A.A
Oluşturulma Tarihi: Eylül 11, 2009 21:47
Eski Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz, yargılandığı mahkemede yaptığı savunmada, “bölgedeki tüm kanunsuzluklar üzerime fatura edilmeye çalışılıyor” dedi.
Diyarbakır 6. Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşması, salonun yetersiz oluşu nedeniyle 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Duruşmada, tutuklu sanıklar Albay Cemal Temizöz, eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ, oğlu Tamer Atağ, itirafçılar Adem Yakin, Hıdır Altuğ ve Fırat Altın (Abdulhakim Güven) hazır bulundu.
Tutuksuz yargılanan ve hakkında yakalama kararı bulunan Kukel Atağ ise duruşmaya katılmadı.
Sanık avukatları, mahkemenin bu davada yetkisiz ve görevsiz olduğunu yetkili mahkemenin Şırnak Ağır Ceza Mahkemesi, görevli mahkemenin ise askeri mahkeme olduğunu öne sürerek dosyanın görevsizlikle askeri mahkemeye gönderilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, bu talebi reddetti.
Duruşmada ayrıca mahkeme heyeti, Çağdaş Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Şırnak ve Diyarbakır barosunun müdahil olarak duruşmalara katılma talebini de kabul etmedi.
SANIK ALBAY TEMİZÖZ SUÇLAMALARI REDDETTİ
Duruşmada savunma yapan sanık Temizöz, suçlamaları kabul etmediğini belirtti.
Bölgede 1993 ve 1995'li yıllarda görev yaptığı süre boyunca önemli operasyonlara katıldığını ve hep kanunsuzlukların karşısında durduğunu ileri süren Temizöz, “Bölgedeki tüm kanunsuzluklar üzerime fatura edilmeye çalışılıyor. Terör örgütü PKK'nın tehditi altında olan bir muvazzaf subay olarak tahliyemi talep ediyorum” dedi.
PKK'nın 1990'lı yıllarda Şırnak'ın Cizre ilçesini temel üstlenme ve merkez olarak seçtiğini iddia eden Temizöz, bu dönemde teröre karşı hayatı pahasına mücadele ettiğini ifade ederek şöyle konuştu:
“PKK, kırsaldaki eylemlerinin yanı sıra şehirde de eylemlerini artırmıştı. Halkı sokağa dökmüş, ölümlere sebebiyet vermiştir. Cizre'de mülki idareye alternatif bir idare kurarak mahalle ve köy komiteleri oluşturmuş, silahlı milisler kullanmış, ilçede otoriteyi sağlamaya çalışmıştır. 1992-93 yıllarındaki Nevruz olaylarında 20'den fazla kişi hayatını kaybetmiştir. Örgüt, halktan silah temin etmelerini istemiş, temin edemeyenlere silah temin etmiş ve evlerinin altına sığınak yaptırmıştır. Sığınaklar, örgüt üyelerince kullanılmıştır. Cizre o dönemde kovboy filmlerini anımsatan ölü şehre dönüşmüştür. Örgüt, ilçede halk mahkemeleri kurup yargılama yapmış, otoritesini kalıcı kılmak için 6 geçici köy korucusu ve vatandaşı elektrik direğine asmış, korucuların ağzına para koymuştu.
Devletin birçok kurumunun faaliyetini etkin olarak yürütemediği bir dönemde ben orada komutan olarak görev yaptım. Her an karakollardan gelecek kötü haberi beklemenin çaresizliği içerisindeydim. Kuşatmayı kıracak çıkış yolu aramaya başladım. Karakolları saldırılara karşı kendilerini savunacakları bir hale getirdim. Onları gece gündüz eğittim. Çünkü PKK'nın direncinin kırılması gerekiyordu. PKK'nın bölgedeki faaliyetlerini tanımaya çalıştım. İfade tutanaklarını inceledim. 3 aşiretin köy korucusu olmasını sağlayarak korucuları ilçe merkezi ve köylerde görevlendirdim.”
“DEVLETİN VAR OLDUĞUNU HER KESİME HİSSETTİRMEYE ÇALIŞTIM”
Sanık Albay Temizöz, savunmasında, o yıllarda bölgede devletin var olduğunu her kesime hissettirmeye çalıştığını ve 1993 yılında Cizre'de yapılan “PKK'yı telin mitingi”nin Türkiye'de bir ilk olduğunu vurguladı.
