Güncelleme Tarihi:
Vergi dairesinde ‘yoklama memuru' olarak görev yapan 10 yıllık evli, Muhterem ile Yaşar Şengül çifti, 2006 yılı Aralık ayında iştahsızlık, halsizlik ve solukluk şikayetleri nedeniyle çocukları Alpen Kaan Şengül'ü Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Gevher Nesibe Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniği'ne götürdü. Yapılan muayene ve tetkiklerinin sonucunda Alper'e ‘AML M4' (Lösemi) tanısı konuldu. Bunun üzerine Alper Kaan Şengül kemoterepi tedavisine alındı. İlk iki kemoterapide tedaviye olumlu yanıt veren Şengül, son 2 tedavi olumsuzlukla karşılaştı. Ailenin başka çocuğunun olmaması üzerine yurt dışından uygun ilik aranmaya başlandı. Vücut direnci düşen Alpen Kaan Şengül için anne ve babası konuyu, üniversite bünyesindeki Başkanlığını Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Türkan Patıroğlu'nun yaptığı ve üye olarak Prof.Dr. Mehmet Akif Özdemir, uzman Dr. Yasemin Altuner Torun ile uzman Dr. Ekrem Ünal'ın yaptığı Hematoloji Konseyi'ne götürdü. Konsey,, 1 Nisan 2008 ve 137 sayılı kararında şöyle dedi:
“Hastanın 28 Mart 2008 tarihinde yapılan kan sayımında lökasit sayısının 42230/ milimetreküp olarak, periferik kan yaymasında plastik hücre hakimiyeti saptandı. Hastanın ailesinin ısrarla deneysel tedavi için Almanya'ya sevk istemesi konusu tartışıldı. Erciyes Üniversitesi Pediaitri Hematoloji Bilim Dalı olarak, hastaya yapılacak tedavi kalmadığı, yurt dışına yapılan bütün sevklerin Ankara Numune Hastanesi tarafından yapıldığı ve istenirse doğrudan bu hastaneye başvurabileceği söylendi. Hasta ailenin tüm hassasiyetini ve üzüntülerini paylaşmaktayız.”
Karar üzerine hasta taburcu edilirken anne Muhterem Şengül, yaptığı araştırmalarda Almanya'daki Tübingen Üniversitesi'nden hastalığın zor bir grup olmasına rağmen kemoterapi uygulayarak, anne ve babadan tam uyum olmasa bile nakil yapılabileceğini bunun için 300-400 bin Euro'ya yakın para gerektiğine ilişkin bilgiye ulaştığını söyledi. Yaptığı araştırmalarda aynı tedavinin İsrail'de 151 bin dolara yapıldığı sonucuna ulaştığını belirten anne Şengül, “Çocuğumuzun yurt dışına gönderilerek, tedavisinin yapılmasını istiyoruz” dedi.
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji Onkolojisi Polikiliniği doktorları, Şengül ailesinin Kayseri'de tedavi şansı kalmayan ve kesinlikli kemik iliği nakli gereken Alper Kaan Şengül'ün 2007 yılı şubat ayından bu yana hastaları olduğunu anlatırken, şöyle dedi:
“Bu çocukta yapılan kemoterapi sonucu ‘Relap' dediğimiz, yenileme olmamıştır. Hastanın tedaviye yanıt vermesi gerçekleşmemiştir. Kesin tedavisi için ilik nakli veya kök hücre yani tam uygun verici gerekmektedir. Tedavi süresince ailenin ve bizim girişimlerimiz sonucu uygun verici bulunamadı. Hastanın iliği kemoterapiye dirençli olduğu için 3 kez hemoterapi uygulandı. Minik hastamızın durumu son olarak ailenin isteğiyle hastane konseyine geldi. Burada yapılan değerlendirmede Şengül ailesinin de isteğiyle çocuğun yurt dışına sevki uygun görülerek, hastaneden taburcu edildi. Türkiye'de yurt dışına sevk için ‘hakem hastane' denilen Numune Hastanesin'e raporları gönderdik. Aile ile hastanemiz ve servisimizin sorunu kesinlikle olmamıştır. Hatta, son olarak bir hemoterapi bile yapıldı. Bu hastanın, hastanede kalmasında bir yarar görülmedi. İlaç tedavisi uygulanmadığı, kan verilmediği, kemoterapi ve hemoterapi yapıldığı için hastanede kalması, ‘hastane mikrobu' dediğimiz bakteri kapma riski açısından sıkıntılı olduğundan ve psikolojisi açısından evde kalması uygun görüldü. Yani, hastanın, hastanede kalmasını gerektiren tıbbi olay ortada bulunmamaktadır. Tıbbi deyimle ‘destek tedavisi' şu aşamada kalmamıştır. B konuda hastanemize, servimize ve doktorlarımıza yönelik suçlama yapılırsa bu haksızlık ve vicdansızlık olur.”