Ahmet Hakan yazdı, Almanya Başbakanı Angela Merkel onuruna verilen iftar..." />Ahmet Hakan yazdı, Almanya Başbakanı Angela Merkel onuruna verilen iftar..." />
Güncelleme Tarihi:
Ahmet Hakan yazdı, Almanya Başbakanı Angela Merkel onuruna verilen iftar daveti... derken tuhafıma gitti, Hıristiyan bir başbakana laik TC niye iftar daveti verir acaba?
Neyse, Almanya Başbakanı Angela Merkel onuruna verilen iftar davetinde, protokolde, Alman ve Türk siyaset adamları ile yabancı misyon şeflerinin arasında... türkücü Adnan Şenses de oturuyormuş. İşin komiği Merkel konuştukça o not alıyormuş. (Hürriyet, 9 ekim)
AKP’nin protokolü böyle olur!
*
Şov…
ASO Başkanı Zafer Çağlayan, Fransız Ulusal Meclisi’nin ‘Ermeni soykırımıın inkârı suç haline getiren’ yasayı oylayacağı 12 ekim günü Paris’e gidiyormuş. Paris Ticaret ve Sanayi Odası’ndaki konuşması sırasında ‘Ermeni soykırımı yoktur’ diyecek ve (yasalaşırsa) bu suçu işleyen ilk insan olacakmış. (Hürriyet, 9 ekim)
Çağlayan, 12 ekimde oylanan bir kanun tasarısının, 12 ekimde yürürlüğe girmeyeceğini, önce Senato’nun, sonra Cumhurbaşkanı’nın onayının gerektiğini biliyordur elbet!
Boşuna yorulmasın da!..
*
Alkollü pille çalışan bilgisayar caiz midir? Ulemaya soralım!
Hidrener adlı bir Türk şirketi, dizüstü bilgisayarlarda ve cep telefonlarında kullanılan uzun ömürlü (etil) alkollü pil geliştirmiş. Yeni Şafak da utanmadan (J) Ramazan’da bunu haber yapıyor.
Ulemaya sormak lazım, alkollü pille çalışan bilgisayar ve cep caiz midir deyü!
Yeni Şafak, 9 ekim
*
… gibi geliyor bana da!
Mehmet Ağar ilginç bir çıkış yaptı. Dikkatle takip etmek gerek.
Bu arada, Ağar’ın (Serpil Yılmaz’ın haberinde geçen) bir küçük cümlesinin altını çizmek istiyorum:
“Eğer cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar ortalık süt liman olsun yaklaşımıyla silah bırakma eylemini oya dönüştürmek istiyorlarsa, bunun karşısında oluruz.” (Milliyet, 9 ekim)
Gerçekten de havada böyle bir koku var...
*
İşte o anket!
Başbakan Erdoğan’a ‘Oyumuz dört yılda en düşük seviyeye indi’ dedirten anketi yayımlamış Vatan. Eylül’de Pollmark tarafından yapılan anketin sonuçları şöyle:
AKP | % | 26,2 |
CHP | % | 15,1 |
MHP | % | 9,0 |
DYP | % | 8,2 |
Diğer | % | 9,5 |
Kararsızlar | % | 32,0 |
Bu tablodan 4 partili bir Meclis çıkar. Ve AKP tek başına iktidar olamaz.
Vatan, 10 ekim
*
İrtica…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından işletilen tesislerde, ramazan ayı boyunca iftara kadar yiyecek içecek servisi yapılmıyor. (Vatan, 10 ekim)
Demek ki 15 milyon İstanbullu’ya kendi hayat tarzlarını zorla dayatıyorlar.
İrticanın tarifini soruyorlar bir de utanmadan!
*
Bakın çocuklarınız kimlere emanet
Hürriyet’in haberi:
“İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, ENKA Okulları Yabancı Diller Bölüm Başkanı olan Kanadalı öğretmen Claude Fortin'in internet sitelerinden çocuk pornosu görüntüleri indirdiği iddiasıyla tutuklanmasına ilginç bir yaklaşım getirdi.”
Şimdi size sorsam, bir eğitimci bu kadar hassas ve talihsiz bir konuda ne diyebilir diye hayatta aklınıza gelmez. Haberin devamı:
“Ata Özer, Türkiye'de ODTÜ, Boğaziçi Üniversitesi gibi okulların mezunlarının bulunduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi: “Benim ülkemde bir sürü üniversite mezunu varken, ODTÜ, Boğaziçi mezunu varken, marka merakı peşinde koşan velilere ithaf olunur. Türkiye'de İngilizceyi öğretecek bir tek Boğaziçi, ODTÜ mezunu yok mu? Onları değerlendirsinler. Çocuklarımızı emanet edeceğimiz kişileri iyi araştırmamız lazım. Ama kavun da değil ki, koklayalım.”
Hürriyet, 10 ekim
*
Vallahi inanır mısınız gençliğimizin komünist propagandalarını özlemişiz!
