Alaattin Çakıcı'ya 18 yıl 4 ay hapis

Güncelleme Tarihi:

Alaattin Çakıcıya 18 yıl 4 ay hapis
Oluşturulma Tarihi: Mart 09, 2007 12:56

Alaattin Çakıcı, “Tevfik Nurullah Ağansoy'un öldürülmesine azmettirmek” suçundan 18 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Haberin Devamı

Davayı karara bağlayan İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Çakıcı'ya, “Tevfik Nurullah Ağansoy'un öldürülmesine azmettirmek” suçundan 18 yıl 4 ay hapis cezası verdi.

Alaattin Çakıcı, Tevfik Nurullah Ağansoy'un Bebek'te öldürülmesine ilişkin 18 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.

İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık Alaattin Çakıcı katıldı.

Duruşmada esas hakkındaki savunmasını yapan Çakıcı'nın avukatı Mustafa Avlağı, Fransız adli makamlarının müvekkilinin yargılanamayacağına dair kararı bulunduğunu hatırlattı.

Bu karar nedeniyle müvekkilinin serbest bırakılması ve Çakıcı'nın söz konusu kararı ihlal edip etmediği anlaşılmadan davanın karara bağlanmaması gerektiğini savunan Avlağı, eğer karar verilecekse, müvekkilinin lehine olan hükümlerin uygulanmasını talep etti.

Haberin Devamı

ÇAKICI'NIN SON SAVUNMASI

Alaattin Çakıcı da Viyana'da yapılan operasyon sırasında öldürülmek istendiğini öne sürerek, Fransa ve Avusturya'da kaldığı sürece kendisinden istenen şeyler olduğunu, ancak bunları vermediğini kaydetti.

Tevfik Nurullah Ağansoy ile daha önceden yakın ilişkileri olduğunu anlatan Çakıcı, “O Almanya'da yakalandığında da hainlik yaptı. Alman gizli polisi orada verdiği ifadeleri buraya gönderdi” dedi.

Ağansoy'un kendisine çok hakaret ettiğini belirten Çakıcı, “Tevfik Nurullah Ağansoy'un düşünce olarak ölmesini istedim, ama bunu kimseye söylemedim. Ben 'öldürün' demedim, 'vurun' dedim. 'Belden aşağı veya kafasından vurun' demedim. Çok canımı yakmıştı. Çok onurumu kırdı. Kesinlikle 'öldürün' demedim. Deseydim onu da inkar etmezdim” diye konuştu.

Ağansoy'un çocuklarına ve olayda ölen diğer kişilere üzüldüğünü belirten Çakıcı, hapishanede olmaktan sıkıntı duymadığını, peygamberlerin bile hapse girdiğini, buna da şükür edeceğini söyledi.

Batının çifte standartlı olduğunu söyleyen Çakıcı, “Adaleti batıdan değil kendi ülkemden bekliyorum, sizden istiyorum. Onların cübbelerinin paçalarına yapışacak kadar gurursuz değilim” diye konuştu.

KARAR

Haberin Devamı

Verilen aranın ardından kararı açıklayan mahkeme heyeti, Çakıcı'yı “Tevfik Nurullah Ağansoy'u tasarlayarak öldürmeye azmettirmek” suçundan lehine olan yeni TCK uyarınca müebbet hapis cezasına çarptırdı.

Sanığın bu cezasını “haksız tahrik” durumunda indirimi öngören TCK'nın 29. maddesi gereğince 22 yıl hapse çeviren mahkeme heyeti, Çakıcı'nın bu cezasını da yargılama sürecindeki davranışlarını lehe indirim sebebi görerek 18 yıl 4 ay hapis cezasına düşürdü.

Mahkeme heyeti, davanın aranan sanığı Kamil Özkılıç'ın dava dosyasını ise ayırdı.

Kararın açıklanmasının ardından Çakıcı, mahkeme heyetine teşekkür etti.

DAVANIN GEÇMİŞİ

Yargılama aşamasında esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Orhan Erbay, Alaattin Çakıcı ile Tevfik Nurullah Ağansoy'un olay tarihi olan 28 Ağustos 1996 tarihinden birkaç ay öncesine kadar arkadaş olduklarını, ancak çeşitli nedenlerle aralarının bozulduğunu söylemişti.

Haberin Devamı

Ağansoy'un bu aşamadan sonra Çakıcı'yı tehdit eder ve hakaret içerir şekilde beyanlarda bulunduğunu belirten Savcı Erbay, Alaattin Çakıcı'nın da yakın adamı olan Adnan Çiçek ve Kenan Ali Gürsel'e Ağansoy'un öldürülmesi konusunda talimat verdiğini iddia etmişti.

