Güncelleme Tarihi:
İYİ Parti, 3’üncü Olağan Kurultayı’nı yaptı. Geçerli oy kullanan 1127 delegenin tamamının desteğini alan ve tek aday olan Meral Akşener, yeniden Genel Başkan seçildi. 1151 delegenin oy kullandığı seçimde, 24 oy geçersiz sayıldı. ATO Congresium’da Divan üyeleri seçimi ile başlayan “Rotamız Net, Pusulamız Millet” temalı kurultayın Divan Başkanı İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu oldu. Dervişoğlu’nun gündem maddelerini okumasının ardından elinde küçük bir bez torbayla kürsüye gelen Akşener, hem parti içine hem de seçimdeki ittifak ortağı CHP’ye çok sert mesajlar verdi. İşte Akşener’in konuşmasından önemli satırbaşları:
KAHROLUN, KAHROLUN!
“200 kişilik kurucular kurulu kurduk. En fazla 80 kişi olur... 200 kişi niye oldu, biliyor musunuz? Herkes borç çıkardı. Çocuğunun çikolata parasını koyduğunu iddia ettiler. Bazılarınız döndü dedi ki, ‘Ben master paramı koydum.’ Ya niye koydun? Ben bu yolculuğa çıkarken hanginizden para istedim, hepiniz buradasınız. Bugün milletvekilisiniz, sizden para mı isteniyor? Genel merkez yapıldı muhteremler. 15 liralık çöp kutularını aldım ben. O gün bana bu parayı nereden buldun diye niye sormadınız muhteremler. Kaçtınız. Ama bugün Meral Akşener’i düşmanlarının suçlamadığı, atmadığı iftiralarla suçladınız. Kahrolun, kahrolun, kahrolun!
SAVAŞMADIK, VEKİL İSTEDİK
Sonra 6’lı Masa meselesi çıktı. Biz önce parti seçime girebilsin diye CHP’den 15 milletvekili istedik. Hayatımın en büyük pişmanlığıdır. Hesap veriyoruz. Savaşmalıydık, bileğimizin gücüyle o seçime girmeliydik. Kılıçdaroğlu’na bir kez daha teşekkür ediyorum. Ama o gün bugün 15 milletvekilinin bedelini ödeyemedik. Ömer Seyfettin’in Diyet’ine döndü bu iş. Beraber gittik, seçime girdik. Biz psikolojik olarak kendimizi çok kötü hissettik. Ben kendimi çok aşağılanmış, çok çaresiz hissettim. Her hafta benim tutuklanacağımı söyleyenler oldu aranızda. ‘Can, baş üstüne’ dedim. Ama cesaret edemedik, savaşmadık. 15 milletvekili aldık. Bu bize kuyruk siyasetine mal oldu.”
Özellikle parti içi liste eleştirilerine çok sert çıkışan Akşener, bez torbadaki kâğıtları eline alarak, “Bu bir torba, üst kurul delegelerimizin, milletvekillerimizin ismi olan bir torba. Bana kala kala kura kaldı. Ayıp be ayıp. Ben kura mı çekeyim, milletvekillerini kurayla mı, GİK’i kurayla mı belirleyim. Saygısızlar, saygısızlar ne istiyorsunuz. Bundan sonra partimize saygısızlık eden herkes hakkında bizzat gereğini ben yapacağım” diye serzenişte bulundu.
