Oluşturulma Tarihi: Ocak 17, 2004 00:00
EZELDEN beri Hintler'den korktum. Hadi gradoyu biraz düşüreyim, ürktüm.Hindistan değil ‘‘Hintler’’ diyorum, zira Pakistan'ı, Bangladeş'i; hatta Nepal'i ve Butan'ıyla ‘‘alt kıta’’ hem devasa bir bütündür, hem de sonsuz ayrılıklar içerir.Korkum, o ‘‘Hintler’’de müthiş bir şiddet potansiyeli görmemden kaynaklanır.Zaten, ‘‘hippilik’’le flört ettiğim ve ‘‘Pink Floyd’’ dinleyerek ‘‘Mahabharata’’ efsanesi okuduğum vakitlerde dahi, Hinduizmi pasifizmle eş tutanlara hep güldüm.Çünkü, metafizik bir inançtan yola çıkarak toplumu korkunç ‘‘kast’’ sistemine bölen ve bunu da ‘‘ilahi’’ addeden bir değerler manzumesi asla ‘‘barışçı’’ olamaz.Şiddet, üstelik de en zirvedeki şiddet mutlaka içten içe varlığını sürdürür.Nitekim, Hint - Paki ayrışmasında yaşanan karşılıklı katliamlardan, Yeni Delhi liderlerinden hemen hepsinin suikastla öldürülmesine dek, bunun örnekleri sayısızdır.Dolayısıyla, Meriç'in felsefesi, Ray'in sineması; Tagore'nin nostaljik, Kipling'in egzotik romanı bana fayda etmedi ve ‘‘Hintler şiddet’’ bütünlüğüm değişmedi.Bunun değişmesi için ‘‘Hintler’’in değişmesi gerekir.* * *OYSA değişmiyor! Yani, tabii ki her şey gibi genel olarak ‘‘Hint alt kıta’’sı ve özel olarak Hindistan da değişiyor ama, yeterince hızlı ve yeterince köklü değişmiyor. Nitekim, şimdi siyasete geçeyim, ‘‘diğer şeçenek’’ anlamındaki ‘‘alternatif’’ kelimesinden yola çıkarak artık kendilerini ‘‘alter-küreselci’’ diye tanımlayan ve ‘‘globalleşme’’yi reddeden kesim, dünden itibaren Bombay şehrinde toplanıyor.Dehşet sefaletle refah zenginliğin bir arada yaşadığı ve varoş dahil nüfusu on sekiz milyona ulaşan bu Hint kenti, ABD Seattle'ı veya Brezilya Porto Allegre'sinden sonra dünyanın dört bir yanından gelen ‘‘sivil toplum kuruluşları’’nı ağırlıyor.Kim ne karışabilir ki, buraya kadar her şey son derece ‘‘normallik’’ arzediyor.Fakat bana göre ‘‘normallik’’ arzetmeyen şeyi, söz konusu oturumun bizzat Hindistan hükümetinin ‘‘patronajı altında’’ gerçekleşmesi oluşturuyor.Yani, Yeni Delhi resmen ‘‘anti küreselleşmeciliğin’’ şampiyonluğunu yapıyor.* * *ÖNCE, Hindu devletin bu tavrındaki ‘‘ruhi kökenler’’ geçmişe uzanır.Çünkü, ülke kurucusu Mahatma Gandhi daima ‘‘bir lokma, bir hırka’’ zihniyetini vaaz etmiş ‘‘kendi kendine yetmek’’ felsefesini düstura dönüştürmüştür.Zaten, kendinden sonraki Nehru da 1956 Bandung Konferansıyla ‘‘tarafsızlar hareketi’’ni başlatmış; ardından kızı İndira ve torunu Raciv'e kadar Hindistan hep ‘‘üçüncü dünyacılığa’’ oynamıştır.Fakat açık konuşalım, o Hindistan az gitti uz gitti; dere tepe düz gitti ve evet belki nükleer silah yaptı ama, işte nihayetinde ancak bir boyu yol gitti!Göstermelik ‘‘komünist’’ (!) etiketine rağmen piyasa ekonomisinin en ‘‘baba’’sını uygulayan ve hiç mi hiç ‘‘anti küreselleşme’’ diskuru çekmeyen Çin'in bugün ulaştığı raddeyle kıyaslandığı takdirde, onun güney komşusu ‘‘yerinde sayıyor’’.Kaldı ki, Amerikan bilişim teknolojine taşeronluk yapmaktan İngiliz ‘‘Rover’’ otomobilleri ihraç etmeye, Hindistan küreselleşme olgusundan bayağı yararlanıyor.Nitekim, ‘‘alter - küreselleşmeci’’lerin buluştuğu ve geniş kitleler için dev bir cazibe merkezi oluşturan o Bombay'dan eğer zenginlik de fışkırıyorsa, ‘‘değirmenin suyu’’, söz konusu teknolojileri dışarıya satın ‘‘altın çocuklar’’ın kesesinden ya da ‘‘Bollywood’’ denilen stüdyolarının gerçek Hollywood için çevirdiği filmlerden akıyor.Ve heyhat, ‘‘Hintler’’ buna rağmen ‘‘anti globalleşmecili’’ye oynuyor, çünkü ‘‘potansiyel şiddet’’in de kökeninde yatan eşitsizliğin suçunu hálá ‘‘öteki’’nde arıyor.
button