Bunun üzerine Çiçek ve Gürsel'in, diğer sanıklarla birlikte Bebek sahilindeki “Deniz Cafe”de bulunan Ağansoy ve yanındakilere ateş ettiklerini belirten Savcı Erbay, bu saldırıda Tevfik Nurullah Ağansoy ile yanında bulunan Celal Babür ve yan masadaki Ayşe Gülçin Balaban, karşılıklı çatışma sonucu da Recep Çiçek'in öldüğünü, Ferda Temel, Murat Çalışkan, Gültekin Alkol ve Emrah Çiftçi'nin yaralandığını hatırlatmıştı.

Haberin Devamı

İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Ekim 2002 tarihindeki kararında diğer sanıklardan Adnan Çiçek ve Aydın Göker'i, Tevfik Nurullah Ağansoy'un öldürülmesi eylemine katılmak suçundan müebbet hapis cezasına çarptırmıştı.

Diğere sanıklardan Ahmet Atlılar ve Yener Üçüncü'ye de 20'şer yıl ağır hapis cezası veren mahkeme heyeti, aynı olayda Recep Çiçek'in öldürülmesine ilişkin haklarında dava açılan sanıklar Burak Çalışkan, Ferda Temel ve Ramazan Vurmaz'ın, savunma koşulları altında ateş ettikleri anlaşıldığından beraatlarını kararlaştırmıştı.

Yargılama aşamasında cezaevinde çıkan çatışmada ölen aynı davanın sanıkları Kenan Ali Gürsel, Ferdi Heybet ve Hasan Taşkın hakkındaki “taammüden adam öldürmek”, “kasten adam öldürmek”, “kasten adam öldürmeye teşebbüs” ve ”silahla yaralamaya teşebbüs” suçlarından açılan davanın da ortadan kaldırılmasına hükmedilmişti.

Haberin Devamı

O dönemde gıyabi tutuklu bulunan ve Fransa'da yakalanan Çakıcı ile yine gıyabi tutuklu Kamil Özkılıç'ın dosyası ise ayrılmıştı.

AİHM'E BAŞVURU

Bu davanın ardından Alaattin Çakıcı, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinde sanığı olduğu “Türkbank'ın ihalesine fesat karıştırmak” suçundan açılan davanın duruşmasına katıldı.

Jandarmalar tarafından duruşmaya götürülen Çakıcı, gazetecilerin bulunduğu koridordan geçirilirken kendi adına kardeşi ve avukatının açıklama yapabileceğini söyledi.

Duruşma çıkışında basın mensuplarına bir açıklama yapan avukat Ahmet Ateş, müvekkili hakkındaki bir kararın dün Yargıtay tarafından onandığını hatırlattı.

Bu karara ilişkin suç vasfında değişiklik olduğunu, bu nedenle kendilerinin yargılamayı yapan İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin Avusturya adli makamlarından yeniden izin alması gerektiğini savunduklarını belirten avukat Ateş, bu nedenle de Avusturya makamlarına bir başvurularının olduğunu ifade etti.

Başvurularının cevabının 27 Kasım 2006 tarihinde Türkiye'ye postalandığını belirten Ateş, şu anda Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünde bekletildiğini düşündüklerini anlattı.

Yargıtayın onama kararı vermeden önce bu cevabı beklemesi gerektiğini savunan avukat Ateş, şunları söyledi:

“Çünkü Suçluların İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi bizim yasalarımızın üstündedir. Bizim de bunda imzamız vardır. Şimdi Avusturya'daki avukat arkadaşlarımız bu konuda Türkiye'nin prosedürü çiğnediğini düşünüyor ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat için Yargıtaydan gelecek gerekçeli kararı bekliyor. Biz, müvekkilimizin talimatı üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat etmeyeceğiz, ama Avusturya makamları bu prosedür çiğnendiği için kendiliğinden müracaat edecektir. Bu da bizim için güzel bir şey değil.”

Bir basın mensubunun, gelen cevabın onanan karar açısından yargı sürecini değiştirip değiştirmeyeceğini sorması üzerine avukat Ateş, “Mutlaka değiştirir. Hatta ortadan da kaldırabilirdi” dedi.

Gençağa Çakıcı da gelen cevap yazısının Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünde bekletildiğini, Yargıtaya gönderilmediğini savunarak, ağabeyi hakkındaki dosyanın apar topar onandığını savundu.

Her zaman Türk adaletine güvendiklerini belirten Çakıcı, Viyana'dan gelen dosyanın Yargıtay'a gönderilmesi durumunda bu kararın onanmayacağını düşündüklerini kaydetti.

Çakıcı, Viyana Eyalet Mahkemesinden gelen belgenin içeriğini bilmediklerini de sözlerine ekledi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!