Güncelleme Tarihi:
Danimarka’da mahkemenin Roj TV’ye frekans tahsisini yasaklayarak, PKK doğrultusunda yayın yaptığı gerekçesiyle yayın durdurulmasına karar verdiği 3 kanaldan Nuçe (Haber) TV’de Mısır ve Türkiye’deki son gelişmeler ele alındı. BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Nuçe TV’de stüdyo konuğu olurken, Türkiye’de AK Parti Hükümeti’nin sorunların çözümü için adım atmamayı, bunların çözümünü ötelemeyi tercih ettiğini öne sürdü. Tan, Türkiye’deki iktidarın sorunları çözme iddiası ile geldiğini, şu anda patinaj yaptığını iddia ederken; buna örnek olarak başörtüsü, cemevi açılması, Kürtçe eğitim, yerleşim birimleri isimlerinin verilmesi konularını gösterdi.
Tan, Türkiye’nin patinajdan çıkabilmesi için ‘derdi olanlar’ veya ‘Karnı ağrıyan’ kesimler olarak nitelendirdiği Kürtler, Aleviler, dindarlar, laiklerin endişeleri olduğunu söyledi. Altan Tan, bunların bir genel demokrasi şemsiyesi altında siyasi birlikteliği sağlamaları gerektiğini anlatırken şöyle konuştu: "Yeni Türkiye, anayasa, yeni demokrasi ittifakı yeni bir partide veya partilerin ittifakı ile olabilir. Mesela İtalya’da sol zeytin dalı şeklinde denedi. AKP’de, BDP’deki Kürt de Kürkçe ana dilde eğitim istesin. Taleplerini birleştirsin, kanun çıkarsın. Veya CHP’deki, AKP’deki Alevi de cemevi istesin, açılsın. Taleplerin siyasi örgütlülüğü ve birlikte gerçekleştirme aynı partide veya koalisyonda yapılabilir."
"DİNDAR, ALEVİ, LAİK KİTLEYE HİTEP ETMESİ GEREKİR"
Tan, Kürt siyasetinde BDP’nin ön planda olduğunu ancak, en az partilerindeki sayıdaki kadar Kürt’ün AK Parti’ye oy verdiğini söyledi. Batı’daki siyasi güçlerin oluşturduğu Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ile Doğu ve Güneydoğu’daki kapatılan DTP döneminde oluşturulan Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) başarılı olabilmesi için dindar, Alevi, laik kitleye hitap edecek bir perspektifte çalışması gerektiğini ifade ederek şöyle dedi:
"Fakat HDK; daha çok eski Türk solu ve dar bir kulvarda kaldı. Türkiye’nin iktidarı belirleyecek şu an en etkili kitle; dindar, Sünni, demokrat kesim. Bunların desteğini almadan sayısal, organizasyon, iktadar, para, medya, finansman olarak hiçbir şey yapamazsınız. Oraya bir kanal açmak zorundasınız. Kürtler’in arasında da Sünni, Alevi, Şafi, Hanefi, Ezidi, şehirli- köylü, zengin, işçi, ciddi orta sınıf Kürt kitlesi var. Şehirli okumuş yazmış, iyi hayat tarzı isteyen kitle var. Tüm bunları kucaklayacak kitle olması gerek. BDP’ye oy verenlerin yüzde 75.5 oranı Sünni ve Şafi, yüzde 15’i Sünni- Hanefi, yüzde 8’i Alevi Kürt. AKP’ye oy veren kadın seçmenlerin yüzde 80’i, BDP’ye oy verenlerin yüzde 78’i başörtülü. Orada da orta sınıflar, dindar geleneksel kürt kesimi kapsayacak siyaset ortaya koymak gerek. HDK’yı da DTK’yı da kanalize ederken de o kanalları açmanız lazım."
"CHP'NİN İŞİ ÇOK ZOR"
BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Kürtler’in kendilerine güvenmesi gerektiğini, bu gibi konuları konuşmadıkları takdirde sürekli tekrarlamak zorunda kalacaklarını, "Fazla genişlersek bu şemsiye kuş elimden uçar mı" veya "O yönetim kontrol benden çıkar mı" endişelerinden kurtulmak gerektiğini söyledi. TBMM’de ‘2 CHP’ bulunduğunu ileri süren Tan, aynı partideki milletvekillerinden enaz 100’ünün ulusalcı olduğunu, oturulup- konuşulabilecek 15-20 CHP’li ile Kürt meselesininde kısmen anlaşabildiklerini anlatırken, "Bu milletvekilleri İslam ile ilgili özgürlükler konuşulduğu zaman Kemalizm’e doğru savunuyorlar. Profesör bir kadın milletvekili halen ‘Başörtülü kadın milletvekili olmaz’ diyor. CHP’nin işi çok zor. Daha önce söyledim. CHP olduğu müddetçe AKP; Türkiye’nin iktidar partisidir. CHP’nin siyaseten son kullanma tarihi bitmiştir. Yerine bir siyasal çözüm bulunamıyor."
"DEMOKRAT MÜSLÜMANLARI DIŞARIDA TUTAN İKTİDAR OLAMAZ"
BDP’li Tan, sözlerinin son bölümünde önümüzdeki dönemde iktidarın demokrat Müslümanlar, liberaller, Kürtler ve demokrat Aleviler’den oluşacağını savunurken , şöyle devam etti: "Demokrat Müslümanlar’ı dışarıda tutan hiçbir güç, Türkiye’de, Ortadoğu’da iktidar olamaz. Kürt siyasetinde de şu anki BDP, HDK, DTK, PKK siyasetinin de bütün Türkiye ve Ortadoğu’daki gelişmelere göre yeniden ‘formatlanması’ lazım. ‘Şu an bizim siyasetimiz yeterlidir, motorumuz bunu çekiyor’ diyemeyiz. Dersek kendi kendimizi kandırmış oluruz. BDP’yi, HDK’yı, DTK’yı, PKK’yı aynı dile üsluba sokarsak başladığımız yere geliriz. Sıkıntılar var, benim şahsen itirazlarım var. Bu genel dili Türkiye’de de genel siyaset dilinde de demokrat çoğulcu, şemsiye, blok ne derseniz deyin bunu yapamazsak daralma olur. Sizin içinize alamadığınız bütün bu unsurlar dışarıda örgütlenir. Çatışma, gürültü, zorla da bir şey olmayacaksa tüm dünya halklarında ne olmuşsa Kürtler’de de aynı olur. Bu demokratik genişliğin mutlaka önümüzdeki dönemde tartışılması lazım. Bunu BDP olarak başarırsak ana muhalefet partisi oluruz. Kürdistan’da da en büyük ‘tek partisi’ oluruz.’