Güncelleme Tarihi:
Ankara 2 No’lu L tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nden önceki gün mahkemeye ulaşan yazıda sanığın Ankara Numune Hastanesi’nde tedavi gördüğü ve bugünkü duruşmaya SEGBİS ile katılabileceği bildirildi. Savcı 5. celsede verdiği mütalaasında sanıklar, polis Mevlüt Saldoğan hakkında “kasten adam öldürme” suçlamasıyla müebbet hapis, polis Yalçın Akbulut hakkında “kasten yaralama suretiyle ölüme sebebiyet vermek” suçundan 12-16 yıl hapis, fırıncı İsmail Koyuncu ve Ramazan Koyuncu ile Muhammet Vatansever ve Ebubekir Harlar hakkında ise 8-12 yıl hapis cezası talep etmişti. Savcı sanık polisler Şaban Gökpınar ve Hüseyin Engin için ise beraat talebinde bulundu.
Ali İsmail Korkmaz duruşması için Eskişehir’den 3 otobüs Kayseri’ye gitti
1 NUMARALI SANIK BÜYÜK EKRANDA
Duruşma hareketli başladı. İçeride ve dışarıda yoğun güvenlik önlemlerinin vardı. Duruşma salonunda resmi ve sivil polislerin seyirci sıralarında yoğun şekilde oturmasına avukatlardan itiraz geldi. Bazı izleyiciler Ali İsmail Korkmaz tişörtleriyle duruşmaya geldi. Korkmaz ailesinin yanı sıra Taksim Dayanışması’ndan Mücella Yapıcı ve Can Atalay, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, CHP’li vekiller Sezgin Tanrıkulu, Hüseyin Aygün, HDP Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş ve Erol Dora katıldı.
Mahkeme heyeti yerini aldıktan sonra arkalarındaki büyük ekrana sanık Mevlüt Saldoğan Ankara Numune Hastanesi’nden görüntülü olarak katıldı. Mahkeme Başkanı savcıya mütalaasında bir değişiklik olup olmadığını sordu. Savcı mütalaasını tekrar etti, polis Yalçın Akbulut'un tutuklanması talep etti. Ardından sanıklara son sözleri soruldu.
BAŞKAN SANIK POLİSE 'GEÇMİŞ OLSUN' DEYİNCE SALON KARIŞTI
Sanık İsmail Koyuncu suçsuz olduğunu öne sürüp beraatını ve tahliyesini talep etti. Sanık Ebubekir Harlar “Ben kimseyi dövmedim, polis yakala dediği için yakaladım, siz de cezaevinde yatmamı istiyorsanız savcı gibi yatarım. Benim için adaletli davranmanızı, beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum” dedi. Ekrandan mahkeme salonuna bağlanan Mevlüt Saldoğan’a son sözü soruldu. Mahkeme Başkanı 'geçmiş olsun' dedi, bu sözlere salondan tepki geldi.
Sanık Saldoğan aileye başsağlığı dileyerek başladığı son sözlerine şöyle devam etti:
SALDOĞAN’IN SÖZLERİ SALONU KARIŞTIRDI
Saldoğan’ın bu sözleri salonda “siyasi konuşma yapıyor, avukat olmuş” sözleriyle büyük tepki çekti. Konuşması sıkça kesilen sanık Saldoğan’ın son sözünü kısa söylemesi istendi. Müdahil avukatlarından Ayhan Erdoğan, “Onun katil olduğunu biliyoruz” diyerek salonu yatıştırmaya çalıştı. Saldoğan bu kez, “Ben yıllarca namusumla, şerefimle bu ülkeye hizmet ettim, ben kimseyi yaralama, öldürme kastıyla hareket etmedim. Bir polis memuruna, mesleğe alınırken yaptırılan yeminine sadık kalarak amirlerimin verdiği emirleri bedenen kullandım. Cezaevinde sağlığımı kaybettim.” dedi.
SANIKLAR BERAATLERİNİ İSTEDİ
Sanık Muhammet Vatansever, “Suçsuzum ve suçsuz yere ceza almamı isteyenler rahatlayacaksa bir şey diyemem, vicdanınıza sığınıyorum, tahliyemi ve beraatımı istiyorum” dedi.
Ramazan Koyuncu, “Siz büyüklerimden beraatımı istiyorum. Suçsuz yere yatıyorum. Adaletinize sığınıyorum” derken, Yalçın Akbulut “Mütalaayı kesinlikle kabul etmiyorum, vurduğuma dair en ufak bir görüntü varsa kabul ediyorum, bana verilen talimat gereği şahsı oradan uzaklaştırmaktı, beraatımı talep ediyorum, adaletinize sığınıyorum” diye konuştu. Sanık Şaban Gökpunar ile Hüseyin Engin de beraatlarını istediler. Mahkeme Başkanı saat 11.00’e kadar ara verdiklerini belirterek, kararı açıklayacaklarını söyledi.
KARAR AÇIKLANDI
Heyet saat 11.00’de yerini aldı, ardından derin bir sessizlik çöktü salona. Ankara Numune Hastanesi’nde tedavi gördüğü öne sürülen davanın 1 numaralı sanığı Mevlüt Saldoğan ile bağlantı kuruldu. Sanık Saldoğan da ekrana geldi. Mahkeme Başkanı kısa bir konuşma yaparak davayı şu sözlerle özetledi: “Hep beraber bugüne kadar getirdik, müzakeremizi yaptık, bir kanaate ulaştık, mahkeme kararları demokratik kurallara göre tepkiler gösterilebilir. Dört ayrı başlık altında topladık kararımızı, karar sonrası istirhamım bunu salon dışında demokratik çerçevede yapalım.”
