Güncelleme Tarihi:
Kutup Dalgakıran
Alevi örgütleri, bütçe görüşmeleri sırasında hükümetten 20 trilyon lira ödenek istedi. Ancak koalisyon ve muhalefet partileri reddetti. ‘‘Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı'nın kültürel faaliyetlerinin yürütülmesine katkıda bulunmak ve amacına uygun diğer ilgili vakıf ve derneklere de gerekli yardımlarda bulunması kaydıyla’’ 425 milyar ödendi. Paranın miktarı az olsa da ödenekte ‘‘Alevi’’ adı geçmese de devlet, tarihinde ilk kez Alevi örgütlerine para verdi. Kurulan Alevi Üst Birliği, şimdi bu parayı tartışıyor.
Semah Kültür ve Araştırma Vakfı Genel başkanı Lütfi Kaleli, geçtiğimiz yıl Alevi örgütleri arasında başlayan diyaloğun olumlu sonuçlandığını, 163 örgüt temsilcisinin biraraya gelerek Alevi Üst Birliği'nin kurulduğunu anlatıyor. Alevi Üst Birliği'nde Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ali Doğan, Hacı Bektaş Veli Dernekleri Genel Başkanı Atilla Erden, İstanbul Hacı Bektaş Veli Dernekleri Genel Merkezi Başkanı Rıza Baş, Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel Başkanı Necati Yılmaz, Şahkulu Sultan Külliyesi Mehmet Ali Hilmi Dede Baba Araştırma Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Mehmet Çamur, Karacaahmet Sultan Kültür Derneği Başkanı Hıdır Uluer, Semah Vakfı Başkanı Lütfü Kaleli, Kartal Cemevi Vakfı Başkanı Hüseyin Deveci ve Cem Vakfı Genel Başkanı İzzettin Doğan yer alıyor.
Şahkulu Dergahı Başkanı Mehmet Çamur, ‘‘Bu parayı nasıl değerlendireceğimize ilişkin toplantılar yapıyoruz. Paranın alınıp alınmaması konusunda henüz bir karara varılmış değil’’ diyor. Lütfi Kaleli ise bu paranın çok şey ifade ettiği görüşünde. ‘‘Aleviler ilk kez devletin resmî bütçesinde açıkça yer alarak varlıklarını kanıtladılar.’’ Üst Birlik, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Meclis Başkan Vekili Uluç Gürkan, Başbakan Mesut Yılmaz, DTP, DSP ve CHP liderleriyle sürekli diyalog halinde. Mehmet Çamur, ‘‘Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, görüşmemizde bize tiyoyu verdi’’ diyor. Demirel, ‘‘Fiili Durum’’ yaratmalarını önermiş. Mehmet Çamur, fiili durumu açıklıyor. ‘‘Federasyon tabelamızı asacağız.’’
Alevi Üst Birliği'ni oluşturan örgütler, verilen parayı az buldukları için kendi aralarında bir tartışma başladı. Alevi örgütlerinin bir kısmı almama eğiliminde. Bir bölümü de Ankara ve İstanbul'da iki ana bina satın almayı, federasyona adım atmayı öneriyor. Bu ay içinde devletten paranın alınmasıyla netleşecek olan Üst Birlik görüşmelerindeki esas eğilim, bina satın alınması yönünde.
Karacaahmet Sultan Kültür Derneği Başkanı Hıdır Uluer, bu paranın alınmasını yanlış buluyor. ‘‘Aleviler yüzyıllardır devletten hiç para almamış. Şimdi 20 trilyon istemişiz. Ama gelen, 425 milyar gibi komik bir rakam. Oysa Diyanetin bütçesi 150 trilyonu buluyor. Bu rakam, yedi bakanlığın bütçesinden de fazla.’’ Uluer, devlet parasının Alevi örgütlerini bölmesinden kaygılanıyor. Ancak parayı alma kararı çıktığında, İstanbul ve Ankara'da öğrenci yurdu almak istediklerini söylüyor. ‘‘Yurt sorunu yüzünden çocuklarımız şeriatçı yurtlarda kalıyor. Bu ay içinde iki toplantı daha yapıp karara varmaya çalışacağız.’’
