“AK PARTİ NEREYE..." />“AK PARTİ NEREYE..." />
Güncelleme Tarihi:
*
PKK’NIN ZERDÜŞT OYUNU, diyordu pazar günü Bugün’ün manşeti:
“İslamiyetin nuruyla mühürlenen Türk-Kürt kardeşliğini yıkamayacağını anlayan terör örgütü, ‘Zerdüşt Kürt’tür’ diye dini bölücülüğü de başladı…” (11 mart)
Tabii ki çok komik bir haber, çünkü:
(1) PKK adı üstünde bir komünist yani dinsiz harekettir. Onun için, ayrılık tohumları ekmek için eğer dine, hele hele üç bin yıllık Zerdüşt’e sarıldılarsa, işi bitmiş demektir.
(2) Bu haberin dayanağı şu: PKK’lılar arasında bir anket yapılmış, dağdaki eşkiyaya ‘En beğendiğiniz dini önder kimdir?’ diye sormuşlar, % 34’ü Zerdüşt adını vermiş. Bugün ‘İsa ikinci, ölülere tapılan bir inancın kurucusu olan Mani üçüncü sırada yer aldı’ diyor Mani’nin kim olduğunu bilmeyip uyduran gazete. Hz.Muhammed ancak 4.sırada geliyormuş. Yahu bırakın bu işleri. O sersemler cahildir, ne Mani’yi tanırlar ne Zerdüşt’ü…
(3) Zaten onlar Zerdüşt’e değil sefil bir puşta taparlar…
*
Hatırlıyor musunuz geçen hafta yaptığım şu alıntıyı:
BRAVO SABAH’A
“Sabah gazetesini tebrik ediyorum. İstanbul Gaziosmanpaşa’da 2003 yılından bugüne 8-11 yaşlarında birçok çocuğa taciz iddiasıyla tutuklanan K.A.nın adını açık yazdıkları, fotoğrafını da açık kullandıkları için. Birgün inşallah bunun ne demek olduğunu yaşayarak öğrenirler”. (Sabah mahşet, 10 mart)
Çok değil, bu manşetin ertesi günü, sabahın bu kez 6.sayfadan verdiği haber şöyleydi:
Babası utançtan mahalleyi terk etti
“100 çocuğa tecavüz ettiğini söyleyen zanlı Kamil Akşahin'in akciğer kanserli babası Hakverdi Akşahin aileyi alıp gitti. Babası 'Kimsenin yüzüne bakamam' deyip taşındı. Seri tecavüzcünün babası “Şerefim beş paralık oldu” diyerek, oğluna lanet yağdırdı. Baba; zanlının ağabeyi, karısı ve çocuklarını da alıp mahalleyi terk etti.” (Sabah, 11 mart)
Sayenizde beyler…
Zanlının adını, soyadını ve yüzünü manşetten BABAM MI TEŞHİR ETTİ?
Not: Ve tabii bu ‘pişkin’ haberde de zanlı KA’nın adı açık, yüzü açık verilmişti.
*
BİLİN BAKALIM BURASI HANGİ ÜLKE?
Sadece meydana gelen olaylara bakarak hangi memlekette olduğunuzu anlayabilirsiniz.
Aynı sayfada, yan yana iki haber:
Birincisi ‘Otobüs durağında akıl almaz kaza’ diyor. ‘Üç çocuk babası … durakta betlerken iki otobüsün arasında ezilerek hayatını kaybetti.’
Durağa aşırı hızlı gelen halk otobüsü, önündeki belediye otobüsüne çarpmış. Bu otobüsle önündeki otobüs arasında kalan Allah’ın garibi ezilerek ölmüş.
İkinci haber: İki gemi arasında sıkışarak can verdi. Vapur iskelede bağlı duran vapura yanaşırken .. atlamak istemiş, arada kalıp ezilmiş.
HANGİ MEMLEKET BURASI BİLİN BAKALIM?
Vatan, 11 mart
*
ORTAK AKIL!
Başbakan, Cumhurbaşkanlığı konusunda gazetecileri parmağında oynatıyor ya… Bu sefer de ‘Sürpriz olabilir’ dedi, haydaaa, bizim sazanlar günlerdir bunu tartışıyor. Bizimkiler açıp bir iki mebusa sormuş. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı (AKP’li) Burhan Kuzu diyor ki:
“Günü geldi mi açıklayacak. Genel başkanımız ne derse o olur. Politikamız bu.”
Yani itiraf ediyor… biz emir kuluyuz, genel başkan ne emrederse kafamızı sallarız!
