Güncelleme Tarihi:
Avrupa, bir yandan ekonomik kriz ve seçimler gibi iç meseleleri, bir yandan da İran ile İsrail arasındaki bitmek bilmeyen gerginlik, Suriye çıkmazı, Arap ülkelerindeki isyanlar gibi dış politika konuları arasında hayli yoğun ve yıpratıcı bir süreçten geçiyor.
İstanbul Kültür Üniversitesi bünyesinde küresel politikanın nabzını tutan Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi (GPOT), sosyal demokrasiyi teşvik etmek üzere 100’den fazla ülkede faaliyet gösteren bağımsız kuruluş Friedrich Ebert Vakfı (FES) ile birlikte, Alman Federal Meclisi’nden önemli bir ismi, bu konulara değinmek üzere konuk etti.
Federal Meclis’in sosyal demokrat üyelerinden, İsrail ile ilişkilerden sorumlu parlamento grubunun başkan yardımcısı Christian Lange’nin konuşmacı olarak katıldığı yuvarlak masa toplantısı, “Almanya, İsrail ve Arap Dünyası Arasındaki İlişkiler” başlığı altında interaktif bir sohbete dönüştü.
SURİYE, AB GÜNDEMİNİN ÖNCELİKLİ MADDESİ DEĞİL
Euro bölgesinin halen kanayan yarası olan borç krizinden söz ederek konuşmasına başlayan Lange, Yunanistan’daki genel seçimler sonrasındaki hükümet arayışlarının başarısızlıkla sonuçlanmasının bölgede zaten var olan endişeyi daha da artırdığını belirtti.
Toplantının başlığı her ne kadar Ortadoğu ve İsrail’i odak noktasına koymuş olsa da Lange’ye göre, Avrupa’nın asıl gündemi ne İsrail ne Suriye ne de başka bir dış siyaset konusu. AB ülkeleri dikkatini, bir türlü atlatamadıkları ekonomik krize odaklamış durumda.
Alman parlamenter bir soruya yanıtında, “Suriye Ortadoğu’nun meselesidir, Avrupa Birliği’nin bir numaralı gündem maddesi değildir” derken, İsrail-İran ilişkileri ve Suriye’ye müdahale mevzularında ABD müdahil olmadan hareket edilemeyeceğini de vurguladı.
NETANYAHU ÇÖZÜMSÜZLÜKTE KARARLIFES Türkiye Direktörü Micheal Meier, Christian Lange, GPOT Direktörü Dr. Mensur Akgün (Soldan sağa)
Lange, İsrail ile Filistin arasındaki yıllardır sonuç alınamayan müzakere girişimlerine, üyesi olduğu Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) bakış açısını, “Filistin’in - ABD, BM, AB ve Rusya’dan oluşan- Ortadoğu Dörtlüsü’nün şartlarına uyması durumunda devlet olarak tanınması gerektiğini düşünüyoruz” ifadesiyle özetledi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Filistin ile ilgili olumlu yönde bir politika değişikliğine gidip gitmeyeceği sorusuna Lange, önce “Bilmiyorum” diye yanıt verdi, sonra biraz daha cesur davranarak, İsrail’de ekonomi ve güvenlik açısından şu an bir sıkıntı olmadığını, bu sebeple Netanyahu’nun herhangi bir değişiklik düşünmeyeceğini ifade etti.
Lange, böylece toplantı salonundaki konukların, İsrail Başbakanı’nın Filistin meselesinde gerçek bir çözüm arayışında olmadığı yönündeki yorumlarını da doğrulamış oldu.
YUNANİSTAN İÇİN HOLLANDE YENİ BİR UMUT OLABİLİR
Toplantı sırasında, hayatında ilk kez Türk kahvesinin tadına bakan ama hararetli sohbet nedeniyle bitirmeye fırsat bulamayan Alman parlamenter, Avrupa’nın şu sıralar en çok konuştuğu “Yunanistan Euro’dan çıksın mı, kalsın mı” ikilemine de değindi.
Lange’ye göre, Yunanistan’ın para birimini değiştirmesi için illa ki AB’den çıkması gerekmiyor, ama Almanya Yunanistan’ın Euro’dan çıkmasını da istemiyor. Böyle bir gelişmenin Almanya’nın menfaati açısından uygun olmadığını dile getiren Lange, Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı François Hollande’ın AB’ye getireceği yeni soluğun, borç batağındaki Yunanistan açısından olumlu etkisi olacağını düşünüyor.
FRANSA’YI CİDDİ BİR SINAV BEKLİYOR
Kendisi gibi sosyalist olan Hollande’ın seçilmesinden duyduğu memnuniyeti gizlemeyen Lange’nin görüşü, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in de sıkı dostu Nicolas Sarkozy gibi hızlı bir düşüşte olduğu yönünde. O da tıpkı Hollande gibi, krizden çıkışın sadece kemer sıkmakla değil, aynı zamanda yatırıma yönelmekle mümkün olacağına inanıyor.
Lange, Fransa’da genel seçim sonuçlarından memnun olsa da Haziran’da yapılacak parlamento seçimleri sonrası için endişe ettiğini belirtti ve ülkede otomotiv başta olmak üzere kimi sektörlerde ciddi sıkıntıların baş gösterebileceğini, işsizliğin sarsıcı olacağını söyledi. Fransa’nın bu zorlu sınavdan başarıyla çıkması, başta Almanya olmak üzere tüm AB ülkelerini yakından ilgilendiriyor.
MERKEL ENİNDE SONUNDA PES EDECEK
Avrupa’nın refahı için anahtar sözcüğün “ekonomik istikrar” olduğunu belirten Lange, Hollande’ın mali disiplin anlaşmasının revize edilmesi taleplerine karşısında Merkel’in olumsuz tutumunu hatırlatınca da “Merkel’in hem bize hem de François Hollande’a ihtiyacı var” diyerek, Alman Başbakan’ın eninde sonunda geri adım atacağının sinyalini verdi.
Yunanistan ve Fransa’daki seçimlerde, aşırı sağ ve aşırı solun beklenmedik yükselişini nasıl yorumladığını sorduğumda Lange, bu durumun işsizlik ve güvensizliğin yarattığı geçici bir tercih olduğunu, iki tarafın da eninde sonunda merkeze kayacağı öngörüsünü dile getirdi.
“Peki, güvensizlik ne zaman aşılır?” deyince, kimsenin net bir cevap veremediği bu soruya, Lange’den de yanıt gelmedi. Görünen o ki Avrupa’da hükümetler değişse de ekonomik kriz buz gibi bir gerçeklik olarak varlığını sürdürmeye devam edecek ve bu konu, AB ülkeleri için uzun müddet birinci gündem maddesi olarak kalacak.
https://twitter.com/seblakutsal
Sebla Kutsal