Güncelleme Tarihi:
Her yıl tüm dünyadan binlerce turisti ağırlayan Kapadokya deyince aklımıza nefes kesici güzellikteki peri bacalarının arasından süzülen balon manzarası gelir. Sabire Ersan, Kapadokya’nın en eski kadın balon pilotlarından biri. Hikâyesini şöyle anlatıyor:
“Gurbetçi bir ailenin kızıyım. Önce dedem, 17 yaşındayken de babam Almanya’ya yerleşmiş. Türk bir ailede Alman eğitim sistemiyle yetiştik. Her yaz 5-6 hafta akrabalarımızı ziyarete Nevşehir’e gelirdik, yaz tatillerini iple çektiğimi hatırlıyorum. Freiburg’da ticaret yüksek okulunu bitirdim. Anaokulunda, bankada, çocuk doktorunun yanında stajlar yaptım. Ancak hiçbiri bana göre değildi.
BANKACI OLACAKTIM
Almanya’da kalsaydım büyük ihtimalle bankacı olacaktım. Ama masa başı işleri sevmediğimi fark ettim. İlk önce uçak pilotu olmaya karar verdim. Bir yandan da yazları burada balonları görüyor, izlemeyi çok seviyordum. ‘Aslında ben neden balon pilotu olmuyorum’ dedim. Uzun süreler evimden uzak kalacağım bir iş yerine her gün uçabileceğim ama gece yine evime dönebileceğim bir meslek olduğu için uçaklar yerine balon pilotluğunda karar kıldım. Almanya’da bu işin eğitimini veren yerler var. Frankfurt’taki bir balon pilotluğu okuluna başvuru belgelerimi gönderip tatil için yine Nevşehir’e geldim. Henüz 18 yaşındaydım.”
ALMANYA’YA DÖNMEDİM
Ersan 2010 yılında hayatını kökten değiştiren o kararı çok hızlı bir şekilde aldığını söylüyor: “Belki burada bir fırsatım olur da balon pilotluğu eğitimime burada başlarım diye düşünerek o yaz Türkiye’ye gelirken diplomamı da yanımda getirdim. Tam döneceğim hafta balon pilotluğu eğitimi açıldı. Almanya’ya geri dönmemeye ve hayatımı Kapadokya’da balon pilotu olarak geçirmeye karar verdim.”
ADIM ADIM PİLOTLUK
Peki balon pilotluğu gibi tehlikeli bir göreve gelmek için nasıl bir eğitimden geçiliyor? Ersan anlatıyor: “Meteoroloji, seyri sefer, hava hukuku gibi çok farklı dallarda teorik dersler alınıyor. Başarılı olduktan sonra eğitim uçuşlarına geçiliyor. Sonra tekrar uygulama sınavına giriliyor. Başarılı olursanız lisans alma hakkına sahip olabiliyorsunuz. Ama yine hemen uçamıyorsunuz. Önce küçük balonlarda 100 saat uçuş tamamlamak gerekiyor. Bunu da tamamladıktan sonra ilk aşamada 8-10 kişilik küçük balonlar uçurmaya hak kazanıyorsunuz. En büyük balonlar 32 kişilik. Uçuş saatlerini doldurarak yıllar içinde baş pilot oluyorsunuz. Ayrıca tüm pilotlara 2 yılda bir sınavlı lisans yenilemesi yapılıyor.”
YÜKSEKTEN KORKANLARA ÖNERİ
“İnsanlar balona binerken çok heyecanlanıyor. Bazen yükseklik korkusu olanlar geliyor. Onları sakinleştirmek de bana düşüyor. Uzak noktalara bakmalarını, aşağıya bakmamalarını manzaranın tadını çıkarmalarını söylüyorum. Bir kez hiç unutmuyorum. Mısırlı bir pilotla uçuyorum, yardımcı pilotum. Yaşlı bir kadın şöyle ileri doğru baktı ve kilitlendi kaldı, endişelendim. Kadına ‘İyi misiniz?’ diye hamle yaptım. Hiç ama hiç hareket etmiyor. Pilota inmemiz lazım dedim. Ancak bizim inmemiz yine uzun süre alıyor. Vadilerin üzerinden süzülüyoruz o sırada. Mısırlı pilot yapabileceği en hızlı şekilde indirdi balonu. Aşağıya hemen ambulans geldi. Meğer kadın fenalaşmış, tansiyonu düşmüş. Allah’tan büyük bir sorun yaşanmadı. Bu sebeple uçuşlara kesinlikle hamile almıyoruz.”