Kuzey Kore diktatörlüğü babasından miras kalan Kim Jao-il’in büyük ihtimalle 1941’de, babası SSCB’de sürgündeyken doğduğu tahmin ediliyor.
Ama bakın, Kuzey Kore’deki resmi kaynaklara göre hayat hikayesi:
Kore’nin kuzeyindeki kutsal Paektu dağında, babasının gerilla üssünde dünyaya gelmiş. Doğumunda gökyüzünde yeni bir yıldız peydahlanmış ve çifte gökkuşağı görülmüş…
Ne güzel bir masal değil mi?
Hürriyet, 10 ekim
*
İrtica…
Maalesef Eğitim Bakanlığı’nın okullaraa bedava dağıttığı Din Kültürü ve (yesinler) Ahlâk Bilgisi kitabının 2002 baskısında, dini cemaatlerle için ‘cemaatler düşmanlığa neden olmakta’ cümlesi küçücük bir tadilata uğramış ve 2006 baskısında ‘cemaatler ülkenin birliğine katkıda bulunabilirler’ şeklini almış. (Milliyet, 10 ekim)
İrtica tarifine bir çivi daha…
*
Meğer AKP’nin oyunun düşüşü artış demekmiş
Başbakan çıkıp ‘Anketlere göre oyumuz son 4 yılın en düşük seviyesine indi’ dedi ya… meğer AKP’nin oyu artmışmış!
Tamam Erdoğan’a ve AKP’ye verilen destekte son zamanlarda biraz aşınma olmuşmuş ama, Nazlı Ilıcak’ın ‘duyduğuna göre’ paşaların ‘irtica’ çıkışından sonra AK Parti’ye destek artmışmış.
Takvim, 10 ekim
*
Zavallı çocuk!
Trabzon’da ‘misyonerlik yaptığı’ iddiasıyla Rahip Santoro’yu öldüren 16 yaşındaki O.A. 18 yıl 10 ay hapse mahkûm oldu, 10 sene yatacak.
Çocuğun annesi “18 yıl da yatar, 20 yıl da yatar. Helâl olsun benim evladıma…” dedi. (Hürriyet, 11 ekim)
Anladınız mı zavallı çocuğun niye 16 yaşında katil olduğunu?
*
İrtica…
Emin Çölaşan’ın yayınladığı okur mektubu doğruysa eğer, 5 Ekim’de İstanbul-İzmir seferini yapan THY uçağında anonslar önce Türkçe, sonra İngilizce ve ardından… ARAPÇA yapılmış. Hostesler ‘Yanlışlık oldu’ demişler. (Hürriyet, 11 ekim)
*
Lapsus
MEB (Maalesef Eğitim Bakanı) Hüseyin Çalik hakkında verilen gensoru önergesi elbette AKP’lilerin oylarıyla reddedildi. Ancak AKP İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan Ulsu ‘yanlışlıkla’ kabul oyu kullandı ve şöyle izah etti:
“Genelde hükümetten gelen tasarılara kabul oyu verdiğimiz için bir el alışkanlığı oldu…”
Milliyet,11 ekim
*
Fatih Altaylı’nın küçük bir hatası-1
Fatih Altaylı, Fransız Ulusal Meclisi’nin oylamaya hazırlandığı ‘inkâr yasası’ hakkında yazarken, şöyle diyordu:
“Ortaya çıkan bir başka gerçek ise hazırlanan yasa tasarısının 1789 Anayasası'nın 11. maddesine aykırı olduğu ve bu nedenle Anayasa Mahkemesi'nden dönme olasılığının yüksek olması.” (Sabah, 11 ekim)
Küçük bir iki hata yapmış Fatih, hakikaten önemsiz bir hata:
(1)Fransa’nın 1789 Anayasası yoktur, olmamıştır.
(2)1789 Fransız İhtilâli’nden sonra hazırlanan ve kabul edilen ilk anayasa 1791 tarihlidir.
(3)Bugün yürürlükte olan ise 1958 Anayasası’dır.
(4)Ve 1958 Anayasası’nın 11.maddesinin konuyla uzaktan yakından ilgisi yoktur, referandum kurumunu düzenleyen maddedir.
O kadar, gerisi güzeldi yazının!..
Haa, bir de… kabul edilirse bu yasanın Anayasa Mahkemesi’ni gitmesi ihtimali de çok düşük ama neyse uzatmayalım!
*
Aldın mı cevabını!
Ankara’da bir milletvekilinin ‘TBMM de Fransa’ya inat Cezayir soykırımını tanısın’ şeklindeki abuk sabuk önerisine, Cezayir’den çok ağır, tokat gibi bir cevap geldi.
Fransızlar’dan önce Cezayir’in Osmanlı sömürgesi olduğunu ve 1962’de Cezayir Fransa’dan bağımsızlığını kazandığında Türkiye’nin BM oylamasında çekimser kalarak bizi rencide ettiğini unutmayın ve Cezayir’in acılarını kendi menfaatinize alet etmeyin… (Vatan, 11 ekim)
*
İrtica…
Başkent Arenası adlı köşesinde Metin Özkan ‘Bunları biliyor musunuz?’ diye soruyor.
