Güncelleme Tarihi:
Dava konusu olayın gelişimi, sanıkların ve tanıkların ifadeleriyle taraf avukatlarının savunmalarının uzun uzun aktarıldığı gerekçeli karardan satır başları şöyle:
Klasik otopside “Kişinin ölümünün kafa travmasına bağlı beyin kanaması ve buna bağlı komplikasyonlar sonucu husule geldiği; kalp rahatsızlığı nedeniyle kullandığı ilaçların (Kumadin) kafa travması sonucu oluşan beyin kanaması ile irtibatı bulunabileceği, yani kendisinde mevcut hastalık nedeniyle kafa travmasının ölümünü hızlandırdığı, kafa travması husule gelmeseydi ölümün de husule gelmeyeceği, maktülün üzerinde ateşli-ateşsiz silah yarası, kesici-delici alet izi, zehirlenme, boğma veya boğulmaya ait iz ve bulgulara rastlanmadığının" belirtildiği anlaşılmıştır.
VAHŞET DAKİKALARI; DUVARA SIKIŞTIRIP DÜŞMESİNİ..
- TÜBİTAK Bilgem tarafından gönderilen görüntüler ve fotoğraflar duruşmada izlenmiş; kamuoyunda "Gezi Parkı Eylemleri" olarak bilinen eyleme yanında arkadaşı tanık Turhan Gürler olduğu halde katılan maktul Ali İsmail Korkmaz’ın, kolluk güçlerince eylemcilere yönelik yapılan müdahalenin ardından Eskişehir Yunus Emre Caddesi üzerinde yapılan müdahaleden kaçarak, Sanayi Sokağa girdiği, polis memurları sanıklardan Yalçın Akbulut'un önde, Mevlüt Saldoğan’ın ise arkada olacak şekilde Ali İsmail'in peşinden koştukları, birbirlerini tanıdıkları anlaşılan sanıklar İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu ve Muhammet Vatansever ile o sırada sokakta bulunan diğer sanık Ebubekir Harlar'ın o sırada maktulün koştuğu sokakta bulundukları, ilk olarak sanık Ebubekir Harlar'ın kendilerine doğru ve duvara yakın koşan maktule çelme-tekme atarak duvara sıkıştırıp düşmesini sağladığı, sanıklar İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu ve Muhammet Vatansever'in ve hemen peşinden maktulün bulunduğu yere gelen polis memuru sanıklar Yalçın Akbulut ve Mevlüt Saldoğan’ın maktulü darp etmeye başladıkları, sanık Yalçın Akbulut'un elinde cop olduğu, yerde yatan maktulün kafa, omuz, sırt, kol ve bacak bölgelerine tekme, cop ve elleriyle vurarak yaraladıkları, bir ara sanıkların maktulü düştüğü yerde bırakarak yanından uzaklaştıkları…
OTURUR HALDEKİ MAKTULE BİRÇOK KEZ VURDUĞU
- ..sanık beyanlarına göre darp sonrası yerde kalan maktulün sanıklara hakaretlerde bulunması üzerine bu kez sanık Mevlüt Saldoğan'ın geri dönerek maktulün yanına geldiği, oturur halde yerde bulunan maktule birden çok kez göğüs ve baş kısmına gelecek şekilde tekme ile vurarak ayrıldığı, bir süre yerde yatan maktulün sendelediği ve ardından ayağa kalkarak olay yerinden uzaklaştığı, bu suretle sanıklar Mevlüt Saldoğan, Yalçın Akbulut, İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu, Muhammet Vvatansever ve Ebubekir Harlar’ın maktule yönelik eylemlerinin sabit olup, sanıkların sabit olan eylemlerinden dolayı cezalandırılmalarına karar vermek gerektiği..
O KİŞİ ALİ İSMAİL, MERDİVENDEN DÜŞTÜM DEMESİ NORMAL
- Sanıklar darp edilen kişinin maktul Ali İsmail Korkmaz olmayıp başka bir kişi olduğunu, bir kısım sanık müdafileri de maktulün hastaneye giriş sebebi olarak "eşya taşırken merdivenden düştüğüne" ilişkin beyanı karşısında; darp edilen şahsın Ali İsmail Korkmaz olmayıp başka bir şahıs olduğunu savunmuş ve bu nedenle gerekirse yurt dışından rapor alınması gerektiğini savunmuş iseler de; olay yerinde bulunduğu anlaşılan tanık SBY’nin beyanı, tanık anlatımları, maktulde raporlarla tespit edilen yaralanmaların maktulün vefat etmeden önce 13/06/2013 günü Odunpazarı Polis Merkez Amirliğinde verdiği ifadesi ile örtüşüyor olması, maktulün hastaneye ilk gittiğinde hakkında bir ceza soruşturması başlatılması ihtimali çekincesiyle eylemlere katıldığını ve darp edildiğini belirtmemesinin maktulün üniversite öğrencisi olması karşısında normal ve hayatın olağan akışına uygun olduğu, yine dosya arasında mevcut olup TÜBİTAK Bilgem tarafından değerlendirilen ve mahkememizce duruşma salonunda izlenen görüntüler, HTS kayıtlarından maktulün olay yerinde olduğunun anlaşılmış olması karşısında olay yerinde darp edilen kişinin Ali İsmail Korkmaz olduğu anlaşılmıştır.
