Güncelleme Tarihi:
Bölgede günlerdir süren çaba alevlerin önünü kesmek, santrala ulaşmasını engellemek içindi. Salı gecesi Türkevleri tarafından gelen alevlere duvar örülmüştü. Sabah başlayan havadan müdahalenin etkisi, rüzgârın Akçakaya tarafına esmesi ekiplere rahat bir nefes aldırmıştı. Hem ekipler hem de bölgede yaşayanlar santral üzerindeki riskin azaldığını konuşuyordu.
TERS RÜZGÂR KÂBUSU
Ancak esen ters rüzgâr öğleden sonra 14.00 sularında kötü bir sürpriz yaptı. Alevler yine santralı tehdit etmeye başladı. Hava desteğinin olması ve ekiplerin karadan etkili müdahalesi, alevleri santralın üstündeki tepede tutuyordu. Bölgedeki ev ve iş yerleri boşaltıldı. Kimi ahırdaki ineğini, kimi mutfaktaki tüpünü alıp sahile koştu.“Nasıl oldu, sabah burada hiçbir şey yoktu” diye sordum.“Her şey bir anda oldu. Evden nasıl çıktığımızı bilemedik” diyorlardı. 20.30’a kadar duman tüten tepelerden, hava desteğinin son bulmasıyla yeniden alevler yükseldi. Yangın adım adım santrala yaklaşıyordu.
AYAKTA DURMAK İMKÂNSIZDI
Ören Kavşağı’ndan Milas’a çıkan orman yolu alevlerden görünmüyordu. Ekipler yangının aşağı sete geçmemesi için çabalıyordu. Fakat rüzgâr öyle sertti ki ayakta durmak bile imkansızdı... Çok sürmedi. Tepede yanan ağaçlardan kopan dallar aşağıya yağmaya başlamıştı. Kozalaklar patlıyor, kıvılcımlar yola saçılıyordu.
Önümüze düşen küçük dalları ve kozalakları ayaklarımızla basarak söndürmeye çalıştık. Ateşin yolun sağ (Ören) tarafına geçmesini istemedik.
O sırada Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin ekiplerinden “Kaçın” çığlığı geldi. Koşarak kendimi aracıma attım. Bir taraf Ören diğer taraf önceki gece boyu yanan Türkevleri’ydi... Alevler Ören’e ilerlediği için tehlikeliydi. Nitekim bölge halkı da askeri çıkarma gemisiyle tahliye ediliyordu. Türkevleri de yeniden yanabilirdi. Milas’a çıkmam gerekiyordu... Alevlerin arasına sürdüm... Su taşıyan iki beton mikserinin arasında tehlikeli noktayı geçtim... O sırada daha net gördüm ki alevler artık santralın kapısında falan değil bizzat bahçesindeydi... Tanklar boşaltılmıştı ancak gecenin kolay geçmeyeceği belliydi...
KORUDUĞUMUZ TEPE SİMSİYAH
Ekiplerin insanüstü mücadelesi sabaha kadar sürdü. Gün doğunca ortaya çıkan fotoğraf nasıl bir yerde kaldığımı daha net gösteriyordu. Alevleri ayaklarımızla söndürerek korumaya çalıştığımız tepe simsiyahtı. Yangın kontrol altına alınmıştı. Santral çevresinde bekletilen çok sayıda arazöz, itfaiye aracı, TOMA ve su tankeriyle alevlerin termik santralın ana binası ve üniteleri ile sosyal tesislere ulaşmasının önüne geçilmişti. Bu eşik de aşılmıştı ancak yangının durmaya niyeti yoktu. Dün alevler Kıyıkışlacık’ta yoğunlaştı. İtfaiyeciler, askerler, polisler, sağlıkçılar, belediye ekipleri, gönüllüler canla başla çalışmalarını sürdürüyor.
MİLAS VE BODRUM ELEKTRİKSİZ KALABİLİR
Bir gece önce Kemerköy Santralı’nı savunan ekiplerin çabası dün gece ise Yeniköy içindi. Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, saatler 22.12’yi gösterdiğinde yeniden tehlike çanlarını çaldı. Tokat, “Yangın yüksek gerilim hatlarını tehdit eder hale geldi. Eğer yangın bu bölgeye ulaşırsa Milas ve Bodrum’a elektrik verilemeyebilir” diyordu.