Gazi Mahallesi Cemevi Eski Başkanı Hüseyin Gülen, Alevi Federasyonu ve Avrupa'daki Alevi federasyonuyla birlikte konfederasyon istediklerini söylüyor. ‘‘425 milyarı da az diye almazlık yapmıyoruz. Almazsak, az bulduğumuzu düşünürler. Bize Maliye bütçesinden değil, yasalaşarak resmen devlet bütçesinden para verilmesini istiyoruz’’ diyor.
ALEVİ PARTİSİNE HAYIR
Alevi dedeleri ve dernek yöneticileri, dine dayalı siyasi partileşmeye karşı çıkıyorlar. Hacı Bektaş Veli Anadolu kültür Vakfı Genel Başkanı Ali Doğan, Alevi kültürü ve inancı üzerine bir siyasi yapılanmayı doğru bulmuyor, ihtiyaç görmüyor. Etnik ve inanca dayalı partileşmeyi çağdışı niteliyor. Alevi örgütleri, Geçmişte yaşadıkları Türkiye Birlik Partisi örneğini unutmuyorlar. Karacaahmet Dergahı'nda Ahmet Dede, ‘‘Biz Aleviler, Atatürk'ü ve vatanımızı çok seviyoruz. Timisi'nin Birlik partisi'nin İdari Heyeti'ndeydim. Ama o partinin neticesini sevmedim. Çünkü felsefe gidip Aleviliğe dayanıyor. Tıpkı Erbakan'ın Refah Partisi gibi. Siyasetle din birbirinden ayrıdır’’ diyor. Şahkulu Dergahı Başkanı Mehmet Çamur, şimdiye kadar sosyal demokrat partilere oy verme nedenini, o partilerin hukukun üstünlüğünü savunmalarına ve eşitliği savunmalarına bağlıyor. Alevi oylarının son yıllarda sağ partilere kaydığını da ekliyor. ‘‘Ama biz, Alevilik çerçevesinde partileşmeye karşıyız. Dinin partisi olamaz. Buna alet edilmemiz mümkün değil.’’ Mehmet Çamur, Barış Partisi'ne de rağbet etmediklerini söylüyor.
TABAN TUTMAZ
Kartal Cem ve Kültürevi Başkanı Hüseyin Deveci, ‘‘Aleviler balmış gibi, siyasi partiler bir parmak da biz çalalım diyorlar. Turgut Özal dönemindeki tavır, Alevilerle Sünnileri birleştirmek değildi. Özal'ın Alevi köylerine cami yaptırması, Osmanlı gibi asimile etme amacı taşıyordu. Başaramadı ve kimsenin de buna gücü yetmez. Kimse bu güzel felsefeden vazgeçmez.’’ Karacaahmet Sultan Kültür Derneği Başkanı Hıdır Uluer, Alevilik temelinde partileşme konusunda dernek adına konuşuyor: ‘‘Alevilerin partileşmesine karşıyız. Zaten Barış Partisi'nde de çözülme var. Üç trilyon para harcandı. Demek ki taban yeterince tutmadı.’’
Ancak Mehmet Çamur, politikadan öcü gibi korkulmaması gerektiğini düşünüyor. ‘‘Kim politika yapmıyorum diyorsa, gerçeği yansıtmıyor. Yürümek bile politika tarzıdır. Ama laikliğe uyacaksak, dinin siyasete kesinlikle alet edilmemesi gerekir. Dini esaslara göre bir devletin kurulmasına biz karşıyız. Türkiye'nin sonuna kadar laik kalmasını, laiklik ilkeleriyle yönetilmesini istiyoruz.’’ Mehmet Çamur, mevcut yasalar çerçevesinde politikayla uğraşılmasından yana. Ancak bazı koşullarla: Siyasi partiler yasası ve Anayasa değişmeli, demokratikleştirilmeli. 12 Eylül'den kalan antidemokratik yasalar çıkartılmalı. ‘‘İnançlar üzerine yapılan örgütlenmeler, hiç bir topluma huzur getirmemiştir. Her zaman kan, gözyaşı getirmiştir. Bir partinin söylemi, bir toplumun tüm kesimlerini aynı ölçüde bağlamaz, aynı ölçüde yankı bulmaz. Gelir düzeyi ve sınıfı farklı olan kişilerin aynı mezhepten olmaları, aynı partide birleşmelerini sağlamaz.’’
