Güncelleme Tarihi:
Balkız, Güven Park’ta yaptığı basın açıklamasında, AİHM’nin 9 Ekim 2007’de, Danıştay’ın da 28 Aralık 2007’de, ilk ve ortaöğretimde okutulan “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersinin, hem içeriğinin hem de mecburi oluşunun “Din ve vicdan özgürlüğüne” aykırı olduğu yönünde karar verdiğini hatırlattı. Mahkeme kararlarına rağmen, Alevi öğrencilerin “din ve vicdan özgürlüğü hakkı”nın ihlal edildiğini söyleyen Balkız, “Bu bir zulümdür. Devlet eliyle yürütülen misyonerlik faaliyetidir. Zorla asimilasyondur” diye konuştu.
Mahkeme kararlarından sonra Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in “Bu kararlar eski müfredata göre alınmıştır. Artık Aleviliği de okutuyoruz, dolayısıyla yapılacak bir şey kalmamıştır” şeklindeki açıklamalarının da gerçek dışı olduğunu savunan Balkız, “Müfredata Hacı Bektaş Veli’nin bir iki sözünü almakla, Abdal Musa ve Şah Hatayi’den bir iki dize almakla, Alevilik okutulmuş olmaz. Hatta müfredatta, Alevilerin kutsal kabul ettikleri Hz.Ali ve Hz.Hüseyin’in adlarının yanına sadece Alevilerin değil tüm Müslümanların da lanetle andığı Muaviye’den 'Hazreti Muaviye' diye bahsetmekle Aleviler incitilmiş, yaralanmıştır” dedi.
Balkız, din derslerinin okutulmaya devam edilecekse de seçmeli, çoğulcu, demokratik toplumun gereklerine uygun ve nesnel olması gerektiğini ifade ederek, müfredatın Alevilikle ilgili bölümünün oluşturulmasının Alevi kurumlarına bırakılmasını istedi.
Balkız, “AKP hükümetini ilgili mahkeme kararlarını, içeriğini boşaltmadan, orasını burasını eğip bükmeden, TCK’nın 301. maddesinde olduğu gibi kelimeler üzerinde oynamadan ve durumu geçiştirmeye çalışmadan, derhal uygulamaya davet ediyoruz. Hükümet, bu konuda kör, sağır ve dilsiz kalmakla Anayasayı da ihlal etmektedir” dedi.
Açıklamanın ardından Federasyon Başkanı Balkız ve Genel Sekreter Kazım Genç, konuya ilişkin dilekçelerini Başbakanlığa verdi.