Oluşturulma Tarihi: Eylül 28, 2007 08:59
Sana Şair İsmet Özel’in yıllardır ruhumun en saf halinde sakladığım bu dizesiyle seslenmek istedim…
Ali;
Bir saattir sana bakıyorum…
Önümden haberler geçiyor..
Fotoğraflar.. Anayasa tartışmaları, siyasilerin ağır demeçleri. Ekonomi..
“Dolar yine düştü…”
“Parite…”
Bir türlü geçemiyorum seni… Önümdeki bilgisayar kararıyor, bulanıyor ve yine sen…
Siyah çerçeveli küçük bir fotoğraf karesinden öylece bakıyorsun…
|
Bitlis'te Bölükyazı kırsalında arama tarama yaparken Jandarma Er Ali Kadıoğlu şehit düşmüştü. |
Elinde gençliğini tutar gibi tutuyorsun o ağır makineli tüfeği..
Dönüyorum bir daha bakıyorum..
Yüzünden sınır boylarının zifir geceleri geçiyor…
Zihninde paraşütü açılmamış heyecanlar…
Alnında kısacık hayatının bütün hayalleri …
Ve işte
haber:
-Bitlis’te mayın patlaması sonucu jandarma çavuş…
Son dakikacı
Kazım bağırıyor:
-Bitlis’te mayın patlaması bir şehit…
Herkes
Kazım’a dönüyor. Garip bir burukluk..
Sonra çaresizlik, belki yıllardır gelen şehit haberlerinin verdiği “çıldırtıcı alışkanlık…
Eren önündeki ekonomi haberlerine dönüyor…
Zeynep, sağlık sayfasına bir haber koyuyor..
Oğuz, kısa bir tereddüt geçiriyor.
-Büyütsek mi?Kalıyorsun öylece…
İnce siyah çerçeveli “
ajans fotoğrafları”nın arasında öylece kalıyorsun…
Gün üzerine kapanıyor. Peş peşe gelen haberler, mayının patladığı saati zamandan siliyor…
Şehitsin…
Senin adın artık Şehit Ali…
Orada öylece, bir milletin kendi dizlerinin üzerine kapandığı gibi kapanmışsın…
Ne yazık…
Senin haberin alışkanlıklar duvarına çarpıp kalıyor…
Sıra törende…
Bugün seni Osmaniye’de toprağa verecekler. Gözyaşı seli, öfke denizinde dev dalgalar yaratacak…
Senin gibi kaç gencecik vatan evladını daha böyle içimizde mayınlar patlatıp yüreğimizde dev kraterler açarak uğurlayacağız.
Güle güle
Ali…