Ama bir sonraki cümlesi şöyle:
“Kendisi ‘istişare yapacağım’ diyor. Genellikle ortak akılla hareket ediyoruz.”
Özetle: AKP’lilerin ortak aklı = RTE’nin aklı ve emirleri…
Güzeeel!
Hürriyet, 12 mart
*
NASILSA OKUR BİLMEZ ONUN İÇİN SALLAAA!
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac tekrar aday olmayacağını açıkladı. Akşam bu haberi verirken ‘Türkiye’yi hiç ziyaret etmedi… Bu nedenle de Türkiye’yi ziyaret etmeyen ilk cumhurbaşkanı unvanını aldı’ diyor. (12 mart)
Bu haberi yapanı, her ikindi namazından sonra falakaya yatıracaksın…
(1) Bu ‘unvanı’ kim vermiş?
(2) Türkiye’yi ziyaret etmeyen ilk cumhurbaşkanı, ne demek. Tanzanya Cumhurbaşkanı da hiç gelmedi.
(3) Haa, Türkiye’yi hiç ziyaret etmeyen ilk FRANSIZ cumhurbaşkanı demek istiyorlarsa o da yanlış. Benim bildiğim Chirac Fransa’nın 22’inci Cumhurbaşkanı’dır ve Türkiye’yi ziyaret edenlerin sayısı sadece ikidir. Yani 20’si Türkiye’ye gelmemiştir.
Amorti bile yok haberde…
*
1/106.000.000.000 = 0,00000000000943396226415094
Bir hesaba göre, insanoğlunun ortaya çıktığı günden bugüne (bu haliyle 50.000 sene) dünyada… 106 milyar insan yaşamış ve ölmüş. (Vatan, 12 mart)
Siz hâlâ kendinizi dünyanın merkezi zannedin! J
*
KENDİNİ KORUYAMAYAN POLİS
İstanbul Seyrantepe’deki memur lojmanlarında yaşayanlar hırsızlardan illallah demişler, çareyi bir özel güvenlik şirketiyle anlaşmakta bulmuşlar. Artık özel güvenlikçiler sitenin yollarını geziyor, giriş çıkışta her arabayı kontrolden geçiriyorlarmış. ‘… lojmana giren resmi polis arabalarını bile’ diyor haber.
… çünkü özel güvenlikçiler tarafından korunan site… POLİS LOJMANLARI!
Evet, komedi filmi gibi ama… trajedi aslında!
Vatan, 12 mart
*
23 NİSAN BAŞBAKANI
8 Mart Kadınlar Günü için yapılan bir toplantıda CHP Kadın Kolları üyesi kadınlar Genel Başkanları’nı ‘BAŞBAKAN BAYKAL’ diye alkışlamış. (Vatan, 12 mart)
Al gülüm ver gülüm… Dünya kadınları ‘sizin de bir gününüz var’ diye kandırıyor, kadınlar da Baykal’ı şakacıktan başbakan yapıp mutlu ediyor… 23 NİSAN BAŞBAKANI
*
GÜZEL BİR ARAŞTIRMAYMIŞ
Eski bir araştırmacı olarak bu anketi düşünen ve yapanları kıskandım.
İngiltere’de 4000 yetişkin deneğe sormuşlar: ‘Başlayıp da bıraktığınız kitaplar hangileridir?’
En yaygın cevaplar:
JK Rowling’in Harry Potter serisi
Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sı
Tolstoy’un Savaş ve Barış’ı
Salman Rüşdi’nin Şeytan Ayetleri
Bill Clinton’ın Yaşamım adlı otobiyografisi
David Backham’ın Yanım adlı hayat hikayesi
Bu arada demeklerin % 35’si sırf ‘kütüphane raflarını doldurmak için’ kitap aldıklarını ve asla okumadıklarını itiraf etmişler. Bir grup da ünlü yazarların eserlerini ‘entel görünmek için’ satın alıyormuş. (Hürriyet, 13 mart)
Bizde böyle bir anket yapsak, Dostoyevski’nin hangi takımda oynadığını bilen çıkar mı?
*
Bugün’ün manşetiydi (14 mart) : SAYIMDA FİYASKO - Meğer 73 milyon değişmişiz
Türkiye İstatistik Kurumu, ‘eve kapatılarak’ yapılan son sayımdan bugüne hesaplanan teorik artışla Türkiye nüfusunun 94 milyona geldiğini hesaplıyormuş. Oysa yeni sayımın ilk sonuçlarına göre… gerçek rakam 70 milyon bile değilmiş.
Bir nüfusu saymaktan aciz olan bir kurum, yüzde sıfır virgül bilmem kaç hassasiyet isteyen enflasyon hesabını nasıl yapacak?
