Almanya’dan Rusya’ya, Avustralya’dan Kanada’ya Lejyoner Türk imamlar

Güncelleme Tarihi:

Almanya’dan Rusya’ya, Avustralya’dan Kanada’ya Lejyoner Türk imamlar
Oluşturulma Tarihi: Ekim 23, 2005 00:00

Her ne kadar resmi unvanları ‘din görevlisi’ ise de onları ‘lejyoner imam’ olarak tanımlamak, yerine getirdikleri misyona çok daha uygun olsa gerek. Diyanet’in yurtdışına gönderdiği imamlar, hem başka bir dinin hakim olduğu ülkelerde görev yapıyorlar; hem de o ülkelerde yaygın olan farklı İslami cemaat ve gruplara rağmen misyonlarını yerine getirmeye çalışıyorlar.

21 yıldır Almanya’dan Avustralya’ya, Amerika’ya, dünyanın her yerine gidiyorlar. 80’li yıllarda maaşlarının yurtdışı kaynaklı şeriatçı bir kuruluşça karşılandığı ortaya çıkınca Rabıta Skandalı adıyla anılan büyük bir tartışmaya konu olmuşlardı. Bugün sayıları bini aşmış durumda. Türkiye’deki binlerce imam arasından özel olarak seçilip tayin oldukları yere gitmeden önce özel bir eğitimden geçiriliyorlar. Eğitimlerine yabancı elçilik yetkilileri de katılıyor. Görevlerini oradaki Türk kökenli cemaatin kültüründen uzaklaşmaması için çalışmak olarak özetliyorlar. Hatta içlerinde yeni tayini çıkan bir imam, ‘Gerekiyorsa gidip onları barda, diskoda, sokakta, neredeyseler orada bulacağım’ diyor.

BATI KENDİ MÜSLÜMAN DİN ADAMLARINI YETİŞTİRMEK İSTİYOR

Dış İlişkiler Daire Başkanı Ali Dere’ye göre, 11 Eylül olayı, ‘eskiden beri var olan aysbergi ani bir hareketle’ ortaya çıkardı. 11 Eylül, başta Avrupa olmak üzere Batı’daki Müslümanların zaten o güne kadar farklılıkları nedeniyle yaşadıkları sorunlara bir de şiddetle birlikte anılma gibi başka bir boyut ekledi. Müslümanların o ülkelerde sosyal yaşamını güçleştiren bu değişim, Türkiye’nin Avrupa’ya din görevlisi göndermesini de yakından etkileyeceğe benziyor. İlk açıklamalar Dere’yi şimdiden kaygılandırmış:

‘Hollanda, yurtdışından din görevlisi kabul etmeme kararı verdi. Henüz uygulamaya geçmediler ama hazırlanıyorlar. Benzer açıklamalar Danimarka ve Avustralya’dan da geldi. Yakında başka ülkelerden de benzer sesler yükselebilir çünkü kendi aralarında bir söylem birliği oluşturmaya çalıştıklarını görüyoruz. Mahallinde din görevlisi yetiştirme projeleri var. Örneğin Hollanda hükümeti bir üniversitede din görevlisi yetiştirilmesi için bütçe ayırdı. Bereket şu ana kadar bizim din görevlilerimizle ilgili en ufak bir şikayetleri yok. Çünkü bizim personelimiz dört dörtlüktür.

İZZET TOSUN (Dış ilişkiler Dairesi Yöneticisi)

Yurtdışındaki çocuklara ulaşmanın en kolay yolu annelerdir

Buradan yurtdışına giden ilk kuşak, buranın kültürünü almış olduğu için erozyondan etkilenmemiş. Ama ikinci kuşak, ne anadilini yeterince biliyor, ne de oranın dilini. Ben onlara kayıp kuşak diyorum. Arkadaşlarımıza seminerlerde o çocuklara ulaşacak yolları bulmalarını söylüyoruz. Bunun en kolay yolu da annelerdir. Çünkü çocuklarla asıl onlar ilgileniyor. Annelerle de bayan görevlilerimiz daha rahat ilişki kurabiliyor. Halen yurtdışında çeşitli ülkelerde 17 bayan görevlimiz var ama bayan görevlileri yavaş yavaş çoğaltmaya başladık.

