Deniz İNCEOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Ekim 05, 2008 00:00
Birkaç hafta önce Frankfurt-Hannover treninde yanımda genç bir kız oturuyordu. Elindeki kitaba şöyle yan gözle bakınca Perihan Mağden okuduğunu gördüm ve "Yaşasın, bir Türk’le yan yana düştüm ve yol boyunca biraz sohbet edebilirim" diye düşündüm.
Ama kıza merhaba deyince sohbet Almanca devam etmek zorunda kaldı, kız Türk değil Alman’dı. Elindeki kitap hakkında konuşmaya başladık. "Çok güzel bir kitapmış" dedi kız. "Bu kadar çılgın yazarlarınız olduğunu bilmiyordum. Biz burada sadece Orhan Pamuk’u yakından tanıyoruz. Sadece kitap fuarına onur konuğu olduğunuz için merak edip başka bir yazarın kitabı diye satın aldım. Kesinlikle daha fazla tanıtım yapmalı ve diğer yazarlarınızı da tanıtmalısınız." Gerçekten de Almanya’nın saygın kitapçılarının vitrinleri eski, yeni birçok Türk yazarının kitaplarıyla süslü. Bunun iki nedeni var: Birincisi 3 yıldır yerli eserleri yabancı dillere çeviren TEDA projesi. İkincisi ise Frankfurt Kitap Fuarı’nın onur konuğunun Türkiye olması.
Kültür Bakanlığı’nın TEDA projesi sayesinde son 3 yılda 100’den fazla Türk kitabı Almanca ve farklı dillere çevrildi. Bu yıl Frankfurt Kitap Fuarı’nın da onur üyesi olduğumuz için 300’den fazla yazarımızın kitabı Almanca’ya çevrilmiş durumda. Frankfurt’ta büyük kitapçıların bazıları vitrinlerini bizim kitaplarımızla süsledi bile.
Türkçe kitapların 45 ülkede kendi dillerinde yayımlanmasını sağlayan TEDA projesi (Çeviri ve Yayım Destek Projesi) yabancılar örnek alınarak hazırlandı. En önemli model İngilizler: British Council aracılığıyla, Fransızca’nın asırlara dayalı egemenliğini kırdılar. Bunu sistemli bir şekilde yaptılar, edebiyatlarını tanıttılar. Aynı şekilde Almanlar Goethe Enstitüsü’yle, İspanyollar Cervantes’le, Yunanlılar Ekebi’yle bunu yaptı.
Bu mücadeleler sürerken Türkiye’nin bir çeviri destek projesinin olmaması gerçekten kabul edilebilir bir durum değildi. İşte TEDA böylece ortaya çıktı. Amaç, Türkçe’de yayınlanmış, Türk edebiyatında yeri olan ve aynı zamanda dışarıda yayınlanma şansı olan yazar ve eserlerin yayınlanmasına destek vermek.
TEDA her yıl yaptığı iki toplantıyla desteklenecek eserleri belirliyor. Ancak ne yazık ki başvuran her kitaba yardımda bulunulamıyor. Kitapların seçilmesinde önem verilen konulardan biri de kitabın Türk kültürünü ve yaşamını içinde barındırıyor olması. Üç yılda destek verilen 441 eserin 176’sı yayımlandı. Bunların 49’u Almanca’ya çevrildi.
ÇEVİRMENLER İÇİN ATÖLYE ÇALIŞMASI
Projenin altyapısının sağlam olması çok önemliydi. Bunun için yurtdışından farklı ülkelerden yaklaşık 60 çevirmeni Türkiye’de topladılar. Çeviri atölyeleri açıldı. Ardından üniversiteler ve ÇEVBİR’le ortak hazırlanan Türk Edebiyatı Çevirmenleri Cunda Atölyesi (TEÇCA) hayata geçirildi. Burada deneyimli çevirmenler ve Türk edebiyatından çeviri yapan gençler biraraya geliyor. 10-15 gün içinde birbirlerine çeviri deneyimlerini, dikkat edilmesi gereken noktaları anlatıyor, üslup birliği sağlıyorlar. Bazen bir kitabı ele alıp onun üzerinde birebir çalışıyorlar.
Türk kitaplarını basan Literaturca
Mesut Caner, pek çok Türk kitabının yayımlandığı Literaturca Yayınevi’nin sahibi. Karısı Türkolog Beatrix Caner ise Elif Şafak ve Ahmet Haşim gibi yazarlara yaptığı çevirilerle tanınıyor. Mesut ve Beatrix ikilisi 2001’de Literaturca Yayınevi’ni Frankfurt’ta kurdular. Literaturca’dan son yıllarda Pınar Kür’den Cinayet Fakültesi, Elif Şafak’tan Şehrin Aynaları, Ayla Kutlu’dan Sen de Gitme Triyandafilis, Cemil Kavukçu’dan Gamba, Ahmet Haşim’den Frankfurt Seyahatnamesi gibi kitaplar yayınlandı. Türk yazarların okuması için çok çaba harcıyorlar ama Mesut Caner yine de memnun değil:
"Almanya’da Türk edebiyatına ilgi genelde zayıf. Tabii ki Orhan Pamuk’un ödülünden sonra biraz canlandı. Frankfurt Kitap Fuarı’nın getirdiği canlılığın da önümüzdeki aylarda devam edeceğini umuyoruz. Ama bu, tıpkı moda gibi. Şu sıralar sürekli reklamlar, etkinlikler yapılıyor. Bu yüzden ilgi çok gibi görünüyor ama esas olan yapılmıyor. İçerikler iyi hazırlanmıyor. Burada iki türlü içerik karşımıza çıkıyor; birincisi Almanlar’ın beklentisini karşılayan içerikler. Tıpkı Necla Kelek gibi Türkler’deki aile şiddetini, zoraki evlilikleri kitaplarında ön plana çıkaranlar çok satıyor. Yayıncılar da ilgilerini esirgemiyor. Ya da Mario Levi örneği var. Suhrkamp Yayınevi Yahudi yazarlar için özel bir bütçeye sahip. Mario Levi’nin de kitaplarını yayınladılar."
