Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 2007 00:00
Egebank’tan dolayı Şevket Demirel’in şirketlerine el konulamayacağını belirten Danıştay kararını dün yerine getiren TMSF, teslim ettiği 9 şirkete anında el koydu.
Bunun dayanağı da bağa-oğul Demireller’in arasındaki işbirliğine ilişkin yeni belgeler bulunması oldu.
TASARRUF Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Yahya Murat Demirel’in Egebank’taki 1.2 milyar dolarlık borcunu tahsil etmek için el koyduğu 9 şirketi, Danıştay kararına uygun olarak teslim etti. TMSF yetkilileri dün Isparta Ticaret Sicil Memurluğu’na başvurarak yönetiminde olduğu Şevket Demirel’e ait 9 şirketten çekildiklerini beyan etti. Böylece, Egebank’ın borçlarından dolayı 2005 yılında Şevket Demirel’in şirketlerine el konulmasına ilişkin TMSF kararının yürütmesini durduran Danıştay 13’üncü Dairesi kararı yerine getirildi. Ancak hemen ardından TMSF yetkilileri, son bir ay içinde ortaya çıkartılan yeni delillere dayanarak yeni bir karar ile şirketlere yeniden el koyduğunu açıkladı.
YENİ DELİLLER ARANDI: TMSF, Danıştay 13. Dairesi’nin 19 Temmuz 2007 tarihinde aldığı yürütmeyi durdurma kararının ardından baba Şevket Demirel ve oğul Murat Demirel’in şirketleri arasındaki işbirliğini ortaya çıkarmak için yürüttüğü çalışmalara hız verdi. Murat Demirel’e bağlı şirketlerin kamu bankalarıyla geçmişteki kredi ilişkileri, gerçekleştirdikleri sermaye artırımları ve bu şirketlere verilen banka kredileriyle ilgili müfettiş raporları inceleme altına alındı.
İPOTEKLİ İŞHANI BULUNDU: Yapılan incemeler sonucunda, 17 Mart 1997’de Şevket Demirel Holding’teki hisselerini devreden Murat Demirel’in, 30 Temmuz 1998’de Dempa Uluslararası Dış Ticaret için Vakıfbank’tan kullandığı bir krediye karşılık, İstanbul
Beşiktaş’ta bulunan 7 katlı işhanını 2.5 trilyon TL’lik ipotek olarak verdi. Ancak bu işhanının Şevket Demirel Holding’e ait olması TMSF’nin elini güçlendirdi. Ödenmeyen kredi nedeniyle 4 Mayıs 2004’te Vakıfbank tarafından satın alınan bu işhanının ipotek belgesinde yer alan bir imza da TMSF için önemli bir dayanak oluşturdu. Bu belgede Şevket Demirel adına vekaleten ipoteği veren Taner Küçüktepe’nin, aynı zamanda Egebank’ın denetçisi olması ve adres olarak da Murat Demirel’e ait Universal Holding’i göstermesi, TMSF için aradaki işbirliğinin boyutlarını ortaya çıkardı.
EL YAZISIYLA BİLGİ NOTU: Bu arada TMSF Şevket Demirel’in kendi el yazısıyla da bir bilgi ele geçerdi. 4 Mayıs 2005 tarihli bu bilgi notunda yer alan talimatlar doğrultusunda, 5 Mayıs 1999’da Egebank tarafından bankanın yönetim kurulu üyesi Aydoğan Semizer’in hesabına 190 bin dolar yatırıldığı tespit edildi. Bu da TMSF’nin "Şevket Demirel resmi belgeler üzerinde hissedar olmasa da, yönetimde görünmese de Egebank’ı bizzat yönetiyordu" savını destekleyen bir belge oldu.
Halkbank müfettişlerinin raporu da dosyaya eklendiTMSF’nin yeniden el koyma dosyasında kredi borçlusu Demirel grubu şirketlerini inceleyen iki Halk Bankası müfettişinin raporuna da yer verildi. Müfettiş A.Recai Aldemir ile Uğur Belovacıklı’nın raporlarında, Halk Bankası ile sahiplerinin "politik ve ekonomik alanda ülkemizin önde gelen isimleri arasında yer aldığı" şirketlerle ilişkinin "iyi niyetle" başladığı ancak, daha sonra alınan kredilerin tahsil amaçları dışında ve özellikle "tabela şirketi" konumundaki şirketler üzerine düzenlenen bono ve poliçelere banka garantisi alınarak Halk Bankası’nın dolandırıldığı, firma sahiplerinin iyi niyetli olmadığının anlaşılması üzerine önlemler alındığı bilgileri yer aldı.
Borç yok ki borcun tahsili güçleşsin20 Ağustos’taki "TMSF Göltaş’ın iadesine itiraz etti" başlıklı haberimiz üzerine bir açıklama yapan Şevket Demirel, "TMSF 26 aydır bana ait 9 şirketimi haksız yere yönetiyor. Bu davanın konusu oğlunun borcunu babadan tahsil etmek" dedi. Danıştay’ın aldığı kararı hatırlatan Demirel, TMSF’nin iddialarını şöyle yanıtladı: "Hukuka aykırılık ve telafisi güç veya imkansız zararların olmadığını ispata TMSF kendisini zorlamaktadır. Borcu olmayan, suçu olmayan bir vatandaşın mülkü elinden alınarak, ben daha iyi idare ediyorum, denilerek Anayasa’nın mülkiyet hakları çiğneniyor. Şahsıma ait şirketlerin yönetimlerinin tarafıma iadesine mahkemece karar verilmiştir. Alacağın tahsili güç ve imkansız hale gelecek iddiası da bir saptırmadır. Borç yoktur ki borcun tahsili güçlensin. TMSF borç varmış gibi kamuoyunu yanlış bilgilendirmeye devam ediyor. Kararın takdiri mahkemeye ait, TMSF’ye değil. Aksi halde TMSF hem yargıç hem de davalı konumunda olur ki bu da hukuka uygun değildir. Biz yargıya saygılıyız, zira yargı Türk milleti adına karar verir."