*
ÜSTELİK JAPONYA’DA SÜNNET ADETİ DE YOK!
Bir İtalyan gazetesi başkanların ve başbakanların maaşlarını karşılaştırmış.
Geliri en yüksek olan, aylık 24.000 avro ile Japonya Başbakanı imiş. İrlanda Başbakanı ayda 22.832 avro, George Bush 22.784 avro kazanıyormuş.
Listenin en garibi Hintli, 650 avro…
Bizimki ortalarda: 3.900 avro.
Hürriyet ‘Erdoğan orta gelirli başbakan çıktı’ diyor. (14 mart)
Peki bu hesaba oğlunun düğününde takılan antınlar dahil mi?
*
BAŞARILI OLDUĞU KADAR SEVİYELİ DE
AKP’nin yayın organındaki haber diyor ki:
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, Baykal’a ‘Gelsin TV’de tartışalım’ diye rest çekerken ‘İddalarını ispatlayamayana ne dendiğini herkes iyi biliyor’ dedi. (Yenişafak, 15 mart)
Ben Belediye başının zeki, çalışkan, dürüst ve böyle seviyeli olanını severim!
Not: Tabii ki Baykal, siyasi polemiği Topbaş seviyesinde kabul ederek büyük hata yapıyor, o başka.
*
BAKAN BAKANI SORGULAMAZ
AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın % 40 ortağı olduğu MENAS adlı şirket hakkında “sahte belge kullandığı” gerekçesiyle Tarım Bakanlığı suç duyurusunda bulunmuştu. Bizim gibi muzırlar da ‘Fırat, Erdoğan’ı beklemeden Cumhurbaşkanlığı için aday olabileceğini açıklayınca sopa gösterildi’ diye düşünmüşlerdi.
Tarım Bakanı Mehdi Eker, TBMM kürsüsüne çıkıp, Fırat’tan özür diledi. ‘Faksta oluşan bir hata yüzünden şirketler karışmış ve yanlışlıkla soruşturma açılmış.’
Biz de inandık haliyle. AKP’li Bakan AKP’li bakanı soruşturur mu?
Milliyet, 15 mart
*
BELEDİYECİ BELEDİYECİYİ CEZALANDIRMAZ
Dilara çukura düşüp öldü, İstanbul’un Büyük-Belediye-Başı Kadir Topbaş, istifa edeceğine, İSKİ Genel Müdürü’nü görevden aldıydı.
15 gün sonra anlaşıldı ki… görevden alma değil, emekliye ayrılma söz konusudur. Hem de isteği üzerine. (Vatan, 15 mart)
Biraz daha bekleyin, iki misli maaşla ‘DANIŞMAN’ yapıldığını da duyarız!
*
AKP TÖVBE ALLAH POPÜLİZM YAPMAZ
Bayındırlık Bakanı Faruk Özak da depreme önlem kapsamında dönüşüm yasaları çıkarabileceklerini söylerken “Kaçak binaların durumu da normal hale getirilebilir” dedi ama ekledi… ‘ama bu bir imar affı değil!’ dedi.
Biz de inandık haliyle. Hiç seçim yaklaşırken AKP’liler gecekondulara ve kaçak yapılara af çıkarırlar mı?
Milliyet, 15 mart
*
YA TERSİ OLSAYDI?
Melih Aşık diyor ki…
“Genç ve işsiz arkeologlardan çok sayıda mektup alıyoruz... Kültür Bakanı Atilla Koç geçen yıl 400 arkeolog alınacak sözü vermişti... Topu topu 8 arkeolog alındı... Haklı olarak ateş püskürüyor gençler...” (Milliyet, 15 mart)
Gençlerin durumunu anlıyorum ama, arkeoloji bölümüne girerken, diplomalarını alınca ne iş yapmayı düşünüyorlardı acaba? Türkiye’de arkeolog ihtiyacı mı var?
Ayrıca, eğer Bakanlık kadro açıp 400 arkeologu işe alsaydı, herkesten evvel aynı Melih Aşık bağırırdı!
*
Hürriyet bile PES YANİ demiş…
Geçen hafta yol verme kavgası yüzünden, şehir magandaları bir genci denize attı, kardeşi de kurtarayım diye atladı, ikisi de boğulup gitti ya…
İstanbul Valisi Muammer Güler bu olayı yorumluyor:
“Magandalık kriminal olay değildir. Yani birini hemen küçük bir hadise var diye denize atmak bir polisiye olay değildir. Eğer polisiye olay olarak değerlendiriliyorsa o zaman bütün kıyıların kenarına polis, bütün araçların başına insan, bütün insanların başına bir polis dikmek gibi bir sonuç getirir.”
