Ali, Evrim, Hatice...

Güncelleme Tarihi:

Ali, Evrim, Hatice...
Oluşturulma Tarihi: Kasım 02, 2002 15:16

Pırıl pırıl üç genç; Ali, Evrim ve Hatice... Evrim, psikiyatr olma yolunda ilerliyor. Hatice, bir gazetenin dokümantasyon merkezinde çalışıyor. Ali, kariyer için 'sivil toplum kuruluşunu' seçti. Ortak özellikleri Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden burs alarak eğitimlerini tamamlamaları ve bu bursun onlara 'en zor anlarında' yetişmesi. Sivil toplum; vakıflar ve dernekler yoluyla gençlere yardım elini uzatıyor. Çünkü Avrupa Birliği'ne girmeye çalışan Türkiye'de devlet yıllık bütçesinin yalnızca yüzde 7.4'ünü eğitime ayırıyor. AB'de bu oran yüzde 14.

Türkiye Avrupa'nın en genç nüfusa sahip ülkesi. Nüfusunun yüzde 65'i 35 yaşın altında. Ancak bu durum gençlerin geleceğe ümitle bakması için yeterli değil. Tam tersine, özellikle maddi durumu iyi olmayan gençler eğitim yolunun tıkalı olmasının bedelini ağır ödüyor. Çoğu zaman eğitimlerini yarım bırakıp, genç yaşta iş hayatına atılıyorlar.

Devletin eğitime ayırdığı bütçeye bakıldığında da durum parlak görünmüyor. 2002 yılı bütçesinde ilk ve orta dereceli eğitime ayrılan pay yüzde 7.4, yani yaklaşık yedi buçuk katrilyon lira. Üniversiteleri katınca ancak yüzde 9.6'ya çıkıyor. Bu oran Almanya'da yüzde 16.4, Fransa'da yüzde 18.1, İsviçre'de yüzde 18.7, Japonya'da yüzde 16.2, ABD'de yüzde 12.4. AB ülkelerinde eğitime ayrılan pay ortalama yüzde 14. Bu ülkelerin Gayri Safi Milli Hasılaları'nın (GSMH) yüzde altısı eğitim için kullanılıyor. Türkiye'de GSMH'den eğitime ayrılan oran yüzde 2.2.

2005'te beş milyon gencin üniversite kapısına dayanması bekleniyor. Üniversiteyi kazanan gençlerin birçoğu yaşadığı şehirden başka bir şehire gidecek. Önemli bölümü ekonomik zorluklarla boğuşacak.

Gençlere maddi destek genellikle üniversitelerden ve bütçeleri sınırlı sivil toplum kuruluşlarından geliyor. Türk Eğitim Vakfı (TEV) ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) burs veren sivil toplum kuruluşlarının başını çekiyor.

Vehbi Koç tarafından 1967'de kurulan Türk Eğitim Vakfı kendini gençlere adamış dev bir vakıf. Kuruluş yılında TEV burslarından 119 öğrenci yararlanmış. Bu sayı çığ gibi büyüyerek bugün 115 bine ulaşmış. Yurtiçinde teknik ve endüstri meslek lisesi, meslek yüksek okulu, yüksekokul, üniversite, master ve doktora öğrencilerine burs veriyor. Bu yıl yurtiçi bursları yedi bin 500 öğrenciye ulaşacak. Yurtdışı bursları master yapmak isteyen öğrenciler için geçerli. Bugüne kadar toplam 845 kişi yurtdışı burslarından yararlanmış.

TEV Genel Müdür Yardımcısı Güsel Bilal bugüne kadar 650 kişinin vasiyet ve hibe, üç bin 700 kişinin çelenk bağışı yöntemiyle bağış yaptığını söylüyor.

ÇYDD eğitimin yaşamdaki yerini artırmak için çaba gösteriyor. 1989'da ülkede herkese eşit bir çağdaş eğitimin sağlanması amacıyla kurulmuş. Bugüne kadar ilk, orta ve yüksek öğrenim gençlerinden oluşan toplam 16 bin kişiye burs verilmiş. Ayrıca 'Anadolu Bursları' ile Turkcell'in desteğiyle kırsal kesimde okuma şansı az olan beş bin yoksul kızı okutuyor. Anadolu Bursları ilk olarak iki yıl önce Siirt'deki 18 genç kızı liseye göndermek amacıyla verilmiş. Daha sonra başka illere yayılmış. Ertesi yıl sayı 500'e ulaşmış. Turkcell'le yaptıkları ortak proje ile burstan yararlanan öğrenci sayısı hızla artmış.

ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan kendilerine genelde burs almak isteyenlerin başvurduğunu, burs vermek isteyenlerin çok az olduğunu söylüyor:

‘‘15-20 bin burs verenimiz var. Bu sayının 100 binlere ulaşmasını istiyoruz. Şu anda büyük bir burs beklentisi içindeyiz ve bunu iş dünyasından bekliyoruz. Bu yıl her gence aylık 50 milyon liralık burs veriliyor. Bir gece restoranda yemek yemeseniz bir öğrencinin aylık bursunu karşılamış olursunuz.‘‘

TEV ve ÇYDD öğrencilere burs veren derneklerden yalnızca ikisi. İkisinin de hedefi aynı: Hiçbir çıkarı olmadan genç insanlara yardım eli uzatmak. Verdikleri burs aslında birçok kişiye göre çok cüzzi bir miktarda. Ancak ona ihtiyacı olan gençlerin hayatında büyük rol oynuyor. Belki de 'kaderlerini' değiştiriyor.

Bir gencin elinden tutmanın manevi hazzı para ile ölçülmüyor. İşte bunun canlı örnekleri... ÇYDD'den burs alarak okuyan Ali, Evrim ve Hatice’nin hayatında derneğin apayrı bir önemi var. Tıpkı burs alan diğer gençler gibi... Aldıkları bursla hayatlarının nasıl değiştiğini anlatıyorlar.

ALİ DERNEKTE ÇALIŞIYOR

Ali Çavuş 1976 Adıyaman doğumlu. Meslek Lisesi'nde elektrik üzerine eğitim almış. Ancak, elektrikçi olmak istememiş. 1998'de İstanbul'a gelmiş. İstanbul Üniversitesi Adalet Meslek Yüksek Okulu'na girmiş. Eğitimi sırasında dernekten burs alan Ali'nin şu an dernekle 'farklı' bir ilişkisi var. Bir yıldan bu yana derneğin genel merkezinde çalışıyor.

İstanbul'a geldiğinde alıştığından çok daha farklı bir ortamla karşılaşmış. Okul harcının yanı sıra birçok masraf onu bekliyormuş. Kalacak yere, yiyeceğe hatta içeceği suya bile para verecek olmak onu sıkıntıya sokmuş. Küçük şehirden büyük şehire geldiği için adeta bir kültür şoku yaşamış.

Bir arkadaşının tavsiyesiyle ÇYDD'ye başvurmuş. İlk karşılandığı anı unutamıyor. 'Nasılsın, ne yapıyorsun, bir sorunun var mı?' gibi içten bir ilgi görmüş. Bu onu en az aldığı maddi yardım kadar etkilemiş. Bu desteğe can simidi gibi sarılmış:

‘Aileniz size para gönderiyor ya da gönderemiyor, çalışmak zorunda kalıyorsunuz. Öte yandan size başka bir yerden karşılıksız para geliyor. Yurttaki ucuz yemeğin biraz daha kalitelisini yiyebiliyor, bir çay daha fazla içebiliyorsunuz.’

Başı ne zaman sıkışsa, problemi olduğunda dernekten biri mutlaka ona destek olmuş, yol göstermiş. Böylece, kendisini bir aile ortamında hissetmiş.

EVRİM PSİKİYATR OLACAK

Evrim Ebru Öztekin başarılı bir psikiyatr olma yolunda ilerliyor. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde psikiyatri asistanlığı yapıyor. Bugünlere gelmesinde ona destek olan ÇYDD ile bağlantısını burs kesildikten sonra da koparmamış. Burs alanların 'ortak ideallerinin' belli bir maddi güce ulaştıktan sonra gençlere burs vermek olduğunu söylüyor. Kendisinin de yapacağı ilk işlerden biri bu olacak.

1976'da Gaziantep'de doğmuş. İstanbul Tıp Fakültesi'ne girmesiyle birlikte İstanbul'un yolunu tutmuş. ÇYDD ile karşılaşması da bu döneme rastlıyor. Dernek fakültede küçük bir odaya temsilcilik açmış. Böylece haftanın belli günleri Öztekin buraya gidip gelmeye başlamış. Dördüncü sınıfa geldiğinde burs alma şansına kavuşmuş. Üniversite bitene kadar her ay burs alacağı günleri iple çekmiş. Bu bursun kendisi için büyük önem taşıdığını söylüyor:

‘Türkiye şartlarında öğrenci olmak zor. Burs bazen bir kitap, bazen bir kıyafet almak, bazen sinemaya gitmek için önemli oluyordu. Bursiyerim beş kişiye burs veriyordu, onunla zaman zaman görüştük, çünkü gerektiğinde 'orada' olduğunu biliyorduk.’

