Almanya’da ünlüler müdavimi oldu... Haydi yemeğe Osman'ın Kızları'na

ALMANYA’da nereye gitseniz bir dönerciyle karşılaşabilirsiniz. Ancak zengin Türk mutfağının örneklerinin yenilebileceği çok da fazla yer bulunmuyor. 10 yıl önce Türk yemeklerini Almanlara sevdirme arzusuyla yola çıkan iki girişimci arkadaş Arzu Bulut ve Lale Yanık, açtıkları restoranı bugün Berlin’in en önemli lezzet durağı haline getirmeyi başardı. İşçi çocukları olan Bulut ve Yanık, “Önce ismimiz dikkat çekiyor, sonra ortam ve lezzetler. Almanya’da da gastronomi dünyasında erkek egemen bir sistem var. Ama kadınlar çok destekleniyor. Bu lezzetleri Alman gastronomi dünyasına tanıtmaktan çok mutluyuz. Osman’ın kebabı, ahtapot, humus, şakşuka en sevilen yemeklerimizden” diyor.

BAVUL ÇOCUKLARI

Arzu Bulut ve Lale Yanık’ı yakından tanımak istiyorum. Bulut, anlatıyor:

“Almanya’da doğdum, burada yabancılar için anaokulu olmadığı için aileler çocuklarını Türkiye’ye gönderiyordu. Ben de Muş’un Varto ilçesine bağlı bir köyde anneanemin yanında büyüdüm. 4 yaşında tekrar Berlin’e geldim. Burada büyüdüm. Ailede herkesin kafasında çalışıp geri dönelim düşüncesi vardı. Bizlere bavul çocukları denirdi. Türkiye ile Almanya arasında gidip gelirdik. Ailede okuyan olmadığı için üniversite okumak uzak bir fikirdi ama ben okullarda başarılı oldum ve işletme bölümünü bitirdim. Ailemden ayrı eve çıkmak istedim, o dönemlerde bu çok büyük bir istekti. Ailem Berlin’in batı tarafındaydı ben ise Doğu Berlin tarafına kaçtım. Çok kalabalık bir aileden geliyorum. Bütün köyümüz buraya gelmişti. Yaşadığımız binada herkes akrabamızdı. Sürekli yemek yapardık.”

Doğu Berlin tarafında Türk yemeklerinin yapıldığı bir yer olmaması Bulut’un dikkatini çekmiş: “Sadece dönerciler vardı. Öğrencilikte annem benim evime sarma, içli köfte gibi yemekler yapar gönderirdi. Bu lezzetleri arkadaşlarıma sunduğumda çok sevdiler. Alman arkadaşlarım neden bunları yemek olarak dışarıda hiç yiyemiyoruz diye şaşırıyorlardı.” Daha sonra Bulut’un aklında yavaş yavaş yemekle ilgili bir şeyler yapma fikri oluşmuş:

2007’DE İLK DAVET

“2007 yılında arkadaşlarıma büyük bir davet verdim. Annem ve ben yemek yaptık tüm Alman arkadaşlarımı Türk yemekleri gecesine çağırdım. 25 kişi gelecek diye beklerken 66 kişi geldi. Ben de büyük bir yer tuttum. Yemeklere büyük ilgi oldu. O etkinliğe şimdiki ortağım Lale de gelmiş, o zamanlar yakın arkadaş değildik. Amacım annelerimizin yaptığı yemekleri tanıtmaktı. Ben ondan sonra ayda bir bu etkinliği yapmaya başladım, ufak bir ücret alıyordum gelenlerden. Daha sonra yılda bir İstanbul gezisi düzenlemeye başladım. Yine yemek üzerine bir geziydi. O geziler sırasında Alman arkadaşlarımın Türk yemeklerinin hangilerini sevdiklerini gözlemleme fırsatım oldu ve Berlin’de hiç böyle bir şey olmadığı için bir plan yaptım ve restoran açmaya karar verdim. Tam o dönemlerde de Lale ile sokakta karşılaştık, projemi ona da anlattım. Birlikte yapmayı teklif ettim.”

HAYAL BİLE EDEMEZDİK

O sırada sözü Lale Yanık alıyor ve “İkimizinde de asla böyle büyük restoran tecrübesi yoktu. Gündüz börek, sulu yemekler, meze gibi şeyler yaparız diye hayal ettik. Şu an geldiğimiz noktayı hayal bile edemiyorduk” diyor.

