Alman medyasında bir ‘Örtü’

Güncelleme Tarihi:

Alman medyasında bir ‘Örtü’
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2011 00:00

Kübra Gümüşay Yücel, Alman medyasında köşe yazısı kaleme alan ilk ve tek başörtülü yazar. Şu sıralarda Hamburg Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde bitirme tezi yazan Kübra G. Yücel, sol eğilimli Taz gazetesinde, iki haftada bir ‘Das Tuch-Örtü’ başlığı altında yazılar kaleme alıyor.

Haberin Devamı

22 yaşındaki yazar, “Artık Almanya’da kültür, sanat, finans alanında çalışan elit Müslüman bir kitle oluşuyor” diyor 

- Almanya’da mı doğdunuz?
- Hamburg’da doğup büyüdüm. Beş kardeşiz ve en büyüğü benim. Babam serbest meslekle uğraşıyor. Annemse alternatif tıp eğitimi aldı.
- Sol eğilimli Taz ile tanışmanız nasıl oldu?
- Üniversitenin ilk yıllarında, 2008 yılında Taz’da staj yaptım. Güzel bir staj dönemi oldu. Çok iyi anlaştım. Sağ ve solun benim için aslında pek bir önemi yok. Üniversitedeki arkadaş çevremin çoğu sol eğilimliydi. Fakat onlar Alman solculardı. Türk solcularıyla pek iletişimim olmadı. Türkiye’de solculuk genelde din karşıtlığı olarak algılanıyor. Almanya’da, Avrupa’daysa farklı. Taz’da çok güzel tecrübe kazandım. Sonra webblog’um popüler olmaya başladı. Taz başörtülü bir köşe yazarı istedi. Yazısını gönderenler arasından beni seçtiler.
- Yazılarınızda belirli konular var mı?
- İslamiyet, siyaset, uyum, günlük yaşam, bir ülkede yabancı olmak nasıl bir his gibi konular... Kadınların durumunu yazıyorum. Dili konuşamamak, dili öğrenmemek, dışlanma sorunları... Karşılaştıkları sorunları aktarabilecekleri bir platform yok. Ben de bunları dile getirmeye çalışıyorum.
- Taz’dan size konu talebi geliyor mu?
- İlk başta konu teklifinde bulunuyorlardı. Zaman içinde benim için önemli olan konuları dile getirmeye başladım. Kimseyi temsil edemem, etmiyorum da. Ben kendi adıma yazıyorum. İlk başta tüm Müslümanları temsil ediyorum gibi bir hissiyata kapıldım. Eğer şunu yazarsam şu Müslümanları kızdırırım, eğer bunu yazarsam bunları kızdırırım gibi düşünmeye başladım ama zamanla için bunu aştım.

Haberin Devamı

MÜSLÜMANLARI DA ELEŞTİRİYORUM

- Yazılarınızda Müslümanlara yönelik eleştiride de bulunuyor musunuz?
- Kendini Müslüman kimliğiyle tanımlayanların da kusurları var elbette. Beğenmediğim bu
konuları dile getiriyorum. Mesela zorla evlilikler konusunda ben de yazdım ama kimseyi, hiçbir kültürü yargılamadım. Bunu yazarken, açıklamaya çalıştım. Niyetleri ne, neden böyle bir şey var ve bunun kökeni nereden geliyor? İslam’dan geldiği algısını yaymaya çalışanlar var. Bunun böyle olmadığını anlatıyorum.
- Yazılarınız çok tepki alıyor mu?
- İyi ve kötü tepkiler... Mesela bir Nazi yanlısı ölüm tehdidinde bulundu, ciddiye almadım. Müslüman okuyucular teşekkür ediyor. 
- Gazete köşenize ‘Das Tuch-Örtü’ adını vermek sizin tercihiniz miydi?
- Gazete belirledi. Benim tercihim değildi.
- Rahatsızlık duydunuz mu bu isimden?
- Yorum yok. Artık alıştım. İnsanlar ‘Kübra’nın köşe yazısı’ diye okuyor. Adına bakmıyorlar bile.
- Almanya’daki Müslümanların durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Almanya’da kendisini hiçbir zaman Müslüman olarak tanımlamayan insanlar bile ‘Müslüman’ damgası yedi. Artık isteseler de istemeseler de bu kimlikle yaşamak zorundalar. Bu nedenle, “Müslüman kim” sorusuna cevap vermek gerekir. Müslümanlığı belirgin insanları kastediyorsak bu alanda çok daha olumlu bir gelişim var. Burada doğup büyüyen gençler bu kimlikle daha özgüvenli oldular. Toplumun özgüveni olması önemli bir avantaj. Artık Müslüman kimliğiyle tanıtan yönetmenler, ressamlar, sanatçılar, yöneticiler, var. Kendilerini ‘Alman Müslüman’ kimliğiyle tanımlıyorlar. Yani Almanya’da elit bir
Müslüman kitle oluşmaya başladı.

Haberin Devamı

SİYASET OKUDUKTAN SONRA YAZMAK DAHA ZEVKLİ OLDU

- Yazı merakınız nereden geliyor?
- Daha okula başlamadan okuma yazmayı öğrendim. Siyaset okumaya başladıktan sonra yazmak daha da
zevkli olmaya başladı. Hamburg Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeyken profesyonel yazı hayatım başladı. Hamburg’da bir gençlik dergisinin baş editörlüğünü yaklaşık iki yıl yaptım. Bu süre içinde Hamburg Genç Gazeteciler Derneği’nin yönetiminde de yer aldım. Ancak, editörlük bana yetmiyordu. Bu nedenle kendi yazılarımı yayınlayacağım bir webblog kurdum.  İngiltere’de Müslüman İngilizlerin çıkardığı
Emel adlı  İslami bir yaşam tarzı dergisinde staj yaptım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!