ÖMER SEYFETTİN’İN DİYET HİKÂYESİ
Diyet, Ömer Seyfettin’in en sevilen hikâyelerinden biridir. Hikâyenin ana karakteri Koca Ali’ye iftira atılmış, hırsızlıkla suçlanmıştır. Eğer kendisini aklayamaz ise Koca Ali’nin kolu şeriat hükümlerine göre kesilecektir. Kolunun kesilmemesi için diyet ödemek zorundadır. Diyet parasını bulacak imkânı da yoktur. Koca Ali’nin suçsuz olduğuna emin olan ahali, onun kolunun kesilmemesi için diyet parasını ödeyecek birisini armaya başlar. Kasap Hacı Mehmet ahalinin baskılarına dayanamayarak Koca Ali’nin kolunun diyetini ödemeye mecbur kalır. Koca Ali de diyetini ödeyen Kasap Hacı Mehmet’e borcunu ödemek için yanında çalışmaya başlar. Fakat Kasap Hacı Mehmet, ona çok eziyet edip her fırsatta ve her defasında ‘Diyetini ben ödedim’ diyerek Koca Ali’yi köle gibi çalıştırır. Sürekli onurunun kırılmasına ve köle haline gelmeye artık katlanamayan Koca Ali, kolunu bir kütüğün üstüne koyup büyük bir satırla var kuvvetiyle vurarak keser, Kasap Ali’nin önüne atar. “Al diyetini” deyip özgürlüğüne kavuşur.
BENİ SATIN ALAN OLDU MU?
“Sözümüz doğru olduğu için, nice iftiraya göğüs gerdik. Bana neler nelr söylendi. Kendi arkadaşlarım söyledi. Affetmeyeceğim. Hesaplaşacağım hepsiyle. Biz bugünlere, koltuk sahibi olmak için gelmedik. Biz bugünlere, zengin olmak için gelmedik. Zengin olmayı hayal edenler kapı dışarı. Burada böyle bir şey yoktur. Biz bugünlere, kendi ikballerimiz için de gelmedik. Ben Meral Akşener. Ben sadece oylarınızla genel başkanlığa seçilmiş, başka hiçbir sıfatı olmayan buradaki tek kişiyim. Beni mansıpla satın alabilen oldu mu? Beni parayla satın alabilen oldu mu?”
Akşener, kurultayda geçtiğimiz yerel seçimlere de değindi: “Sayın Kılıçdaroğlu’na 2 parti yerel seçimlere birlikte gitmeyi teklif ettik. Ve sonuçta bir başarı çıktı. Beni en çok etkileyen, üzen ne oldu biliyor musunuz? ‘İstanbul’un seçimini bizim değil HDP’nin kazandırdığı’ söylemleri. (Yuh sesleri üzerine) Yuh falan yok. Önce hesap veriyorum, sonra hesap soracağım. Artık bu partide şımarıklık, hadsizlik, saygısızlık bitmiştir. Herkes haddini bilecek. Sonrası çok ilginç, biz hariç herkes kazandırdı. Evet, cumhurbaşkanlığı seçimi kaybedildi. Pek çok sebep sayılabilir. Önemli olan bunlardan ders çıkartmaktır. Bir aydır ben konuşmuyorum, biliyorsunuz. O gece konuştum, daha konuşmadım, izledim. Enteresan bir biçimde önce Kılıçdaroğlu’nın üzerine yürüdüler. Sonra birdenbire olağan şüpheli Meral Akşener ve İYİ Parti gündeme geldi. ‘Biz çalışmamışız, onun için seçim kaybedilmiş!’ İnsafınız kurusun. Anlıyorum eşitlemeye çalışıyorsunuz, korktunuz. İpin ucu kaçtı, dengeliyorsunuz. Bundan sonra size hayatta başarılar diliyorum.”
GÜNLERCE UYUYAMADIM
“Ben parti kurulduktan sonra, demokrasiyi oluşturmaya çalıştım. Önce kurultayda iki kere blok liste yaptım. İtiraz ettiniz. Sonra insan işaret etmeden çarşaf liste yaptım. Çarşaf listede anahtar listeler çıktı, seçilemeyenler su koyuverdi, itiraz etti. Anladım ki o gün, benim görevim insan seçtirmekmiş. Benim başka bir hakkım, hukukum yokmuş. Kurultaylar hesaplaşma yeridir. Hesap sormanız, hesap sormam ve hesap verme yeridir. Ben hesap vereceğim siz de vereceksiniz. Öyle çirkinlikler yapıldı ki, günlerce uyuyamadım.”