Alman edebiyatında Türk soluk

Güncelleme Tarihi:

Alman edebiyatında Türk soluk
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 18, 1997 00:00

Haberin Devamı

Onlar Alman ve Türk kültürü arasında sıkışıp kalmış gurbetçi gençler. Şimdi Almanya'daki üçüncü kuşağı temsil ediyorlar. Kendilerine has bir dilleri var, biraz Almanca, biraz Türkçe. Almanya'da doğup büyümüş oldukları halde hala ‘‘Gastarbeiter'' (Misafir İşçi) olarak anılmaya tahammül edemiyorlar. Kimi gurbetçi gençler haklarını aramak için şiddete yönelirken, Feridun Zaimoğlu ise kalemiyle başkaldırıyor.

28 yıl önce Bolu'nun Gerede ilçesinden Almanya'nın Kiel kentine göç eden Feridun Zaimoğlu, anne ve babasının isteği doğrultusunda ilk önce tıp fakültesini bitirmiş. Sonra şansını Güzel Sanatlar'da denemiş. Zaimoğlu ressam olarak ayak bastığı sanat dünyasında şimdi sivri dilli kalemi ve saldırgan üslubuyla, gurbetçilerin sesini duyurmak için mücadele veriyor.

Kendini ‘‘edepsiz edebiyatçı'' olarak tanımlayan 32 yaşındaki yazarla Kondrad Adenauer Vakfı'nın Almanya'daki Türklerle, Türkiye'deki yabancıların sorunlarının tartışıldığı İstanbul'daki semineri sırasında görüştük. Biraz Almanca, biraz Türkçe...

Nasıl yazmaya başladınız?

Her genç gibi, ilk ergenlik sivilcelerim çıkmaya başladığı zaman. 14-15 yaşlarında. Çok kötü aşk şiirleri yazardım, kimliği bilinmeyen anonim kadınlara.

Yazarken nelerden esinleniyorsun?

Gördüklerim, gerçekler, heves, arzu... Haksızlıklara karşı yazıyorum. İnsanın bir vicdan olayı vardır. Kendi yaşamımda birçok haksızlıklara uğradım. Kenara itilenlerle, ezilenlerle birlikte olmak istiyorum. Toplum dışı kalan insanlar için yazıyorum.

Şimdiye kadar kaç kitabın yayınlandı?

Dört kitabım yayınlandı. ‘‘Kanak Sprak'' (Ekim 1995), ‘‘Mainstream der Minderheiten'' (1996), ‘‘Kursbuch Jugendkultur'' ve ‘‘Abschaum'' (1997). Son kitabımın Türkçe'ye çevrilmesi planlanıyor.

Kitaplarını kimler okuyor?

Çeşitli kesimlerden okuyucum var. Türk rapçileri bir şarkılarına birinci kitaptan alıntı yaptılar. Övünmek istemiyorum ama, Frankfurter Rundschau Gazetesi'nde ‘‘Alman edebiyatına taze kan getirecek yazar'' diye bir yazı çıktı.

Yazarken Türkçe mi, yoksa Almanca mı düşünüyorsun?

Duygularım Türkçe, ama düşünmek ve yazmak Almanca. Aşk olaylarında tipik Türk'üm.

Peki Almanya'da yaşayan bir Türk yazar olarak Türkiye'yi nasıl görüyorsun?

Teksas Tommiks olayı gibi. Acaip facialar, hiçbir ülkede yaşanmayan trafik kazaları, çeteler, bir tarafta sefalet, diğer yanda zenginlik. Korkunç bir uçurum. Türkiye'de orta yolu bulmak çok zor. Türkiye'ye gelince eziklik duyuyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!