ALEVİ televizyonu
Barış Partisi'nin kuruluş mantığına karşı çıkıyor. Bu partinin Türkiye'de yapacağı fazla bir şey olmadığı inancında. ‘‘Her nekadar siyasi temelde Alevilik Sünnilik diye ayırımımız yok deseler de ortaya çıkan, bir Alevi partisi görüntüsüdür.’’ Barış Partisi'nin bir seçimde barajı geçeceğine inanmıyor. ‘‘Başlangıçtaki heyecan geçti. Herkes yine kendi eski partisini desteklemeye döndü.’’
Kartal Cem ve Kültürevi Başkanı Hüseyin Deveci, ‘‘Barış Partisi'ne milyarlar harcandı da ne oldu?’’ diyor. 1960'ların sonunda kurulan Birlik Partisi'yle coştuklarını, 11 milletvekili çıkardıktan sonra hüsrana uğradıklarını anlatıyor.
Hüseyin Deveci, ‘‘Alevilik federasyonu, televizyon kanalları kurulsun. Şöyle bir görelim ki nasıl?’’ diyor.
Cemevleri ve sol fraksiyonlar
Gazi Mahallesi ve Sarıgazi, genellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan gelen Kürt kökenli Alevilerin yaşadıkları iki semt. Her iki semtin cemevleri, adlarını sol örgütlerin eylemleriyle duyurdu. Bugün de Gazi Mahallesi olaylarının üçüncü yıldönümü. Cemevi yöneticileri, yaşananlardan büyük üzüntü duyuyorlar. Sarıgazi Cemevi Başkanı Ali Çelik, en son birkaç ay önce gerçekleşen olaylı cenaze törenini anlatıyor. ‘‘Cenazeyi Tokat'tan getirdiler. Biz de morgla gusülhaneyi açık bıraktık, diğer kapıları kilitledik. Açık olduğu zaman içeri giriyorlar. Jandarma da müdahele edemiyor, istediklerini yapıyorlar. Karar alıp kapattık. Hiçbir şey de olmadı cenazede. Kaldırıp götürdüler. Üç dört gün sonra da hayır yemeğini verdiler. Olan hayır yemeğinde oldu.’’ İkinci Başkan Ersin Defterli, dağılmaları için tavsiyelerde bulunduklarını söylüyor. ‘‘Marş söylüyorlar, protesto ediyorlar. Çevrede bazı tatsız olaylar yaşatmaya çalışıyorlar.’’ Sarıgazi, jandarma bölgesi olduğundan, çıkan olaylara jandarma müdahele edince göstericiler cemevine sığınıp işgal ediyorlar. Sonuç, cemevinin kapı ve camları, eşyalar kırılarak 500 milyon liralık zarar... Ali Çelik, hayır yemeği bahanesiyle asıl amacın basında yer bulmak olduğunu söylüyor. Sol fraksiyonların cenazelerini Şahkulu, Karacaahmet'e götürmeyişlerinin nedenini şöyle açıklıyor: ‘‘Sarıgazi bizim yerimiz diyorlar. Orada polis burada jandarma olduğu için ortam daha müsait. Kaçması rahat. Burası İstanbul dışında kırsal alan. Şahkulu'nda gösteri yapmaya kalkışsa, taş yerine kurşun yiyecek.’’ Ersin Defterli, ‘‘Her iki taraftan baskı’’ gördüklerini, devletle sol grupların arasında kaldıklarından yakınıyor. Cemevlerinin birer terörist yuvası olarak algılanmasına şiddetle karşı çıkıyor.