Güncelleme Tarihi:
İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, bu dava kapsamında tutuksuz olan Alaattin Çakıcı, sıkı güvenlik önlemleri altında getirildi.
Mahkeme heyeti Başkanı Zihni Şahin, yokluğunda savcının esas hakkındaki görüşünü açıkladığını ve “tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs suçuna azmettirmek”ten cezalandırılmasını istediğini hatırlattığı Çakıcı'ya savunmasını sordu.
Mahkemenin vereceği karara saygılı olacağını söyleyerek sözlerine başlayan Çakıcı, uluslararası anlaşmalara göre Türkiye'ye iade edildiğini belirterek, “Türkiye'ye döndükten sonra daha evvelki bir başbakan, geldiğimde başbakan yardımcısıydı, Kartal Cezaevi'ne kapatıldığım zaman orada öldürülmek istendim mevcut siyasi otorite tarafından” iddiasında bulundu.
“Nuri ve Vedat Ergin kardeşlerin basının da yönlendirmesiyle kendisini öldürmek istediklerini” de iddia eden Çakıcı, “Bir Karagümrük olayı oldu kontrolüm dışında. Cezaevinde yatırdılar, sonra tahliye ettiler beni. Yasal olmayan yurtdışı yasağı koydular. Ben kendimden o kadar emindim ki bu olayla hiçbir ilişkim yok, mahkemenin sonuna kadar bekledim. Yargıtay tekrar ağırlaştırılmış cezamı istedi. Ve ben yurtdışına gittim” diye konuştu.
Yurtdışında yakalandıktan sonra Avusturya'nın kendisini Türkiye'ye iade ettiğini, ancak Fransa'ya bu konuya ilişkin bir şey sormadığını belirten Çakıcı, “Yargının vicdanı, adil davranıp verdiği adalettir. Ben böyle biliyorum. Yargının vicdanı, adil verilmiş kararın neticesindeki adalettir. Ben sizden adalet bekliyorum” diye konuştu.
Çakıcı'nın avukatlarından Muammer Demirtaş da, Fransa Danıştayı'nın kararı beklenmeden yargılama yapılmasının mümkün olmadığını savunarak, bu konuda mahkemenin de bir kararı olduğunu, ancak bundan vazgeçilmeden yargılamanın sürdürüldüğünü söyledi.
Son sözü sorulan Alaattin Çakıcı, “uluslararası anlaşmalara göre bu davada yargılanamayacağını” öne sürerek, mahkemenin vereceği karara saygılı olduğunu ifade etti.
“Kendisinin daha kaçtığı bile belli olmadan Türkiye'deki bütün savcılıklara yakalanması için emir verildiğini” söyleyen Çakıcı, ”Adalet Bakanı'ndan şikayetçiyim, tutanağa geçsin” dedi.
Verilen aradan sonra tekrar salona alınan Çakıcı, bu defa da ”Hakim bey karar açıklanmadan bir şey söylemek istiyorum. Hayatımda kimseyi şikayet etmedim. Adalet Bakanı ile ilgili şikayetimden de vazgeçiyorum” diye konuştu.
KARAR
Kararı açıklayan mahkeme heyeti, “borsacı Adil Öngen'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek” eyleminden dolayı lehine olan yeni TCK'nın 82. maddesi 1. fıkrasının “a” bendi uyarınca Alaattin Çakıcı'yı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.
Çakıcı'nın bu cezası, eylemin teşebbüs aşamasında kalması ve derecesi dikkate alınarak yeni TCK'nın 35. maddesi uyarınca 13 yıl hapse indirildi. Bu ceza da, Çakıcı'nın mahkemeye karşı olan iyi tutumundan dolayı 10 yıl 10 ay hapse düşürüldü.
“Hüseyin Yolcu'yu yaralamaya azmettirmek” suçundan Çakıcı'nın beraatine karar veren mahkeme heyeti,”araç kurşunlatarak, korku, kaygı ve panik yaratmak” suçunun ise “tasarlayarak adam öldürmeye azmettirmek” suçu kapsamında kaldığı gerekçesiyle bu konuda ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti.
Heyet Başkanı Zihni Şahin, Çakıcı'ya, 10 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldığını, 4616 sayılı ceza ve davaların ertelenmesine dair kanundan faydalanacağını, ancak bunun da infaz aşamasında değerlendirileceğini söyledi.
Çakıcı'nın avukatlarından Muammer Demirtaş, duruşma sonunda basın mensuplarına yaptığı açıklamada, mahkemenin 10 yıl 10 aylık hapis cezasını af yasasına göre ertelemesi gerektiğini savunarak, “Fakat bu erteleme keyfiyetinin 'infaz sırasında gözönünde bulundurulması gerekir' diyerek hüküm fıkrasına erteleme şıkkını yazmadı. Bunu, infaz sırasında infaz savcılıkları ve infaz mahkemesi değerlendirecek. Müvekkilim bu suçtan dolayı daha önce tahliye edilmişti. Yatacağı süre gözönünde bulundurulduğu takdirde 10 yıl 10 aylık cezadan dolayı Çakıcı hiç cezaevinde yatmayacak” dedi.