Dört senedir bunun için çalışıyoruz
Kültür Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayınlar Genel Müdür Yardımcısı Ümit Yaşar Gözüm Dört yıl önce mevcut yayın politikalarının iyi yürümediği net olarak ortaya çıkmıştı. Türk yayıncılığının yeniden yapılandırılması ve kamunun yayıncılıktaki rolünün azaltılması yolunda bir çalışma yürüttük. Bu çalışmanın birkaç sac ayağı var. Bunlardan birincisi yazar, çevirmen ve yayıncı meslek örgütlerinin oluşması. YAYBİR (Yayıncılar Meslek Birliği), BASYAYBİR (Basın Yayın Meslek Birliği) ve ÇEVBİR (Çevirmenler Meslek Birliği) kuruldu. Sayısı az olan telif ajansları 12’ye çıkarıldı. 2005’te ise TEDA’yı oluşturduk. Projenin özünü Türk edebiyatının dışarıdaki şansını bilen, entelektüel camiaya yakın çevirmenler, Türkologlar oluşturdu. Oluşturulan havuz sayesinde yayıncılar Türkiye’de popüler olup dışarıda satma şansı olan yazarları görmeye başladı.
STUTTGARTER ZEITUNG YAN YAYINLAR EDİTÖRÜ SIBYLLE THELEN
Almanların Türklere bakışı değişti
Normalde Alman kitapçılar Türkçe kitap satmazlar. Bazı büyük şehirlerde Türk kitapçıları var ama müşterileri Almanya’da yaşayan Türkler. Almanlar, çok uzun yıllar Türk edebiyatı hakkında pek fikre sahip değildi. Orhan Pamuk’la birlikte değişim gerçekleşti. Kar’la birlikte ilgi birden arttı. Daha da önemlisi, yayınevleri Türk edebiyatıyla ilgilenmeye başladı. Alman okurlar Elif Şafak, Murathan Mungan, Celil Oker, Zülfü Livaneli, Ahmet Ümit ve diğerleriyle tanıştı. Ama son yıllarda Türkiye’de başlatılan çeviri programı Türk edebiyatının gelişiminde çok yararlı olacak gibi görünüyor.
VİTRİNLER TÜRK YAZARLARLA SÜSLENDİ
Almanya’nın saygın kitapçılarından Carolus Kitapevi, bu ay vitrinlerini Türk yazarlarla süsledi. En önde Orhan Pamuk, Hatice Akyün, Necla Kelek, Esmahan Aykol, Yaşar Kemal ve Feridun Zaimoğlu gibi isimleri görmek mümkün. Şimdiye kadar en çok Orhan Pamuk, Hatice Akyün ve Yaşar Kemal satan kitapçı, Frankfurt Kitap Fuarı sayesinde farklı yazarların satacağından da çok emin.
ÇEVRİLEN ESERLERDEN BAZILARI
Gülten Akın (Kadın Olmanın Türküsü), Ahmed Arif (Hasretinden Prangalar Eskittim), Deniz Goran (Türk Diplomatın Kızı), Nedim Gürsel (Yedi Dervişler), Ahmet Haşim (Frankfurt Seyahatnamesi), Metin Kaçan (Fındık 8), Yakub Kadri (Yaban), Yaşar Kemal (Tanyeri Horozları), Zülfü Livaneli (Mutluluk), Murathan Mungan (Doğu Sarayı), Orhan Pamuk (Masumiyet Müzesi, Yeni Hayat), Elif Şafak (Der Bonbonpalast-Bit Palas), Ahmet Hamdi Tanpınar (HuzurAdalet Ağaoğlu (Uzanmak ve Ölmek), Feyza Hepçilingirler (Öykü Seçkisi), Aytük Akal (Küçük Kertenkele, Çukulata Çocuk, Dilek Ağacı), Pınar Kür (Bir Deli Ağaç), Nur İçözü (Bugün Ne Cadılık Yaptın), Hasan Erkek (Özgürlük Yarışı), Gülsüm Cengiz (Küçük Ayı, Ayakkabının Öyküsü), Haldun Taner (Öykülerden Bir Seçme), Behiç Ak (Kedi Adası), Perihan Mağden (İki Genç Kızın Romanı), Mustafa Tuncel (Elveda Kumru), Ahmet Hamdi Tanpınar (Saatleri Ayarlama Enstitüsü).