İLK TÜRK İMAM 21 YIL ÖNCE GİTTİ

‘Lejyoner imamlar’ın miladı, 1984 yılı. O tarihe değin Diyanet, yurtdışına tek bir imam bile göndermemişti. Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk işçileri, kendi yaptıkları camilere, mescitlere gereken imamları da kendileri buluyorlardı. Bu durum, Radikal İslami grupların, tarikatlar ve cemaatlerin oluşmasına elverişli bir zemin yaratıyordu.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dolayısıyla Diyanet, 1984’te bu işe el attı. Diyanet’in resmi görevlileri, ilk kez o yıl bavullarını toplayıp, önce Almanya’ya, sonra diğer Avrupa ülkelerine doğru yola çıktılar. Ancak yaşanan skandal, 1987’te patladı. Gazeteci Uğur Mumcu, Diyanet’in gönderdiği imamların Suudi Arabistan kökenli ‘Rabitat-ül Alem-ül İslam’ adlı kuruluştan maaş aldıklarını belgelemişti. Laik devletin görevlileri, nasıl olur da şeriatçı bir örgütten maaş alırdı? Günlerce tartışıldı bu uygulama. Sonunda Rabıta ile Diyanet’in parasal ilişkisi kesildi de tartışma öyle noktalandı.

ÜÇ KATEGORİDE SAYILARI 1027’YE ULAŞTI

İlk yıllarda sayıları tek haneli rakamlarla ifade edilen yurtdışındaki din görevlisi sayısı, bu yıl itibarıyla 1027’ye ulaşmış durumda. Bu görevlilerin 678’i Almanya’da, kalanı ise Avustralya’dan Kanada’ya, Amerika’dan Rusya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada faaliyet gösteriyor.

Diyanet’in yurtdışındaki din görevlileri üç kategoriye ayrılıyor:

1) Birincisi Türk Cumhuriyetleri ve Balkanlara gönderilenler. Bu görevlilerin maaşları Diyanet ve Diyanet Vakfı bütçesinden karşılanıyor.

2) İkinci kategori, Ramazan, Kurban Bayramı gibi dönemlerde geçici görevlendirilenler. Geçici görevlilerin ücretlerini ve kalacak yerlerini davet eden Türkiye kökenlilerin kurduğu dernekler ve vakıflar karşılıyor. Halen Almanya’da 800’e yakın dernek, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) çatısı altında örgütlenmiş durumda.

3) Üçüncü ve asıl kategori ise Diyanet’in sınavla seçerek kursa tabi tuttuğu, nihai olarak da Dışişleri, Kültür, Maliye bakanlıkları görevlilerinin de katıldığı Ortak Kültür Komisyonu’nun mülakata aldığı iki yıllığına atanan imamlar. Bu imamların maaşlarının tamamı devlet tarafından karşılanıyor.

EĞİTİMLERİNE YABANCI ELÇİLİKLER KATILIYOR

Bu yıl 300’e yakın kadro için, fakülte mezunu ve en az beş yıllık deneyimi olan 1600 imam başvurdu. Geçen ay 10 ayrı kentte yapılan sınavı bağımsız bir şirket değerlendirdi, şimdi imamlar, Diyanet’te mülakata tabi tutulacaklar. Sınavları başarıyla geçecek olanlar, gidecekleri ülkenin yabancı dilinin de öğretilmeye çalışıldığı 400 saatlik bir eğitime tabi tutulacaklar. Bir kısmı Bursa’da, bir kısmı da Ankara’da eğitilecekler.

