Güncelleme Tarihi:
Kuran’la çocuk yaşta tanışıyor. Nakşibendi, Menzil, Kadiri tarikatlarında kendini bulmaya çalışsa da yolunu İranlı sosyolog Ali Şeriati felsefesi çiziyor. Kendini ‘Allahperest sosyalist’ olarak tanımlaması bundan. “Hem Aleviliğin hem Sünniliğin temel prensiplerini özümseyerek yaşayan biri olarak ruhum Alevi, bedenim Sünni. Beni perşembeleri cemevinde, cumaları camide görebilirsiniz” diyen Eren Erdem, yeni dönemde TBMM’nin en renkli milletvekillerinden biri olmaya aday. Ailesine ekonomik destek için üniversiteyi yarıda bırakan, üç yıl önce boyacılıkla geçinirken şimdi kitapları onbinler satan yazar, tarikatlardan CHP’ye evrilme sürecini Hürriyet’e anlattı.
MENZİL’DEN DEVRİMCİ GRUBA
“Çocukluk silsilesi içinde Nakşibendi, Menzil tarikatlarına girdim. Bir şahsın kutsal olabileceği fikrini eleştirmeye başlayınca dışlandım. Zihin dünyamı karıştıran, beni araştırmaya sevk eden isimlerin başında Yaşar Nuri Öztürk vardı. O cemaatlerden koptuk; Bektaşi, Mevlevi, Kadirilerle görüşmeye başladık. 18-19 yaşlarında ‘Hanif (devrimci) Dostlar’ diye bir platform kurduk. Tarikatları, mezhep içtihatlarını reddeden sadece Kuranı esas alarak din yorumuna sahip olabilir miyiz tartışmasını başlattık.
İranlı sosyolog Ali Şeriati’nin kitapları beni çok etkilemiştir. Ali Şeriati için ‘Allahperest sosyalist’ denir, bize de öyle diyorlar. Laikliğin din dışılık şeklinde kodlanması gibi sosyalizm de din düşüncesine karşı örgütlenme gibi algılandı. Halbuki sosyalizm bir üretim biçimi; üretim araçlarının mülkiyeti topluma ait olsun diyor. Sosyalizm anlayışımız Anadolu’da karşılık bulacak sosyalizm anlayışıdır. Bedreddin, Pir Sultan gibi sosyalistiz. Bu toplum iki şey yere düştüğünde onu öper başına koyar: Ekmek ve Kuran. İkisini bir araya getirirseniz bu topraklarda karşılık bulan bir sol düşünce ortaya koyabilirsiniz. Buna Anadolu sosyalizmi, Anadolu solu dedim. Siyasette Ecevit’in hayata geçirmeye çalıştığı şey. Bugün Kılıçdaroğlu’nda gördüğüm şey de bu. Kılıçdaroğlu ile üç yıl önce Ramazan ayında verdiği bir iftarda tanıştık.”
Boyacılıktan Meclis’e
İstanbul Fatih’te doğdum. Babam iflas edince çalışmaya çocukken başladım. Sultanahmet’te bir dolara turistlere topaç satardım. Kuran eğitimi almaya başladım. Sosyalist olarak yaşayan biriyim. Özel mülkiyet edinmem, kiradayım. Gelirimin fazlasını dağıtırım. 3 yıl öncesine kadar boya badana işleri yapardım. Turist rehberliği yaptım.
Cemaat çok kızacak
"İlk kitabım ‘Gayya Karanlığından Kuran Aydınlığı’na’yı basacak kitabevi bulamadım. Hanif Grubu’nun içindeki Edip Yüksel’in yardımıyla bastırdım. Odatv ‘Cemaat bu kitaba çok kızacak’ diye haber yapınca dikkat çekti. Bir süre o siteye yazı yazdım. Bu arada Şirinevler’de 15 metrekarelik bir dükkanda boya satıyorum. Bir arkadaşım ‘Senin yazdığın yazılarla İhsan Eliaçık’ın yazdığı yazılar çok paralel. Neden birlikte hareket etmiyorsunuz’ dedi. Birlikte çalışmaya başladık. Abdestli Kapitalizm, Nurjuvazi kitaplarını o dönem yazdım. Yazdığım yazılar nedeniyle Ulusal Kanal’da program yapmaya çağırdılar. Ne olduysa ondan sonra oldu. ‘İslam ve Kapitalizm‘ programı tutunca Aydınlık Gazetesi’nde iki yıl köşe yazarlığı yaptım. İki yıldır da Halk TV’de program yapıyorum. Gezi sürecinden sonra o toplumsal mozaiği toplayacak bir gazete projemiz vardı. Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığım Karşı Gazetesi öyle ortaya çıktı. CHP tabanının tanıdığı biriydim. 3-4 aylık üye olarak önseçimde aldığım oy bazı çevrelerde şaşkınlık yarattı ama ben başarı bekliyordum."