Yani magandaların insanların yolunu kesmesi, kavga çıkarması, tutup birini denize atması ve ölüme sebebiyet vermesi polisiye değil toplumsal bir olaymış.
Derin sosyolojik analizlerine, Sayın Vali, bir de maganda tarifiyle devam ediyor:
“Bütün değer kontrollerinden boşalmış olmaktır magandalık. Yani ne köylü, ne şehirli. Kırsal alanın değerlerinden, hürmetinden ayrılmış, onun saygı, sevgi ortamından ayrılmış, kırsal ortamın yardımlaşma, mertlik, yiğitlik duygusunu kentte yitirmiş, ayrıca kentin görgü kurallarını da kentin sosyal değerlerini de özümseyememiş, ‘maganda’ dediğimiz bir tür ortaya çıkıyor”.
“Ne köylü ne şehirli, kırsal kesimin değer hükümlerini kaybetmiş ama medeni değerleri benimseyememiş” bu TÜR’e bir örneğe gerek yok herhalde değil mi?
Hürriyet, 16 mart
*
(K)ALINTI
“Kürtler bence İslamiyeti kabul ettiklerinde kaybettiler.”
Leyla Zana’nın kocası Mehdi Zana (eskiden tersi söylenirdi)
Milliyet, 16 mart
*
ULEMA BÖYLE BUYURDU!
“Devletin laik kimliği aşınmaya başlarsa böyle olur...
Diyanet İşleri Başkanlığı, hayatın her alanını düzenlemeye kalkışır!
“Mortgage” adıyla bilinen ipotekli konut finansman sistemi kapsamında faizin caiz olup olmadığı konusunda gelen sorular üzerine Din İşleri Yüksek Kurulu oturup karar vermiş.
“Fakire helâl, zengine haram” anlamında bir mesaj çıkıyor karardan. Kurulu dinleyecek olanlar ev ve araba alma amacı bir yana ticaret amaçlı banka kredilerine de haramdır diye dönüp bakmamak zorundadırlar.
Peki çağın ve kamunun olanaklarını inançlı insanlara kapatmak haksızlık değil mi?
Dindar insanları haksız rekabetin mağduru yapmak caiz mi?
Bu kararı veren ulema arasında iktisatçılar da bulunmazsa faizi tefecilikle karıştıran zihinleri çağla buluşturacak tarife nasıl ulaşabiliriz?
Laik cumhuriyet bavulunu mu topluyor?”
Güngör Mengi - Vatan, 16 mart
*
HÜZÜNLÜ BİR HABERDİ.
Batmanlılar ‘Burada da Burger King açın’ diye talepte bulunmuş.
Türkiye’deki Burger King dükkanlarında kişibaşına ortalama tüketim 6,5 dolara yükselmiş bu yıl. Batman ise kişibaşına yıllık 1.216 dolarla Türkiye’nin en fakir illerinden biri. Günde kişi başına ortalama gelir 3,33 dolar ediyor demek ki.
Takvim’den Aylin Löle bir hesap yapmış: Batmanlılar 2 gün çalışıp 1 hamburger mönü yiyecek, diyor.
Tüketim kültürü insanlarımızı zorluyor!
Takvim, 16 mart
*
(Y)ALINTI
Tayyip Erdoğan’dan bahsediyor yazarımız:
“Önce eleştirecekler, sonra razı gelecekler ve cumhurbaşkanlığından da ziyadesiyle memnun kalacaklar.”
Nazlı Ilıcak - Takvim, 16 mart
Tamam tamam, Başbakan gayretlerinizi gördü, Nazlı Hanım!
*
BELFITIĞI
Başbakan’ın belfıtığı yine azdı. Allah kolaylık versin!
Hürriyet bu haberi, birinci sayfadan ‘Ameliyat olmalı mı?’ diye verdi. (17 mart)
Hayret ettim, Hürriyet-internette niye bir anket yapmadıklarını:
Sizce başbakan bel fıtığından ameliyat olmalı mı, olmamalı mı?
*
YOK ARTIK!
Ahmen Unakıtan, kocası Maliye Bakanı Kemal Abi’nin Cumhurbaşkanlığı ihtimaline karşılık “Köşk durgun bir yer, Kemal çok hareketlidir. Orada sıkılır” demiş. (Sabah, 17 mart)
Bakın bu sefer büyük konuşuyorum, olmaz a, eğer Kemal-Ahsen Unakıtan çifti Çankaya’ya çıkarsa, nüfus cüzdanımı iade eder, Türkiye’yi terk ederim!