DÜKKÂNI BİZE VERMEDİLER ÇOK PİŞMANLAR

LALE Yanık ise 4 yaşında ailesiyle birlikte Münih’e taşınmış. Tiyatro okuduktan sonra uzun süre oyunculukla ilgilenen Yanık, evinde misafir ağırlamayı seven biri. Yanık anlatıyor: “Arkadaşlarım hep bir restoran açmam gerektiğini söylerdi. Benim de yavaş yavaş bu fikir kafamda gelişmişti. Arzu bana bu teklifi yapınca konu ciddileşmeye başladı. Güzel bir dükkân bulduk. Ama o dükkânı bize vermediler. Çünkü daha önce hiç restorancılık yapmamışız bu yüzden batarız diye düşündüler ve vermediler. Daha sonradan o ev sahibi arkadaşımızın arkadaşı çıktı. Şimdi çok pişmanlar.”

ADI MERAK UYANDIRIYOR

ARZU Bulut, Osmans Töchter isminin insanlarda merak uyandırdığını anlatıyor. Restoranı açtıklarında ise esas mücadele başlamış. Lale Yanık anlatıyor: “Restoranı ilk açtığımızda menü çok farklıydı. Amacımız Türk mutfağını tanıtmaktı. Ama bizde yemeklere yeni yorum katma merakı var. Aslında bu sayede fark yarattık. Mesela sigara böreğini neden sadece beyaz peynirle yapıyoruz? Sigara böreğine balkabağı, peynir, ceviz ve soğanı karıştırsak böyle bir iç harç yapsak nasıl olur? Ya da Girit ezmesine, humusa nasıl bir dokunuş yapsak daha da güzel olur? Böyle şeyleri deneyerek hem Türk yemeklerini tanıttığımız hem de farklı lezzetlere ulaştırdığımız bir menü oluşturduk. Hiç reklam yapmadan kulaktan kulağa yayılarak önce bölgenin sonra Berlin’in en prestijli restoranlarından biri haline geldik.”

ALMAN ŞEFLER VE TÜRK EV KADINLARI

ARZU Bulut sistemi oturtmaya çalıştıkları dönemleri anlatıyor: “Almanya’daki Türk ev kadınlarını ve Alman bir şefi işe aldık. Hep birlikte hem Alman şefe Türkiye’nin lezzet mantığını anlatmaya çalıştık, hem Türk ev hanımlarından tecrübelerini katmalarını istedik hep birlikte ortaya böyle yenilikçi bir menü koyduk. 3-4 yıl büyük mücadele verdik. Değişen şefler bir türlü Türk yemeklerinin mantığını anlayamıyor, istediğimiz lezzetleri sürekli hale getiremiyorduk. En son Türkiye’ye gittik. Oradan şefleri Berlin’e davet ettik. Hep birlikte yine menümüzü yeniledik o reçeteleri de bizde çalışan ev hanımlarıyla birlikte uygulamaya koyduk. Biz zaten onlarla aile gibi olduk sanki kendi çocuklarına yemek yapar gibi yapıyorlar.”

ÜNLÜLERİN UĞRAK YERİ

Til Scwaaiger çok uzun yıllardır geliyor. Geçenlerde devlet bakanı ve 8 büyükelçiye büyük bir yemek verdik. 2017’de o dönemki İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble çok sık gelirdi. Biz artık gelen ünlü konukları takip edemez olduk. Çok meşhur biri gelirse birkaç koruma görüyoruz. Oradan anlıyoruz ünlü olduklarını.

EN SEVİLEN YEMEKLERİ

Osman’ın kebabı çok meşhur. Güveçte ahtapot yapıyoruz sırf onun için gelenler çok var. Bir gün bir müşteri rezervasyon için aradı. ‘Hiç yer yok maalesef saat kaçta gelmek istiyorsunuz?’ dedim. Kadın ‘Saatin önemi yok benim bu gece o ahtapotu yemem lazım’ diye bağırmaya başladı. Gelen konukların kendilerini evlerinde gibi hissetmesi bizim için çok önemli. ‘Türk mutfağının bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum sizin sayenizde öğrendik’ diyorlar.