SAVCILIK MÜTALAASI
Davanın 16 Haziran 2005 tarihli duruşmasında esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Rasim Işıkaltın, “işadamı Erol Evcil'in Türk Ticaret Bankası'nı satın almak istediğini, bankanın teftişinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nurhan Ünlüata'nın bu satışa karşı çıktığını, bankanın Evcil'e satışının önündeki engellerin kaldırılması için devreye Alaattin Çakıcı'nın girdiğini” ifade etmişti.
“Çakıcı'nın, bu nedenle Ünlüata'nın yakın arkadaşı olan borsacı Adil Öngen'i birçok kez telefonla arayarak tehdit ettiğini, ancak engellerin kalkmadığını” belirten Savcı Işıkaltın, “bunun üzerine Çakıcı'nın talimatıyla tetikçi konumunda bulunan Sinan Zembil, Mehmet Mustafa Bingöl ve Hüseyin Ün'ün, 12 Mart 1997 tarihinde Beşiktaş'taki bürosundan çıkıp 34 KNK 90 plakalı zırhlı aracına binen Adil Öngen'i öldürmek için aracı çapraz ateşe aldıklarını, Öngen'in olaydan yara almadan kurtulduğunu” kaydetmişti.
Alaattin Çakıcı'nın yeni TCK'daki hükümler uyarınca “tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüse azmettirmek” suçundan 13 ile 20 yıl arasında hapis cezasına çarptırılmasını isteyen Savcı Işıkaltın, Çakıcı'nın Öngen'in koruması Hüseyin Yolcu'nun hafif şekilde yaralanmasına ilişkin ise beraatına karar verilmesini talep etmişti.
ALAATTİN ÇAKICI'NIN “TÜRKBANK İHALESİ” DAVASI...
Avusturya'da yakalandıktan sonra Türkiye'ye iade edilen Alaattin Çakıcı'nın, “cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak” ve “Türkbank ihalesine fesat karıştırmak” suçlarından yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Alaattin Çakıcı katıldı.
Mahkeme Heyeti Başkanı Ertuğrul Kubilay, Çakıcı'nın Türkiye'ye iadesine ilişkin belgelerin mahkemeye celbine dair yazıya cevap gelmediğini belirtti.
Duruşmada söz alan Çakıcı'nın avukatlarından Mustafa Avlağı, yapılan anayasal ve yasal düzenlemelerle uluslararası hukuk ve anlaşmaların iç hukukun bir parçası olduğunu ifade etti.
Avlağı, “Bu nedenle müvekkilimizin Türkiye'ye iadesinin kapsamı belirlenmeden davanın esasına girilip yargılamaya devam olunması yasaya uygun olmayacaktır. Bu konudaki belgelerin ve iade evrağının beklenmesini, müvekkilimin savunmasının da alınmamasını talep ediyorum” dedi.
Avukat Muammer Demirtaş da müvekkilinin, isnat edilen suçun ceza süresi, tutuklu kaldığı süre ve başka suçlardan tutuklu bulunması dikkate alınarak tahliye edilmesi gerektiğini bildirdi.
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sait Ömer Arslan ise beklenen evrağa ilişkin Adalet Bakanlığı'na yeniden yazı yazılmasını, mahkemece verilen tutuklama müzekkeresinin infazına başlanıp başlanmadığının sorulmasını ve Çakıcı'nın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.
Sanık Alaattin Çakıcı, mahkemede 27 Ocak 2005 tarihinde bir beyanda bulunduğunu ifade ederek, “O ifademi tekrar ederim. Önceden Fransa'da iadem hakkında karar verilmiştir. Belli suçlardan iademe karar verilmişti. Avusturya'da bunu bile sormadılar. Beni Türkiye'ye karşı kullanmak istediler. İzin vermedim, kabul etmedim” dedi.
Yaşadığı hayat nedeniyle çocuklarıyla ilgilenemediğini belirten Çakıcı, tahliye olsa dahi karakterinin değişmeyeceğini ifade ederek, ”Bizim hayatta emeklilik olmaz. Ancak bu tahliye olduktan sonra adam öldüreceğim anlamına gelmez” diye konuştu.
Mahkeme heyeti, Çakıcı'nın Türkiye'ye iadesine ilişkin evrağın, hangi suçlardan iade edildiğine dair belgelerin Adalet Bakanlığı'ndan yeniden istenmesine, dosyadaki tevkif müzekkeresinin infaz edilip edilmediğinin bulunduğu cezaevinden sorulmasına karar verdi.
Çakıcı'nın savunmasının Adalet Bakanlığı'na yazılan yazıya cevap geldikten sonra alınmasını, tahliye talebinin ise reddine hükmeden mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, “iş adamı Korkmaz Yiğit'in, Türkbank ihalesinin lehine sonuçlanması için ihaleye giren kişi ve şirketler ile irtibata geçtiği, bunun yanında ihaleyle ilgilenen Alaattin Çakıcı ile işbirliği yaptığı” anlatılıyor.