*
PARDON DEMEK ÇOK MU ZORDUR?
İlker Sarıer DTP yani Demokratik Toplum Partisi’ni sert bir biçimde eleştiren bir yazı yazdı. (Takvim, 14 mart)
Ama yazısında iki yerde DTP’nin adına Demoktarik TOPLUM Partisi diyeceğine Demokratik TÜRKİYE Partisi diyordu.
Kürt kökenli okurları kızmışlar bu yazıya, Sarıer’e ‘Sen önce partinin adını öğren’ değişler.
Sarıer de ‘Espri ve DTP’ başlıklı yazısında ‘bir çeşit espri’ yaptığını söylüyor. Eski yazısını dikkatle okudum (siz de okumak isterseniz:
http://www.takvim.com.tr/2007/03/14/yaz1593-3140-101.html)
Ben okudum, hiç de espriye benzemiyor. ‘Pardon, yanıldım’ demek çok zor mudur?
Not: Aynı Sarıer, 1 mart tarihli yazısıyla beni çok güldürmüştü, Allah da onu güldürsün. AKP’ye oy vermek, başlıklı yazısının girişi şöyleydi:
“Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak, seçim vakti geldiğinde sandıkta oy kullanmayı bir görev bilirim. Her zaman da sandığa koşa koşa giderim. Diyeceksiniz ki, sen oy veriyorsun da ne değişiyor? Hiçbir şey değişmiyor. Olaylar daima nasıl gelişmesi gerekiyorsa, öyle gelişiyor. Ama bu ülkede tek başıma oy vermiş olsaydım, inanın çok şey değişirdi.” (Takvim, 1 mart)
Herhalde bu yazı da ‘bir çeşit espri’ idi…
*
ONA ‘BAĞRINA BASMAK’ DEMEZLER
Yani vali Trabzon’a gelince, Valilik çalışanları, memurlar ve Trabzonlular, havalimanından vilayete kadar uzun kuyruklar oluşturarak karşılama yapmışlar. (yanda)
Hürriyet bu haberi ‘Trabzon valisini bağrına bastı’ diye vermiş. (17 mart)
Hürriyet nezaket göstermiş, yahut da tepkilerden çekinmiş ama…
Ben (Türkiye’nin 81 ilinde yaygın olan) bu yalakalıktan son derece rahatsızım!
*
Akşam (ve Güneş) manşetten verdi: ANAOKULUNDA EL KAİDE YEMİNİ
Konya’daki Adayış Çocuk Kulübü’nde, her sabah, 4-7 yaş arası çocuklara bir and içtiriliyormuş, Cumhuriyet karşıtı, Şeriatçı ve Cihatçı bir yemin:
ANDIMIZ
Müslümanım, çalışkanım, sabırlıyım, kararlıyım.
YASAM Kur’anı anlamak, Kur’anı yaşamak, Kur’anı anlatmak, Ahdimde durmak, yaratılanı sevmek
Bir Müslüman olarak varlığım davama, insanlığa ve ALLAH yolunda armağan olsun!
Ey Rabbimiz, duamız şehitler gibi yaşamak ve şehit olmaktır!
(Akşam-Güneş, 17 mart)
4-7 yaşındaki çocukları terörist yapmak için beynini yıkayan bu yobazların şehadet dualarının kabul olacağını umarım!
*
HAKKI DEVRİM’İN ÖNERİSİ…
“Okurum Elif Melis Ocak, Acaristanbul'u neden yıkıyorlar, diye soruyor; evsizler ve ihtiyacı olan inanlar için bir şekilde değerlendiremezler miydi?
«Acaristanbul» yerine oraya sizden uygun bir isim bulmanızı rica ediyorum.
– Yeter ki siz, Belediyeyi yıkımdan vazgeçirin! Adını koymak zor değil. İlk aklıma geleni söyleyeyim: Mesela, Kimekısmet Mahallesi, diyebiliriz.”
Radikal, 17 mart
*
AİLENİN HİÇ Mİ SUÇU YOK?
Genç kadın, amcaoğlunun tecavüzüne uğramış. Aile meclisi tecavüzcüsüyle evlenmeye mecbur etmiş. Ama hayvanoğlu hayvan 20 gün sonra gidip boşanma davası açınca… kadıncağız tecavüzcü-amcaoğlu-kocasını adliyede öldürmüş.
20 yıl hapis vermişler! (Sabah, 17 mart)
Tecavüz eden gebermiş, kızcağızın hayatı kararmış… zorla evlendiren ilkel hayvanlar ne olacak?