Mesela: AKP Grup toplantı salonunun kırmızı renkteki halılarının bu dönem tamamen yeşil yapıldığını… (Tercüman, 11 ekim)
*
Ahmet Kekeç’in yazısı nefisti!
*
İrtica yok Gülen var…
“Bazılarınız kızacak belki ama ben Türkiye'de bir irtica tehlikesi bulunduğuna inananlardan değilim.
İrtica var mı?
Var!
Mürteci var mı?
Bol!
Tehlikesi var mı?
Bence yok.
Türkiye'de irtica 1000 yıldır olmamış, şimdi mi olacak!
İrtica tehlikesi yok ama iktidarın “geçmiş kimliğinden” ötürü varmış gibi görünüyor.
Tıpkı hava sıcaklığı gibi. Termometrenin gösterdiği 30 derece, ama hissedilen 45.
Ortalıkta bir irtica tehlikesi yok fakat “din eksenli” bazı grupların Türkiye'de “fazlaca” etkin olma tehlikesi var.
Kastettiğim, “İsmailağa cemaati” gibi “eksantrik” gruplar değil.
Çok daha “sofistike”, çok daha “iyi örgütlü” ve maddi açıdan çok daha “güçlü” gruplar.
Bunların arasında ilk sırada yer alan ise Fethullah Gülen Cemaati.
Bu cemaatin faaliyetleri oldukça kafa karıştırıcı.
Kendi dinini yaşamak, kendi meşrebince varolmak isteyen bir grup gibi davranmıyorlar.
Sürekli ve güçlü bir etkinlik peşindeler.
Türkiye'nin temel kurumlarına girmeye, buralarda örgütlenmeye, buralarda güçlü olmaya çalışıyorlar.
Emniyet içinde çok ciddi bir biçimde yerleştiklerini, polis okullarını, polis akademisini ciddi biçimde ele geçirdiklerini görüyoruz.
Keza adli sistemde ve idari sistemde köşe başlarını tutuyorlar. Sıkı bir biçimde kök salıyorlar.
Orduya sızma girişimleri ise herkesin bildiği bir gerçek.
Her yıl askeri okullardan ve ordu kademelerinden “Şura” kararlarıyla atılanların büyük bölümünü bu cemaatin adamları oluşturuyor. Ben bu faaliyetlerin anlamını ve amacını “masumane” bulamıyorum.
Bu nedenle Türkiye'de irtica tehlikesi görmüyorum.
Ama “Gülen tehlikesi” görüyorum.”
Fatih Altaylı – Sabah, 12 ekim
*
Oto-promosyon iyi de…
Başbakan Erdoğan ve Emine Hanım’ın yakında bir torunları olacakmış, kızları Esra bir erkek çocuk bekliyormuş. Allah bağışlasın!
Akşam, bu haberi değil KENDİNİ manşet yapıyor:
“Akşam’ın ‘Başbakan dede oluyor’ haberi 4 ay gecikmeyle doğrulandı. Erdoğan’ın kızı Esra 3 ay sonra bir erkek çocuk dünyaya getirecek. Hani haberimiz yalandı? Akşam 15 Haziran 2006 tarihinde Başbakan’ın kızı Esra’nın iki aylık hamile olduğunu yazmıştı...”
“Renault, Carrefour, Total, Danone, Elf bunlar Fransız olduğu kadar, bizim de şirketlerimiz. Bu şirketler milli servetimiz. Aman dikkatli olalım. Üç beş dar görüşlü gericinin oyununa gelmeyelim. Dün İçişleri Bakanlığı'nı, Türkiye'de kaçak olarak çalışan 70.000 civarındaki Ermenistan vatandaşının, sınır dışı edilmesi konusunda ikaz etmiştim. Tabii ki ses yok!
Kim uğraşacak bu kadar adamı bulup toplamak için. Boykot yapmak daha kolay! Halbuki Ermenistan vatandaşlarının sınır dışı edilmesi hem önemli bir mesaj olur, hem de bu insanlardan boşalacak yerleri, Türk vatandaşları doldurur.
Bir taşla üç kuş! (1) Ermenistan'a etkili bir mesaj. (2) T.C. vatandaşlarına iş, aş. (3) Devletin SSK, muhtasar gibi vergilerden mahrum kalmaması.” (Bugün, 14 ekim)
Kendisi, kalbi insan sevgisiyle dolu, fakir fukaraya sahip çıkan, bu kutsal Ramazan ayında, memleketlerinde açlıktan ölmemek için Türkiye’ye sığınmış, burada hizmetçilik, bekçilik, çocuk bakıcılığı yaparak evlerine üç kuruş göndermeye çalışan, ekmeğimize muhtaç ve Fransa’nın yaptığıyla hiçbir ilgisi olmayan masum insanların, çocukların, ihtiyarların, kadınların sınır dışı edilmesini talep edecek kadar Allah korkusu olan iyi bir Müslüman’dır!