TEKNİK ÖNEMLİ
Kapadokya’da 200-250 kadar ana pilot olduğunu belirten Ersan, işin püf noktalarını şöyle anlatıyor: “Ben 28 kişilik balon uçuruyorum. O insanların tüm sorumluluğu sende. Her tarafta gözün olmalı. Seni kurtarabilecek motor gibi bir şey yok. Sadece teknik kullanarak balonu indirebilirsin. Sadece bir adet yangın tüpümüz ve yanımızda ateşleme sisteminde bir sorun olursa diye büyük çakmaklar var. Güvenli kalkış-iniş; hepsi pilotun rüzgâr bilgisi ve deneyimine bağlı.
En büyük risk yangın, yüksek gerilim hattına girme, alttan yükselirken üstteki balona çarpma. Rüzgârlı havada sert inişler biraz gerilimli olur.
Uçuşlar artık çok daha kontrollü. Sivil Havacılık Merkezi’nde kontrol pilotları var. O kontrol pilotları son dakikaya kadar bizim o günkü hava durumunda uçuş yapıp yapamayacağımıza karar veriyor. Rüzgâr çoksa uçuşu iptal ediyoruz.”
HER GÜN SÜRPRİZ BİR ROTA
“Kışın sabaha karşı 04.00’te, yazın 02.00-03.00 gibi mesaimiz başlıyor. Her gün farklı bir tarafa uçuyorsun, aynı yerde kalmıyorsun. Bir gün Avanos’a gidiyorsun başka bir gün Paşabağ’a... Yükseliyorum alçalıyorum diğer balonların gittiği yere bakıyorum. Ona göre ayarlayıp vadilere giriyorum. Ateşleme ile birlikte rüzgârın izin verdiği yere gidiyorum. Nereye gideceğim her gün bir sürpriz.”
BENİ GÖRÜNCE PİLOT OLDU
“Etrafımdaki insanlara sık sık bu mesleğin güzelliklerini anlatmaya çalışıyorum. Örneğin bugün yanımda yardımcı pilot olan Gülistan benden ilham alarak bu mesleğe başlamış. Bunu duyduğumda çok mutlu oluyorum. İnsanlara bu keyifli mesleğe başlama arzusu aşılayabiliyorsam ne mutlu bana.”
KOLLARIM KASLANDI
“Şu anda toplam 15-20 kadın pilot var. İlk Almanya’dan gelip eğitimlerimi aldığım zaman 18 yaşındayım, o dönemde en genç kadın pilottum. Zaten o zamanlar sadece birkaç kadın pilot çalışıyordu. Arkamdan ‘Kızdan pilot olur mu’ diye çok konuşmuşlar. Ama kimse benim yüzüme söyleme cesaretini kendinde bulmadı. Şu anda ise böyle bir durum söz konusu değil. Fiziki anlamda zorlayıcı bir iş, mesleğe başladıktan sonra kollarım kaslandı. Ama kadınlar mükemmel bir şekilde bu mesleği yürütüyor.”
GELİRİ ÇOK İYİYDİ
“Eski yıllarda pilotların büyük bölümü yabancıydı. Daha sonra yerli pilotların sayısı arttı. Bu işin geliri de çok iyiydi. Euro ile kazanıyor, prim alıyorduk. Ancak pandemi ile birlikte yolcu sayıları düşünce gelir de azaldı. Yine de güzel bir kazancı olduğunu söyleyebilirim.