Başkan ardından "Kasten insan öldürme ve bu suça iştirak suçundan cezalandırılmak istemiyle kamu davası açılmış ise de delillerle ulaştığımız kanaat şöyledir'' dedi.
1 TUTUKLAMA 1 TAHLİYE
Mevlüt Saldoğan kasten insan öldürme suçundan sonuç ağır olduğu için 13 yıl hapis cezasıyla cezasına çarptırıldı. Geleceğine etkisi göz önüne alınarak bu ceza 10 yıl 10 aya indirildi ve tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Tutuksuz sanık polis Yalçın Akbulut 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı, aynı gerekçeyle, 1/6 indirimle 10 yıl hapisle birlikte tutuklanmasına karar verildi. Fırıncılar İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu ve Muhammet Vatansever yaralama suçundan 8'er yıl hapis cezasına çarptırıldılar.
Gelecekleri üzerine etkisi göz önüne alınarak cezalar 1/6 indirimle 6 yıl 8'er ay hapis olarak belirlendi, tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Ebubekir Harlar 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı, yarı yarıya indirimle cezası önce 4 yıl, 1/6 indirimle de 3 yıl 4 ay hapse indirildi, tutuklu kaldığı süre göz önüne alınıp tahliyesine karar verildi.
Polisler Şaban Gökpunar ve Hüseyin Engin'in delil yetersizliğinden beraatlarına karar verildi.
Sivil sanık Ebubekir Harlar 'Devletin polisine yardım ettik' demişti
POLİS SİLAH ÇEKTİ
Kararın açıklanmasıyla birlikte salon karıştı. Avukat Ömer Kavili karar okunurken salondan çıktığını belirterek kayda geçirilmesini istedi. Ardından Korkmaz ailesinin heyete yönelik tepkileri oldu, salondakiler Ali İsmail Korkmaz sloganları attı. Müdahil avukatlarının bulunduğu bölümde müdahil isimlerle polisler arasında tartışma yaşandı, bir polisin silahını çektiği görüldü. Kararla birlikte korumalar şemsiyeler açarak heyetin salondan çıkarılmasına eşlik etti. Salonda uzun süre alkış çalıp sloganlar atan izleyiciler adliye önünde gösteri yapan grubun yanına gitti.
SAVCI MÜEBBET İSTEMİŞTİ
Ali İsmail Korkmaz davasında savcı, sanık polis Mevlüt Saldoğan hakkında “kasten adam öldürmek” suçlamasıyla müebbet hapis cezası istemişti. Saldoğan ise, ''Bu ülkenin cumhurbaşkanı, başbakanı 'Gezi Parkı bir darbedir' diyor. Eğer bu darbeyse ben darbenin bastırılmasında görev aldım'' diye kendini savunmuştu. Saldoğan’ın avukatı da ''Eskişehir Emniyet Müdürü, Valisi, İçişleri Bakanı ve Başbakan da davaya dahil edilip, ifadeleri alınmalıdır'' demişti.
ANNE EMEL KORKMAZ: ADALETE OLAN GÜVENİMİZ SARSILDI, BİR GENCİN HAYATI BU KADAR UCUZ OLMAMALI
Mahkeme çıkışı kararı değerlendiren Ali İsmail Korkmaz’ ın annesi Emel Korkmaz, “Ben oğlumu kara toprağa verdim, onlar ellerini kollarını sallayıp birkaç yıl yatıp çıkacaklar. Türkiye’de adaletin olduğuna inanmıyoruz. Adalete olan güvenimiz sarsıldı. Bir gencin hayatı bu kadar ucuz olmamalı. 19 yaşındaki çocuğu döverek öldürüyorlar ve 10 yıl hapis cezası veriyorlar. Bu mu bu ülkenin adaleti? Bu ülkedeki adalet bu mu? Ali’nin nasıl katledildiğine bütün dünya şahit oldu. Bütün dünya biliyor. Ben bakamadım görüntülerine. Bugüne kadar bakamadım. Bu kadar ucuz olmamalıydı oğlumun canı'' dedi.
Baba Şahap Korkmaz da hiç beklemedikleri bir kararla karşılaştıklarını söyleyerek, "Oğlumun hayatı bu kadar ucuz olmamalıydı. Adalet, suçluyu koruyor, mağduru daha da mağdur ediyor. Tahliyeler de birer skandal" dedi.
KOCASAKAL: HUKUKUN VERECEĞİ REFLEKS ÖNEMLİ
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, karar öncesi Hürriyet'e şu görüşü verdi:
“Bu dava bir sembol, şu açıdan: Bir hukuk devletinde suç işlediğini düşünseniz dahi, kişiyi sorgusuz sualsiz, kalaslarla bir yerde öldüremezsiniz. Bu vahşiliktir, bu bir suçtur. Bu davanın özelliği şu: Buna karşı hukuk devletinin tepkisi burada ölçülecek. Polis görevini PSVK ve hukuk çerçevesinde yapacaktır. Bir hukuk devletinde hiç kimseye verilen yetki sınırsız değildir. Kayıtlı bir yetkidir. Buradaki davanın sonucu, insanların güven içinde yaşamasının temini bakımından önemli. Eğer burada hukuk gereğini yaparsa, bundan sonra bu tür davranışta bulunmak isteyen insanlar en az iki kere düşüneceklerdir. Gerçekten çok infial uyandırıcı bir eylem, Gencecik bir çocuk dövülerek öldürülüyor. Bir hukuk devletinde olabilecek bir şey değil. Hukukun ve hukuk devletinin buna vereceği tepki, hepimizin hukuku bakımından önemli. Biz o yüzden buradayız.”