GEZİ EYLEMCİSİ TARAF DA OLABİLİR, TANIK DA
- Tanık SBY’nin olay tarihinde gerçekleştiği belirtilen eylemlere katıldığı, bu nedenle taraf olup beyanlarına itibar edilemeyeceği ileri sürülmüş ise de; bir kişinin herhangi bir eyleme ya da gösteriye katılmış olmasının tek başına ifadesine itibar edilmemesini gerektirmediği açıktır. Bir toplumda bireylerin can güvenliklerinden emin olmaları onların özgürlüklerini idrak edebilmelerinin önemli anahtarlarındandır. Kasten yaralama suçunda korunan hukuksal yarar ise kişilerin vücut bütünlüğü, bedenen şiddet ifade eden muamelelerden korunması hususundaki hakları, bedeni, ruhi ve akli sağlıklarını koruma hakları, acı hissetmeme ve vücudun dış görünüşünü koruma, kötü muameleden azade olma haklarıdır.
KASITLARI YARALAMAYA YÖNELİK
- Somut olay değerlendirildiğinde; olayın gelişim seyri, sanıklarla maktul arasında öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunmaması, sanıkların engel bir neden bulunmadığı halde eylemlerini sürdürmemiş olmaları, fiillerine kendiliklerinden son vermiş olmaları tüm dosya kapsamı ile birlikte göz önüne alındığında sanıkların maktule yönelik eylemlerinde olası kast veya doğrudan kast ile öldürme kastıyla hareket ettiklerinin sabit olmayıp kasıtlarının maktulü yaralamaya yönelik olduğu, ancak maktulün kasten yaralama sonucu gelişen beyin kanaması sonucu vefat ettiği, sanıkların eylemleri ile ölüm sonucu arasında illiyet bulunduğu, maktulde mevcut kalp, damar ve kapak hastalığı nedeniyle kullandığı ilaçların darp eylemi sonucunda meydana gelen beyin kanaması oluşumunu kolaylaştırıcı ve kanamayı artırıcı etkisiyle ölüm meydana gelmesinde katkısının olduğu tıbben belirlenmiş ise de; sanıklar tarafından bilinmediği açık olan bu hastalığının sanıkların eylemleri ile maktulün ölümü arasındaki mevcut illiyet bağı karşısında sanıkların cezai sorumluluklarını kaldırmadığı, sanıkların eylemlerinin TCK'nun 87/4 maddesi kapsamında Kasten Yaralama Sonucu Ölüm Meydana Gelmesi suçunu oluşturduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
YAKALAMA, ONUR KIRICI YÖNTEMLE YAPILAMAZ
- Suç işlediği şüphesiyle şüpheli hakkında başvurulan yakalama işlemi adli yakalamadır. Yakalama işlemi kaçmayı engellemeye yönelik olması nedeniyle (bunu sağlamaya yetecek ölçüde) zor kullanabilme yetkisini de bünyesinde barındırır. Yakalamanın herhangi bir şekli olmamakla birlikte insan onurunu ayaklar altına alan yöntemler kullanılamaz... Vatandaş yakalaması "kişiye suçu işlerken rastlanması", "suç üstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması" veya "suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması" hallerinde mümkündür... Doğrudan kolluk görevlileri tarafından yapılan yakalama halinde işlem, yakalanan kişi ve uygulanan tedbirler derhal savcıya bildirilir.
YAKALAMA DEĞİL YARALAMA AMAÇLI
- "hukuka aykırı gösteri yürüyüşü yapan kişilerin dağılmamakta direnmesinin ötesinde, kamu görevlilerine karşı bir saldırıda bulunmamalarına rağmen bu kişilere karşı vücutlarının yaralanmasını sonuçlayacak şekilde silah kullanılması halinde emniyet görevlileri açısından artık hukuka uygun bir davranışın varlığından söz edilemez. Zaten yakalama veya göz altına alma amacıyla hareket etmedikleri anlaşılan sanık polisler ile diğer sanıklar yönünden, CMK'da düzenlenen yakalama hükümlerinin uygulanma şartlarının oluşmadığı, kasıtlarının maktule yönelik yaralama olduğu sonucuna varılmıştır.
CEZALAR KUŞA DÖNMÜŞTÜ
Mahkeme, tutuklu sanık polis memuru Saldoğan’a, kasten yaralama, ölüme neden olma suçundan suçun işleniş biçimi meydana gelen sonucun ağırlığını göz önüne alarak, 13 yıl hapis cezası verdi. Ceza iyi hal nedeniyle 1/6 oranında indirim yapılan ceza 10 yıl 10 aya düşürüldü. Tutuksuz yargılanan polis memuru Yalçın Akbulut’a ise ölüme neden olma suçundan 12 yıl hapis cezası verildi. İyi hal nedeniyle yapılan indirimle ceza 10 yıl olarak açıklandı. Tutuklu sanıklar İsmail ve Ramazan Koyuncu ile Muhammet Vatansever’e verilen 8’er yıl hapis cezası ise 1/6 oranında iyi hal indirimi ile 6’şar yıl 8’er ay oldu. Tutuklu sanık Ebubekir Harlar’a 8 yıl hapis cezası verildi. Fiil tam gerçekleşmediği için ceza önce yüzde 50, ardından 1/6 oranında iyi hal indirimiyle 3 yıl 4 aya düşürüldü. Harlar’ın tutuklu kaldığı süre göz önüne alınarak tahliyesine karar verildi. Polis memurları Hüseyin Engin ve Şaban Gökpınar ise beraat etti.