Geçen yıl seçilenlerin katıldıkları kurslar ise yeni sona erdi. Ankara’daki kursları Diyanet ve Almanya Büyükelçiliği birlikte düzenledi. Sabahları dini-mesleki konular ve Almanca öğretilirken, öğleden sonraları Goethe Ensitüsü’ndeki derslerde Alman görevliler, ülkeleriyle ilgili bilgi veriyorlar. Gelecek yıl, Fransa’ya gidecekler için de Fransa Büyükelçiliği ile ortak program düzenlenecek.

CEMAATLER ÜSTÜYÜZ MİSYONER DEĞİLİZ

Beş ay kadar süren eğitim sürecinin temel amacı, hem imamların dil engelini aşmalarını sağlamak, hem de oradaki ilişkilerini doğru kurmalarına yardımcı olmak. O nedenle eğitimler sırasında gidecekleri ülkedeki siyasi ve sosyal yapının yanı sıra oradaki farklı Müslüman cemaatler, yapılanmalar da anlatılıyor ve ilişkilerini nasıl yürütmeleri gerektiği öğretiliyor.

Bu noktada bir sıkıntı olduğunu Dış İlişkiler Daire Başkanı Ali Dere de kabul ediyor. Başka ülkelerden olanların değil ama Türkiye’den gitmiş olanların kurdukları cemaat yapılanmalarının Diyanet’in faaliyetini farklı yorumlayabileceklerini ifade ediyor. Dere, ‘Diyanet’in bütün bu örgütlenmeler ve cemaatlerin üzerinde bir konumu olduğu’nun altını çiziyor.

Ayrıca gönderilen imamların faaliyetinin ‘misyonerlik’ olmadığını da vurguluyor Dere. Yani insanları Müslüman yapmaya çalışmadıklarını, sadece Müslümanlara din hizmeti verdiklerini dile getiriyor. ‘Lejyoner imamlar’a yükledikleri temel görevi, tek cümleyle şöyle özetliyor:

‘İnsanlığın ortak değerlerini ön plana çıkaran, gidilen toplum içerisinde kendini kanıtlayarak yaşamayı önceleyen bir anlayışı, dolayısıyla insanımızın orada huzur içerisinde ve uyum sorunu olmadan yaşamasını öğretmek.’

PORTRELER

FUAT GÖKÇEBAY: İlahiyat önlisas programı mezunuyum. Sincan’da imam-hatip olarak görev yapıyorum. 10 yıllık görevliyim. Almanya’nın Frankurt şehrine gideceğim. Almanca’yı kursta yeni öğrendim. Şunu biliyorum ki doğa boşluk kabul etmiyor. Türkçe bilmeyen gurbetçi çocukları gördüm. Bu çok acı bir durum. Oradaki insanların Türkiye ile bağlarını pekiştirmek, asimile olup kaybolup gitmelerini önlemek bence çok önemli. Hocalarımız seminerde bize öğrettiler, gerekiyorsa gidip onları barda, diskoda, sokakta, neredeyseler orada bulacağım. Onlara ulaşmaya, Müslüman Türk kimliğini unutturmamaya, unutanlar varsa hatırlatmaya çalışacağım.

DURMUŞ SERİM: 1997 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldum. Diyanet’te dokuzuncu yılımdayım. Mezhepler Tarihi ana bilim dalında yüksek lisans yaptım. Almanya’ya, Essen eyaletine gidiyorum. Almancam derdimi anlatabilecek düzeyde. Oradaki vatandaşlarımız şu son üçüncü kuşağa kadar ne oralı olabilmişler, ne de gurbetçilikten kurtulabilmişler. Onların burayla bağlarını da gevşetmeden oraya entegrasyonunda görev yapabilmek istiyorum. Sadece cami görevi yapmayacağım, hedefim camiye gelmeyen gurbetçilerimizle de ilgilenmek.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!