Bu durumun güvenlik güçlerine moral verdiğini ve Mart 1994'te yapılan yerel seçimlerde Kamil Atağ'ın belediye başkanı seçildiğini, bunun da PKK için prestij kaybı olduğunu belirten Temizöz, “Bir çobanın, bir köylünün belediye başkanı olması bazı kesimleri rahatsız etmiştir” dedi.
O dönemde terör örgütüne karşı yaptıkları çalışmalara da savunmasında yer veren Cemal Temizöz, onlarca PKK'lının, aileleriyle görüşmek suretiyle, teslim olmalarını sağladığını söyledi.
Yaptıkları çalışmalarla Cizre'yi huzura kavuşturduğunu ileri süren Temizöz sözlerini şöyle sürdürdü:
“O dönemde mayınlama olmasına rağmen 8 atlıdan oluşan bir tim şeklinde karakollara gittik. Terör örgütüne baskılar yapılarak halk arasında bütünleşme sağlandı. PKK o dönemde ilçe merkezini ve köyleri terk etmek zorunda kalmıştır. 1994'de kaymakamlığa vekaleten baktım. Yardım kampanyaları düzenledim. Yakınları PKK'da olan kişilerin aileleri ile görüştüm. Onlarca PKK'lının teslim olmasını sağladım, ilçeyi huzura kavuşturdum. Terör örgütü hakkımda ölüm kararı alıp suikast timleri görevlendirdi. Terör örgütü, başarısızlığının sorumlusu olarak beni gördü. Terörün yoğun olduğu bölgelerde faili meçhul cinayetler kaçınılmazdır, örgüt içi infazların yapıldığı bir gerçektir.”
Temizöz, iddianamede adı geçen tanıklardan Mehmet Nuri Binzet'in ceza evinde DTP'li milletvekilleri ve İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı tarafından ziyaret edildiğini, bunun da davanın siyasi bir zemine çekilmek istenmesinin bir göstergesi olduğunu savundu.
Cemal Temizöz, savunmasının sonunda, “Ben suçlamaları kabul etmiyorum. Adam öldürmeye azmettirmedim. Cizre'de teşekkül oluşturmadım” diye konuştu.
ATAĞ: “İDDİALAR DEDİKODUDAN İBARETTİR”
Tutuklu sanıklardan Kamil Atağ, dava dosyasında somut delil bulunmadığını savunarak, “İddialar dedikodudan ibarettir. 6 aydır tutukluyum. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.
Sanık Temizöz'ün avukatı, müvekkilinin atılı suçları işlemediğini, terörle mücadelede sembol olan bir kişi olduğunu belirtti.
İddia makamı, tanık Mehmet Nuri Binzet'in bir sonraki duruşmada dinlenmesini, gizli tanıklar “Sokak Lambası” ve “Tükenmez Kalem”in de sanık ve taraflar olmadan ifadelerinin alınmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, duruşmayı 18 Eylül 2009 tarihine erteledi.
İDDİANAMEDEN
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 104 sayfalık iddianamede, sanıkların TCK'nın “Adam öldürmek”, “Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” ve “Adam öldürmeye azmettirmek” suçlarından cezalandırılmaları isteniyor.
Sanıklardan Cemal Temizöz'ün 9, Kamil Atağ'ın 7, Tamer Atağ'ın 2, Adem Yakin'in 7, Hıdır Altuğ'un 3, Fırat Altın'ın (Abdulhakim Güven) 6, Kukel Atağ'ın ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi talep ediliyor.
İddianamede, sanık Albay Temizöz'ün 1993 yılında Cizre'de “terörle mücadele ediliyor” görüntüsü altında “korucu, itirafçı ve uzman çavuşlardan oluşan bir grup oluşturduğu” savunuluyor.
“Söz konusu grubun, süreç içerisinde asli görevinden ayrılarak, terör örgütü PKK'ya yardım ettiğini değerlendirdiği ya da özel sebeplerden dolayı gözaltına aldıkları kişileri sorguladığı”na yer verilen iddianamede, grubun, bu sorgulanan kişilerden bir kısmını öldürdüğü öne sürülüyor.