘Bye’ eseri ve Guillem’in performansı için ‘başyapıt’ tanımlamasını yapıyor...
Modern dansın yaşayan en büyük koreograflarının yeni eserlerini bir araya getirerek olağanüstü bir gösteri düzenleyen Sylvie Guillem bu gösteri için Londra’daki bir stüdyoda çalışmalara başladığı zaman takvimler 2011 Mart’ı gösteriyor. Bütün dünyayı şok eden haber Londra’daki stüdyoda Guillem’e altı bin mil uzaktan geliyor. 11 Mart 2011’de Japonya’da yaşanan 9.0 şiddetindeki Tohoku depremi ve tsunamisinin ardından gelen Fukuşima nükleer santrali kazaları Fransız dansçıyı derinden etkiliyor. Altı bin mil ötede olsa da Japon insanının acısını paylaşan Sylvie Guillem bu yüzden gösterisine ‘6000 Miles Away’ adını veriyor.


TOM HANKS BROADWAY’DE

Haberin Devamı


Nora Ephron Amerikan kültürünün önemli isimlerinden biri. Yönetmen, oyun yazarı, yapımcı, senarist ve deneme yazarı olar Ephron’u ‘Heartburn’ ve ‘When Harry Met Sally...’nin yazarı olarak tanıyoruz. Nora’nın hem senaryosunu yazdığı, hem de yönettiği filmler arasında ise ‘Julie & Julia’yla ‘Sleepless in Seattle’ var. Nora geçtiğimiz günlerde ‘Sleepless in Seattle’ filmiyle büyük bir oyuncu olduğunu kanıtladığı Tom Hanks’le yeniden çalışmaya karar verdi. Ephron’un yeni oyunu ‘Lucky Guy’ (Şanslı Adam) Pulitzer ödüllü köşe yazarı Mike McAlary’nin hayatını konu alıyor. 41 yaşında hayata gözlerini kapayan McAlary’i 2013 sezonunda Broadway’de Tom Hanks canlandıracak. Broadway’de ilk kez sahneye çıkacak olan Tom Hanks’in Ocak ayında provalara başlayacağı ve oyununun yönetmeninin ise 2 Tony ödüllü George C. Wolfe olacağı açıklandı.


FELAKETTEN SONRA

Haberin Devamı

1960 Tokyo doğumlu Yoko Tawada 1982 yılından beri Hamburg’da yaşıyor. 20’nin üzerinde kitabını Almanca ve Japonca yazan Tawada ülkesiyle bağlarını kopartmamış. Ailesi Tokyo’da yaşayan Tawada uzun yıllardır bizim gibi deprem korkusuyla yaşamış... Japon yazar ‘Journal des Jours Tremblants: Apres Fukushima’ adlı yeni kitabında çocukluğundan beri Tokyo’da büyük bir deprem olacağını bildiğini ve hayatının hep bu depremi beklemekle geçtiğini söylüyor (s. 92).
Yoko Tawada yine de 11 Mart sabahı çalan telefonla sarsılıyor. Telefondaki ses Yoko Tawada’ya ailesinin sağlığını soruyor. Alman, Fransız, Amerikalı, İtalyan ve daha birçok farklı ülkeden gelen telefonlar yazarı duygulandırıyor ama o aslında sadece ailesine ulaşmaya çalışıyor. Telefonla annesine ulaşamayan Tawada babasına bir e-posta gönderiyor. Ailesinin hayatta olduğunu öğrenince rahatlayan yazar ana dilinde ‘felaket’ kelimesinin olmamasını yadırgıyor.
Yazar deprem ve tsunaminin varlığından medya ve internet sayesinde haberdar oluyor ama Fukushima’da yaşanan felaketin Japon medyasında hasır altı edilmesini kabullenemiyor. Japonya’da uzun yıllardır nükleer enerji konusunda yapılan eleştiriler medyada sansürlendiği gibi, nükleer santralların kurulmasını protesto edenlerin sesleri de nedense hiçbir zaman duyulamıyor...
2011’de yaşanılan felaketin sorumluluğunu Japon yazar tamamıyla yaşanılan depreme ya da tsunami dalgalarına yüklemiyor. Yoko Tawada doğal afetin ne radyoaktiviteden, ne sosyal eşitsizliklerden, ne de medyanın manipüle edilmesinden sorumlu tutulamayacağını söylüyor (s.95).

PEKİ YA İSTANBUL ÇÖKERSE?

Haberin Devamı

Serinkanlılıkları ve disiplileriyle dikkat çeken Japonlar artık zor soruları da soruyorlar ve nasıl fay hattında yaşayıp nükleer santraller inşa edebildiklerini anlamaya çalışıyorlar. Tawada nükleer enerjinin emin olunan bir değer olmadığı konusunda ısrarcı. 12 milyon insanın yaşadığı Tokyo şehrine gelince... 2011’in Mayıs ayında Shintaro Ishihara bloğuna şöyle yazmış, Eğer Tokyo çökerse, o zaman bütün Japonya çöker... Peki ya İstanbul çökerse?
Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara çarşamba günü yine Marmara’daki potansiyel deprem tehlikesinden bahsetti. Bu olası depremin ‘Türkiye’nin kalbi’ olan İstanbul için çok önemli olduğunu söyleyen bilim adamı olasılık fonksiyonunu uyarladığı zaman bu depremin olma olasılığının en yüksek olduğu tarihin 2014 yılı olduğunu açıkladı. Işıkara uyarı için bu tarihi verdiğini ve böylelikle bireyden karar verici mercii’ye kadar herkesin üzerine düşen görevleri yeniden hatırlayabileceklerini söyledi. Peki unuttuğumuz, olası depreme hazır mıyız? Bugün bahsettiğim kitap Fransa ya da Almanya da konuyla ilgili çıkan tek kitap da değil. Ya bizde?
Yoko Tawada’nın kuvvetli, güzel kitabının sırrı yazarının bu kitabı hazırlarken denemeyle kurgu arasında çok güzel bir dengeyi bulmuş olmasında gizli. ‘Journal Des Jours Tremblants’daki edebi tad işte bu dengenin eseri.  Türkiye yaşadığı acılara rağmen ihtiyaç duyduğu kitaplara sahip değil. Eğer insan hayatının bir değeri varsa okumalı, hazır olmalıyız. Her an...


BODYGUARD MÃœZÄ°KALÄ°

Haberin Devamı

Whitney Houston’ın aramızdan zamansız ayrılmasıyla ‘Bodyguard’ filmi ve ‘I Will Always Love You’ şarkısı bu yıl yeniden gündeme geldi. Şimdi sıra müzikalde... Thea Sharrock bu kış Londra’nın Adelphi Tiyatrosu’nda ‘The Bodyguard’ müzikalini sahneleyeceğini açıkladı. ‘The Bodyguard’ müzikalinde Kevin Costner’ın Frank Farmer rolünü Lloyd Owen, Whitney Houston’ın Rachel Marron rolünü ise Heather Headley canlandıracak.
İlk kez 1997’de Brodway’de ‘The Lion King’ müzikaliyle sahneye çıkan ve 2000 yılında Elton John’un ‘Aida’sıyla Tony ödülünü kazanan Heather Headley aynı zamanda bir Grammy ödülünün de sahibi. Whitney Houston’ın en koyu hayranlarını bile mutlu edebilecek kadar kuvvetli bir sese bir sahip olan başarılı oyuncunun sesi ve yorumunu merak ediyorsanız ‘If It Wasn’t For Your Love’ ve  ‘Running Back To You’ şarkılarını dinleyebilirsiniz.


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!