HATİCE GİDİYORDU Kİ...

Hatice Kumalar 1980'de Afyon'da doğmuş. ÇYDD onun hayatında vazgeçilmezlerden biri. Maddi durumu yeterli olmayan ailesi onu birkaç kez masrafları karşılayamayacağı için geri çağırmak zorunda kalmış. İşte dernek tam bu zamanda hayatına girmiş. Maddi ve manevi sorunlarına çözüm bulmuş.

Bugün, Star Gazetesi'nin Dokümantasyon Merkezi'nde çalışıyor. İleriye dönük birçok hedefi var. Şimdilik hepsini sıraya koymuş, teker teker gerçekleştirmeyi planlıyor. Dernek onun İstanbul'daki evi gibi. Kendini ne zaman kötü hissetse oraya giderek rahatladığını söylüyor.

İstanbul Üniversitesi Kütüphanecilik Bölümü'nü bitirmiş. Üniversite ikinci sınıftayken derneğin varlığından haberdar olmuş. O sıralar daha İstanbul'u bilmediği için 'sora sora' derneğin yerini bulmuş. Dernek onun da elinden tutmuş. Böylece genç yaşında İstanbul'a gelen, büyük şehrin gerçekleriyle karşılaşıp hayal kırıklığına uğrayan Hatice 'yabancılık' hissini üzerinden atabilmiş:

‘Tek başıma geldim, istediğim arkadaş ortamını burada yakalayamamıştım. İstanbul'da tamamen kendi ayaklarımın üstünde durmak zorundaydım. İşçi kızıyım, ikinci öğretimde okuyordum, müthiş bir harç ücretim vardı. Dernek o parayı 'ben şimdi ne yapacağım' dediğim zaman bana ulaştırdı.’

Aynı zamanda derneğin okulda açtığı Sosyal Destek Birimi'nde görev yapmış. Bu birime fuar, konser, tiyatro gibi etkinliklerin biletleri ücretsiz geliyormuş. Böylece Hatice İstanbul'da hayallerini gerçekleştirme fırsatı bulmuş.


Damlaya damlaya

Burs vermek yalnızca 'zenginlerin' yapabileceği bir iş değil. Az da olsa bir geliri olan herkes bir genci okutabilir. Hatta harçlık alan öğrenciler bile... Üsküdar Amerikan Lisesi öğrencileri geçen yıl ÇYDD aracılığıyla bir dönem boyunca aralarında para toplayarak Boğaziçi Üniversitesi'nde okuyan bir gence burs vermişler. Tekel fabrikasının çalışanlarının yaptıkları ise tüm şirketlere örnek olacak nitelikte. Milliyet Gazetesi'nde çıkan habere göre Tekel fabrikasının işçi ve memurları, ortalama 500 Milyon TL olan maaşlarından artırıp birçok gencin eğitimine devam etmesini sağlıyor. 1997'den bu yana her yıl en az dört üniversite öğrencisine burs veren işçi ve memurlar, bu yıl da bursu devam ettirme kararı almışlar.


Vakıf Telefon

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği 0212 252 03 53

21. Yüzyıl Eğitim ve Kültür Vakfı tel 0212 288 90 72

Türk Eğitim Vakfı 0212 217 58 58

Alarko Eğitim ve Kültür Vakfı 0212 258 61 20

Faisal Finans Kurumu 0212 251 65 20

Hacı Ömer Sabancı Vakfı 0322 351 56 44

İstanbul Ticaret Borsası Vakfı 0212 511 84 40

İstanbul Ticaret Odası Vakfı 0212 511 41 50

Koç Vakfı 0216 341 46 50

Sağlık ve Eğitim Vakfı 0212 512 18 78

Sema Yazar Gençlik Vakfı 0312 425 80 03

Nejat Eczacıbaşı Vakfı 0212 281 08 80

Finans Vakfı 0212 230 66 18

Galatasaray Eğitim Vakfı 0212 293 43 10
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!